Bölüm 31: "VAHŞİ"

Start from the beginning
                                    

"Hasta hamilelik testi yaptırmıştı, laboratuar kapalıydı sana bırakıyorum, sorun olur mu?"

Kağıtlara ilgisizce baktım ve bir kişinin daha şanslı olduğunu düşündüm. "Keşke kağıtları bırakmadan sorsaydın." Kaşlarımı kaldırırken tedavimin en çok çöküntü yaratan bölümünde olduğum gerçeğini ona hatırlattım. Anlamadığını ifşa ederek kaşlarını kaldırdıktan birkaç saniye sonra anladığı için yüzünü buruşturdu ve omuz silkti.

"Moralini düzgün tutarsan iyileşirsin Ayça Poyrazoğlu." Ciddi olup olmadığını sorgular gibi sessizce ona baktıktan sonra dudak büzdüm ve asi ruh halime karşılık kaşlarını kaldırdı. "Yılbaşı gecesi somurtmak yok. Ben Çeşme'ye gideceğim, birkaç saat içinde de sen geleceksin."

Sorgulayıcı bakışımı tekrar ettim, Sena yanımda olmadan Çeşme'de herhangi bir parti veya gece kulübünde yılbaşı kutluyor olmamın anlamı yoktu. Yılbaşına inanmazdım zaten, sadece rakamların değiştiği bir gündü ama en güzel içkiler yılbaşında içilirdi.

"Sevgilinle buluşmak için beni satacaksın ve ben de buna göz yumacağım, öyle mi?"

"Sevgilim yok," diye homurdanırken bana karşı yakın davranışlarını anımsadım ve bunu dediğim için pişman oldum, kaçamak bakışlarımız üç saniye kadar sürdü. "Eski arkadaşlarımla takılırım ve sen de bize katılırsın ya da eski arkadaşlarınla da takılabilirsin."

Çeşme'den tek arkadaşım Sena'ydı ve onsuz bir şey yapmak içimden gelmiyordu. Pes ederek onaylar gibi başımı sallarken Çağdaş zafer elde ettiğini belirten bir jest yaptı ve odanın kapısını kapatarak çıktı.

Çıktığı an Sena'yı aramak için telefonuma uzandım, yine bana karşı soğuk olduğu günlere dönmüştük, Tolga'yla barıştığından ve işleri 'ağırdan' almaya çalıştıklarından belli bana karşı soğuk davranıyordu. Eğer Tolga'yı tanımasaydım bana karşı doldurduğunu bile düşünebilirdim. Telefon uzun süre çaldıktan sonra bu aralar sürekli olduğu gibi Tolga açtı.

"Efendim Ayça?"

Tolga'nın mizacı biraz daha dokuz çocuk babası olduğu halde hepsini yetiştiren babalara benziyordu. En yakın arkadaşı beni incitse de onu bana haklı çıkarmadığı gibi benimle onun hakkında da konuşmuyordu.

"Sena orada mı?" Diye sorarken desteden bir kağıt çektim ve uçak yaptım.

Arkadaki su seslerini duymamam için sağır olmam gerekiyordu. İşleri ağırdan alma anlayışları biraz farklıydı. "Duştan yeni çıktım, o da henüz girdi."

"Peki," dedim ve uçağı bir kez uçurduktan sonra yerden alıp çöpe attım.

Kapatmaya hazırlanıyordum ki Tolga aynı anda küfür etmemi ve çok mutlu olmamı sağlayacak o şeyi söyledi.

"Sena'ya evlenme teklifi edeceğim."

Sevinç çığlığı ağzımdan kaçarken aylar sonra beni gerçekten mutlu eden bir şeyin olması tuhaf hissettirmişti, uyarı almamak için ellerimi dudaklarıma götürürken heyecanlanan ben olmuştum, ayaklarımla yere vurmaya başladım ve Tolga susmamı söylerken büyük ihtimalle aptallaşmış bir şekilde saçlarını karıştırıyordu.

"Yüzüğü aldım ama nerede ve ne zaman teklif ederim bilmiyorum."

"Mükemmel bir fikrim var," dedim gülümseyerek. "İlk uçağa atlayıp gelin, yolculuk ancak bir saat sürer, Çeşme'de tanışmıştınız, orada teklif et."

Çeşme'deki son günümüz kötüydü ama en güzel zamanlarımız orada geçmişti ve başka bir anının eklenmesi fena olmazdı. On altı yaşımdan belli ilk defa bir yılbaşını Sena olmadan geçirecektim.

BAŞKASIWhere stories live. Discover now