24.Bölüm- Başlatıyorum

1K 58 11
                                    

''Sadece sen ve ben;

Tek bir gökyüzünün altında,

Yaşayacak tek bir yaşamımız var,

Verecek tek bir aşkımız,

Düşmekten kurtulmak için tek bir şansımız,

Kıracak tek bir kalbimiz,

Bizi alacak tek bir ruhumuz,

Hatırımız için değil,

Sadece bir tane.''

*****

Kız titreyen ellerini usulca kapı koluna yerleştirdi, sonra kapıyı yavaşça açıp başını içeriye uzattı. Gözlerini kağıtların arasında kaybolmuş adamda gezdirdi bir süre. ''Abi?'' diye mırıldandığında, adamın gözleri bir saniyeliğine kıza değdi ve tekrar dosyalara indi. ''Girebilir miyim?'' dedi tekrar.

Adam başını umursamazca salladı ve ''Gel.'' diye söylendi. ''Ayrıca bana abi deme, Koray Bey de.'' Kız kapıyı kapatıp ağır adımlarla ona doğru yaklaşırken gözlerini devirdi ve karşısındaki sandalyeye oturup bacak bacak üstüne attı. ''Peki, Koray Bey.'' dedi yapmacık bir sesle. Adamın gözleri kıza değdi ve önünde ki dosyalara olan ilgisini bir süreliğine kıza vermeye karar verdi. Dosyaları kapatıp gözlerini kızda gezdirdi.

''Niye geldin?'' dedi adam sabırsızca. Kız gözlerini adamın gözlerinden kaçırdı ve derin bir nefes aldı. Burada olmamalıydı, bunu ona yapmamalıydı. Sonuçta o onun en yakın... bir dakika! En yakın? Arkadaşı mıydı? İyide kızın görevi sadece Duru'ya böyle görünmekti. Görevini fazla ciddiye alıyordu. Bunu fark edince kaşlarını çattı ve gözlerini tekrar adama çevirdi.

''Artık birbirlerini görmüyorlar.'' dedi seri bir şekilde. Adam kaşlarını kaldırdığında, gözlerini ondan ayırmadan devam etti. ''İkisi de birbirleri için artık yok.'' Adam keyifli bir şekilde gülüp derin bir nefes alırken, kız kalbinin köreldiğini hissetmişti. Bunu ona yapmamalıydı, Duru ona güvenmişti. Lanet olsun ki, ona elinde olmadan değer veriyordu ve Duru'nun ona duyduğu güvenin altında eziliyordu. Adam keyifle gülümseyip arkasına yaslanırken kız şuan kendini vicdan mahkemesinde yargılıyordu.

''İşte bu bugün aldığım en güzel haber.'' dedi genişçe gülümseyerek. Kızın gözleri o iğrenç gülümsemeye değdiğinde, miğdesinin bulandığını hissetti. Kusacağını düşündüğü için gözlerini hemen adamdan aldı ve elleriyle eteğinin ucunu kavrayarak sıktı.

Adam gözlerini kızın kızıl saçlarında çevirdi. Onun için bu kadar zor olan neydi? Son bıraktığında böyle değildi. Kız Duru'ya bu yaptığının altında ezilirken, aklına gelen düşünceyle gözlerini kıstı. En azından bu kadarını bilmeye hakkı vardı. Gözlerini adama çevirdi ve kısık gözlerini koyu gözlerinde gezdirdi.

''Neden?'' dedi neredeyse fısıldayarak. Boğazını temizledi ve devam etti. ''Bütün bunlar neden? Neden iki tane ergenin birbirlerine hissettikleriyle bu kadar ilgileniyorsun?'' Umursamaz görünmeye çalışsa bile sebebini deli gibi merak ediyordu. Adam masaya yaklaştı ve kollarını masaya koyarak kızla mesafesini biraz kapattı.

''Çünkü o kızın üzülmesi lazım.'' dedi ve gülümseyerek devam etti. ''Şimdi biraz saksıyı çalıştıralım.'' dedi ve duraksadı. ''Giray olmadığı zaman o kız deli gibi üzülüyor. Çünkü ona güveniyor ve ona aşık. Giray onu üzdüğü zamanda belki kimseye üzülmediği kadar üzülüyor, çünkü ona gerçekten aşık.'' Kaşlarını kaldırdı ve daha geniş gülümsedi. ''Düşünsene, Giray'ın aslında onun kiralık katili olduğunu öğrendiğini... Nasıl yıkılır, biliyor musun?'' Kız yeni anlamaya başlıyormuş gibi başını salladı ve hayretle adama baktı.

SİYAHIN SEN TONUWhere stories live. Discover now