KB2-36

4.7K 290 8
                                    

Semih ve Arda takımlarını çekmişler ve daha kutlamanın yapılacağı salon kalabalıklaşmadan yerlerini almışlardı.

Kutlama kaldıkları otelde olduğundan tüm günü odalarında pinekleyerek geçirmişler ve akşama acele etmeden hazırlanmışlardı. Arda defalarca bugün yapacağı sunumun üstünden geçmiş ve Semihin başını şişirmişti, ya da kendisi öyle sanmıştı. Semihin aklı ise bambaşka yerlerdeydi. Ardanın sunumunun sadece ilk bir iki dakikasını dinleyebilmiş ardından son bir haftasını düşünmeye dalmıştı. Tabi düşündüğü kişi Filizden başkası değildi. Kadın inatla hayatlarına girmişti ya Semih bu kızın elde edemeyeceği şeyin olmadığını düşünüyordu.

***

"Bizim ne işimiz var burada bir türlü anlayamıyorum Aslı. Tamam arkadaşların burada, onlarla olmak istemeni anlıyorum. Ama gündüz de beraberdiniz zaten, şimdi ne işimiz var bizim bu kasıntı kutlamada. Ne güzel odamızda vakit geçirebilirdik, rahat rahat..." Karısının boynuna küçük bir öpücük bıraktı Tibet. Her ne kadar konuşmaya bir hışımla başlamış olsa da konuştukça ve bu konuşmanın devamında karısını odaya geri dönmeye ikna edebileceğini düşündükçe yumuşamış ve bu yumuşama sesine de yansımıştı.

"O kadar hazırlandık ama Tibet, dans etmeden mi gidelim?"

"Burada başlayıp, dansımıza odada devam etsek peki?" Aslı kocasının yanağını okşadıktan sonra elini çekti ve parmaklarını Tibetin parmaklarına doladı.

"Tamam odaya erken çıkarız. Ama önce görmemiz gereken birşey var tamam mı?" Tibet kaşlarını çattı.

"Görmemiz gereken şey?" Görmeleri gereken şey Aydının konuşması falansa ayrıntıları sonradan da öğrenebilirlerdi sonuçta. Şimdilik Aydını ve de Ardayla Semihi tebrik etseler yetmez miydi? Hatta sanki biraz önce görmüştü Aydını, Serrayla bir yere gidiyorlardı sanki? Sahi, Serranın bu gece burada ne işi vardı?

"Ya aslında bu gece görmeyeceğiz de... bu gece birşeyler olacak işte. Sonra onun görüntülerini falan izleriz."

"Birşey soracağım. Serrayla Betül de mi kutlamaya katılıyor? Biraz önce Serrayı gördüm sanki?" Aslı başını salladı.

"Serra Aydınla çalışmaya başladı bilmiyor musun?" Tibet yüzünü buruşturdu.

"Hadi ya? Ben de birşeyler karıştırdığınızı sanmıştım. Kusura bakma hayatım." Tibet karısını kendine çekerken Aslı dudaklarını birbirine bastırmış kocasına kaçamak bakışlar atıyordu. Evet bir işler karıştırıyordu ama Tibete bunu söylemeye niyeti yoktu. Görüntüleri izlediğinde nasıl eğleneceğini gözleriyle görmek istiyordu çünkü.

***

"Partnerim olduğun için teşekkür ederim." Serra gülümseyerek karşılık verdi.

"Heyeanlı mısın, çok ilginç bir konuşma olacak?" Aydın sırıtarak başını iki yana salladı. "Konuşmadan sonra olacaklar için daha heyecanlıyım. Tugay geldi mi acaba?"

"Gelmiş. Çağla mesaj attı, salona girerken görmüş." Aydın başını salladı.

"Ee başlayalım o zaman. Hadi şu sunumlar biran önce bitsin." Aydın sekreterine işaret verdiğinde salondaki ışıklar söndürüldü ve Aydın sahnedeki yerini aldı. Konuşmasından sonra Arda da sunumunu yapacak ve işin toplantı kısmını bitireceklerdi. Sonrasında vakit intikam vaktiydi..

***

Tugay sunum bittiğinde diğerleri gibi anlaşmayı yapan şirketleri alkışladı. Kazançlı bir iş yapmışlardı. Tugay attıkla kazıkla Deniz Atılganın sarsılacağını düşünmüştü ama adam gelmiş kuzeninin yerine konuşma bile yapmıştı. Başını iki yana salladı yavaşça. Onun derdi Denizle değildi ki hatta yaptıkları birkaç toplantı sonunda Denizin işine sadık güvenilir bir adam olduğu kanısına bile varmıştı, onun asıl derdi Aydın denen herifleydi. Bu gece buraya gelmesinin sebebiyse artık tanışmalarının vaktinin geldiğine inanmasıydı. Zaten tüm ayarlamalarını yapmıştı, daha iki saat önce gelmiş olmasına rağmen geceyi burada geçirmeyecek Aydınla tanışıp tanışmaz İstanbula yola çıkacaktı. Amacı buydu, ta ki sekreterine Aydını bulmasını söylemek için gözlerini etrafta gezdirdiğinde Borayı ve Betülü görünceye kadar.

Kaçma Benden (düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin