Unutursun - XXVIII

4.5K 434 110
                                    

Ay yine cok beklettim ve her seferinde pisman oldugum gibi yine pismanim. Kusura bakmayin sinav stresleri, isler gücler iste ☺

Bu bölümü cok beklediginizi biliyorum. Elimden geldigi kadar duyguyu yansitmaya calistim fakat su siralar yazmayi unutmus gibiyim. Ne oldu bende anlamadim. Daha fazla bekletmemek icin yayinladim umarim yine de begenirsiniz. Keyifli okumalar ♥

Medya: Bahadir Saglam - Bahcada Yesil Cinar
(Sarkiyi acip okumanizi tavsiye ediyorum)

Elem&Tufan

28. Bölüm

"Baba!" Tiz bir haykiris koptu dudaklarimdan hastane koridorunda. "Baba gitme!" Var gücümle yogun bakim camina vurdum. "Gitme lütfen."

Soluma dönerek Ömer amcama dogru bir adim atip ellerini tuttum. "Amca bir sey yap. Gitmesin amca, lütfen."

Beni kendine cekerek sikica sarildi. "Neden bir sey yapmiyorlar!" Geri cekilip saclarimi cekistirdim. "Babam." diye fisildayarak düsünmeden iceri girdim. Yanina ulasmamla elini tuttum sikica. "Gidelim hadi! Kalksana baba!"

Arkadan belime iki kol dolandi ve havalandim. "Birak! Babam o benim. Sarilacagim daha ona doya doya! Birak, lütfen birak." Ve böylece her kosulda ölümsüzmüs gibi yasayan insanoglu bir darbe daha aldi.
Ölümü tatti.

Her türlü aci hazmedilir ama ölüm yakayi birakmaz.
Her türlü dert atlatilir ama yalnizlik kalir.
Her derdin devasi vardir, bir ölüme care bulunamamistir.
Her insan biliyordur fakat yasam unutturur.
Hatirlatan ise yine ölüm olur.

Zorlukla actim gözlerimi. Üzerimdeki agir yükü atamayarak yatakta kaldim. Kirptikca yanan gözlerime ve babamin odasinda yatiyor olusuma anlam veremedim. Saati görmemle beraber ancak dogrulabildim. Yerimden kalkip paytak adimlarla odadan ayrildim.

Koridorda yankilanan sesleri dinleyerek önce kapisi acik mutfaga baktim ve tezgahi dolduran tencereleri saskinlikla izledim. Üzerinde durmayarak salona yöneldim. Tahmin ettigim gibi büyük bir kalabalikla karsi karsiya kaldim.

Beni fark eden ilk kisi Elif'imin ablasi, Zehra abla oldu. Yerinden kalkip yanima geldi ve sikica sarildi. Bir sey demeyerek öylece kaldim ve etraftakilerin beni izleyislerini takip ettim. Ayrilarak saclarimi elleriyle kulagimin arkasina taradi. "Iyi misin canim benim?"

Yutkunarak bir adim geriledim. Düsünmeden arkami döndüm ve kapiyi acarak öylece ciktim. Nefes alamiyor olusuma care bulmak istedim. "Elem nereye gidiyorsun ablam?"

"Babam bekliyor." diyerek kendimi disari attim ardindan.
Babam bekliyor beni. Gecikmemi sevmez. Cok cabuk meraklanir. Basima bir sey geldigini düsünür arar durur..

Babam bekliyor beni. Her baba gibi o da yalniz kalmami sevmez. Korkacagimi, üzülecegimi bilir.

"Elem beni bekle!" Buz gibi havanin yüzüme carpisini umursamayarak ilerlemeyi sürdürdüm. Sadece sokakta ilerledim. Nasil gidecegimi ne yapacagimi bilmeden hizlandirdim adimlarimi. Babam bekliyor beni sonucta! Bundan önemli bir sey olabilir mi?

Kolumun tutulmasiyla geriye dogru cekilmem bir oldu. Zehra abla ellerimden sıkıca tuttu. "Abla ben ne yaparim simdi? Ne yaparim abla ben?" Bagirarak yere cöktüm. "Gitti abla!" Yanima cökerek basimi gögüsüne bastirdi.

Ambulans seslerine ragmen kendime gelemedim. Ölen babam degil bendim sanki. Beni burda birakmayip yanina aldi sanki. Kollarimdan tutularak ayaga kaldirildim. Üzerimdeki pijamayi ayaklarimdaki coraplari umursayacak durumda bile degildim.

Sakinlestiriciyle beraber susmayi basardim. Bos bakislarla yatirildigim odanin durvarlarini izledim. Taburcu oldugum sirada da tek kelime etmedim. "Bize gidelim ister misin?" diye soran Zehra ablaya cevap vermedim.

UnutursunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin