25.Bölüm-Güveninden kırılan okyanus

1.2K 55 18
                                    

Not: Giray ve Duru'nun bol bol sahnelerinin bulunduğu uzun bir bölüm... İnşallah beğenirsiniz, sizi seviyorum! İyi okumalar.

Bölüm şarkısı: Yüksek Sadakat Döneceksin Diye Söz Ver

Bölüm şarkısı: Tom Odell- Heal

''Kalbimi ve elimi al,

Okyanusun kirli kumsallara yaptığı gibi...

Ve iyileş!

Zihnimi ve acımı al,

Boş bir şişenin yağmura yaptığı gibi....

Ve iyileş!
Ve bana sonsuza dek sürecek bir şey söyle.''

***********

Gözlerimi ateşin bıraktığı etkiden dolayı çatırdayan odunlara sabitleyeli tam 1 saat olmuştu. 1 saattir kısık gözlerimle odunların ateşte çatırdayışını izliyordum. Bana bu yanış tanıdık geliyordu, benim Giray'a olan yanışım gibiydi. Hiç usanmadan, bıkmadan, ruhları çatırdasa da yanıyorlardı işte.

Yolda son söylediklerinden sonra hiç bir tepki vermeden bir süre yüzüne bakmıştım. Ve o gözlerini sanki bilerek bana çevirmemişti. Tek kelime konuşmamıştık. Dağ evine beni getirdiğinde gözleri benim dışımda her yere değiyordu. Sadece 'rahat ol' demişti ve gitmişti. Öylece arkasından bakakalmıştım. Hiç bir açıklama gereği yapmadan, hiç bir şey söylemeden yine sırtını dönüp gitmişti. Bende bir şeyi sorgulamadım, madem ruhsuz olmamı istiyordu, madem beni bu kadar önemsemiyordu, bende öyle olacaktım.

Sokak kapısının açıldığını duyduğumda hiç tepki vermeden şömineye bakmaya devam ettim. Bağdaş kurmuş ve şöminenin yanındaki koltukta oturmuş, dirseklerimi koltuğun koluna, çenemi de avuçlarımın içine yaslamış, ateşin güzel dansını izliyordum. Yan tarafımda bir hareketlilik hissettiğimde onun geldiğini anladım ama hiç duruşumu bozmadan ateşe bakmaya devam ettim. En azından bunu yakıp gitmesi, biraz olsun umrunda olduğumu gösteriyordu. Ah, teşekkür mü etmeliydim?

''Duru,'' diye fısıldadığında, odunların çıtırtılarının arasından kulaklarıma dolan sesi irkilmeme sebep oldu. Bunu ustalıkla saklayarak şömineye bakmaya devam ettim. ''Duru,'' dedi tekrar, sanki seslenmiyordu da, öylesine adımı söylüyordu. Adımlarının bana yaklaştığını hissettiğimde gerildim ama gözlerimi şömineden ayırmadım. Koltuğun diğer koluna kalçasını dayadığını hissettim. Bir süre hiç konuşmadan öylece durduk, yapabildiğimizin en iyisi buydu belki.

''Güzelim,'' dediği anda parmaklarını saçlarımda hissettim. İçim titrese de hiç cevap vermeden ateşe bakmaya devam ettim. Onunla konuşmak istemiyordum, ona bakmak istemiyordum. Parmak uçlarıma kadar kimsesizlik ve değersizlik yayılmıştı.

''Hadi ama,'' dedi sıkkın bir ses tonuyla, ''Konuşmayacak mısın benimle?'' diye devam etti parmaklarını saç uçlarımda gezdirirken. Gözlerimi usulca kapattım ve parmaklarının değdiği yerlerin yanışıyla sıcakladım. Tek dokunuşuyla şu odun gibi cayır cayır yanıyordum. Parmakları saçlarımı kavradı ve saçlarımı omzumun üzerinde toplayarak ensemi açıkta bıraktı. Ben ne yaptığını sorgularken, dudaklarını ensemde hissettiğimde içim ve bedenim ani bir tepkiyle titredi ve pozisyonumu bozmak zorunda kaldım.

''Hiştt.'' dedi dudaklarını ensemden çekmeden, ''Sakin ol,'' Derin bir nefes aldım ve öne çıkmak istedim. Öne çıkarsam, dudaklarından kurtulabilirdim. Peki ya neden yapamıyordum. Dudaklarını enseme sürtüp yavaşça kulağıma çıkarttığında, içli bir nefes aldım ve gözlerimi açmaya çalıştım. Ama beceremiyordum, lanet olsun ki bu herif tüm dengemle oynuyordu. ''Kızınca,'' dedi ve dudaklarını kulağımın arkasına bastırıp geri çekildi. ''Çok güzel oluyorsun.''

SİYAHIN SEN TONUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin