18 yaşına girmek üzere olan Luke, hala ruh eşini bulamadığı için biraz endişelenmekte.
Michael ise sınıfında kendisinden başka kimseye iyi davranmayan bir çocuk.
Luke Michael'dan korkuyor.
Michael ise Luke'dan nefret ediyor.
Yani, sanırım.
Alterna...
(Şuana kadar en uzun bölüm bu olduğuna göre yoksa-)
Luke ve Michael kısa bir konuşmanın ardından Luke'un annesi Liz'e gözükmeden pencereden dikkatle inip markete gittiler. Ardından bir kutu saç açıcısı ve mavi saç boyası alıp Michael'ın evine gittiler.
Michael'ın saç rengini açtıktan sonra -yani daha ne kadar açabilirler ki?- Bir süre açıcıyı Michael'ın saçında beklettiler ardından açını yıkayıp sarı saçlarla geldiğinde Luke kıkırdadı.
Ruh eşine sinir bozucu şekilde tüm renkler yakışıyordu. Luke bunları düşünürken Michael saç kurutma makinesini açtığında o sesle Luke kendine geldi. Birkaç dakikanın ardından Michael'ın saçları kurumuş ve boya yapmaya hazırdı.
Michael gülümseyerek Ruh eşinin yanına geldi.
Luke Michael'ın yanına geldiğini görünce kollarını açtı ve Michael'ın boşluk alanı doldurması için bekledi. Birkaç saniye sonra Michael yerini almış ve Ruh eşine sarılmıştı.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
(Bu gif gözlerimin dolmasına sebep oluyor..)
Luke, Michael'ın ensesini okşarken Michael ise Luke'un sırtını sıvazlıyordu. Bu sırada Luke'un cebindeki telefon titredi ve birbirlerinden ayrılmak zorunda kaldılar. Michael'ın kolları hala Luke'u sararken sadece yüzlerini birbirlerinden ayırmışlardı.
Luke telefonuna baktığında arayan annesi Liz'di. Luke telefonu açtığında, "Luke? Yukarı çıkıyorum birden kayboluyorsun! Neredesin?" endişeli bir sesle söylerken Luke, "Şey anne ıhm, ben kapıdan çıktığımı söylemiştim fakat sen duymadın sanırım. Şey şuan Michael'lardayım. Evet anne bana Notları getiren güzel dudaklı çocuk evet." dediğinde Michael kızarmış ve kıkırdamıştı.
"Tatlım Michael cidden tatlı bir çocuk fakat şuan onun yanından seni almam gerek çünkü ağabeyin Jack gelecek." dediğinde Luke oflayarak göz devirdi. "Pekala geliyorum." dedi ve telefonu kapattı. Michael gülümseyerek Luke'a bakarken bu anı bozduğu için kendine küfür etmek istiyordu Luke. "Ağabeyim Jack gelecekmiş. Evde olmam gerek. Saçını kendin boyaman gerek üzgünüm Mikey." dedi ve Michael'ın yanağına bir öpücük kondurdu.
Michael kıkırdarken Luke'a tekrar sarıldı. Fakat bu kısa süreli bir sarılmaydı. Michael, Luke'a kapıya kadar eşlik etti. Ardından Luke kapıdan tam çıkacakken, "Luke," diye seslendi Michael. Luke merakla Michael'a döndüğünde Michael Luke'u kolundan tutup kendine çekti.
Ardından nazikçe Luke'un dudaklarını kendi dudakları ile kavradı. Luke anında ellerini Michael'ın saçlarına götürdü. Michael'ın sağ eli Luke'un yanağında diğer eli ise Luke'un belinin biraz aşağısındaydı.
Bir süre öpüştüler bu öpüşmeyi ayıran Luke oldu. Luke kendi burnunu Michael'ın burnuna sürterken kıkırdadı. "Seni seviyorum." diye fısıldadı. Michael hafif kızardığını hissediyordu. "Seni seviyorum." Michael da karşılık verdiğinde Luke gülümsedi.
