19.Bölüm-Kaçak kurtaran

1.1K 58 15
                                    

Not: Aşağıda ki sözler şarkıdan alıntı. Bunu Giray ve Duru'nun şarkısı ilan ediyorum, iyi okumalar, umarım beğenirsinizz :)

''Bunca zamandır seni bulacağıma inandım

Zaman kalbini getirdi bana

Seni seviyorum bin yıldır

Bin yıl daha severim ''

Titrek adımlarım ve kararlı tavrımla tutsaklığa doğru yürüyordum. Her insan bir gün hatalarının bedelini öderdi. Geç veya erken. Adil veya değil. Mutlaka ödemek zorundaydı. Bende hatamın bedelini ödemek için bu seçimi yapmıştım. Vicdan azabı insanın kalbini yiyip bitiren bir histi. Ben ömrüm boyunca vicdan azabını çekmektense, ruhumun özgür kalıp bedenimin tutsak kalmasını tercih ettim. Belki sevdiklerimden uzak kalacaktım, belki yaptığım şey için pişman olacaktım. Ama bu, ben içeri girdikten sonra olacaktı. Bileklerimde kelepçenin soğukluğunu hissettikten sonra, sevdiklerimden uzak kalmanın pişmanlığını yaşayacaktım.

Karakolun granit taşlı merdivenlerine birinci adımımı atmışken, kolumu birinin çekmesiyle, geriye doğru sendeledim. Düşeceğim sırada, beni çeken kişi beni sımsıkı tuttu. Dengemi sağladığımda hızla arkama baktım ve annemin telaşlı yüzünü gördüm.

''Ne yapıyorsun sen!'' dedi sessizce bağırarak. Bilirsiniz, bazı ses tonları vardır ki, aslında volumü düşüktür ama siz dayak yemiş gibi hissedersiniz.

''Sen nereden?'' dedim ve gözlerimi kısarak kolumu annemin elinden kurtardım. Ani sendelememle başım dönmeye başlamıştı. Gözlerimi kapattım ve bileklerimle şakaklarımı ovaladım

''Senin burada ne işin var! Sen aklını mı kaçırdın!'' Gözlerimi açtım ve başımın dönmesini yok sayarak, anneme en sert bakışımı attım.

''Tersine,'' dedim tıslar gibi, ''Aklım başıma geldi!'' işaret parmağımla karakolu gösterdim ve ''Hatamın bedelini ödeyeceğim!'' diye bağırdım. Karakolun önünde ki bir kaç kişi bize bakınca, annem onlara dönüp zora ki gülümsedi ve koluma girerek beni çekiştirmeye başladı. Adımlarım benden bağımsız tutsaklığımdan uzaklaşırken, kolumu çekiştirmeye çalıştım.

''İlk önce beni dinleyeceksin! Ondan sonra ne halt yersen yiyeceksin! Ama şimdi değil.'' Annemin kararlı sözlerine ve kararlı adımlarına kapılıp onunla ilerlemeye başladım.

Kalın bir zincirle vicdanıma bağlanmış kaderim, kalbimde olabildiğince ağırlık yapıyordu. Ruhuma takılan kelepçeyi bedenime nakletmek istemişken, hala olduğum yerdeydim. Hala suçlu, hala aciz ve ebedi güçsüz.

Annem beni sertçe banka itti ve sırtımın bankın ıslak taşına çarpmasıyla yüzümü buruşturdum. Öfkeli gözleri gözlerime ateş ediyordu. Elini kalbinin üstüne koydu ve gözlerini kapatarak derin bir nefes aldı. ''Şükürler olsun, Allahım.'' diye fısıldadığında, gözlerimi ondan kaçırdım ve hafifçe yutkundum. Yanıma oturduğunda, omzumun üstünden ona baktım. Hala üzgün bakışları gözlerimi hapis ediyordu. ''Ne yaptığını sanıyorsun, küçük kızım?'' Gözlerimi ondan kaçırdım ve kara bulanmış botlarıma çevirdim.

''Adaletin yerini bulmasını engellediğin için sende suçlu sayılacaktın. Ama merak etme seni ele vermeyecektim, anne.'' Annemin gözlerinde ki sarsıntı ruhuma akıp ruhumu sarsmıştı. Kalbimde ona ayak uydurarak, titredi. Beynim hala buradan kalkıp adalete teslim olmamızı istiyordu.

''Saçmalama Duru!'' dedi kırgın bir sesle, ''Onun için mi sana engel olduğumu sanıyorsun?''

''Hayır, anne. Sadece açıklamak istedim.'' Elimi elinin üstüne koydum.

''Abini öldürdüğünü düşünüyorsun, evet kahretsin ki benim yüzümden! Ama hikayenin devamını dinlemedin tatlım! Bağırdın, ağladın, kırıldın, ama devamını dinlemedin!''

SİYAHIN SEN TONUWhere stories live. Discover now