23- Bağışık Kanı

8.2K 838 93
                                    

23. Bölüm! Canım Ankalarım ne ara 23 bölüm olduk yaa? MaaşAllah diyelimde nazar değmesin. Sizin sayenizde artık 9K de olduk. Açıkçası hikayenin sevileceğini pek düşünmüyordum başlarda ama beni yanılttınız doğrusu. *-*
Yüce Ankanın kanatları dolusu teşekkür ve sevgileer. 😍

Keyifli Okumalar... :))





İnsan sahip olduğu her şeyi zamanla yitirirse sonunda ne olurdu? 'Tamam bundan daha kötüsü olamaz.' dediği an, ona yuva kurmuş lanetlerin darbelerine daha fazla maruz kalsa? Sonunda ölür müydü yoksa daha kötüsü mü olurdu?
Yaşarken ölse mesela. Ya da kalbi atarken bile hayatını kaybetmiş olsa. Benim gibi olsa dayanır mıydı darbelere maruz kala kala zedelenmiş bir ruha?
Gözlerinin önünde canından can olan baban yaşamını yitirsin, onunla birlikte ruhundan bir parça gitsin, özgürlüğün elinden alınıp bir köşeye atılsın, bedenin bilmediğin bir bok uğruna kullanılıp acılara maruz kalsın... Yetmez miydi? Hayat benden yeterince şey almamış mıydı zaten? Neyin bedelini ödüyordum?

Ailem yerine, babam yerine koymaya çalıştığım o adamı da mı alacaktı benden? Uzun, upuzun bir süre sonra bana babamı hatırlatan o tek adamı da mı alacaktı yani?

Birbiri ardına yumruklarımı savurmuştum karşımdaki duvara. Oktay' ın acısını elimden çıkarıyordum. Yine ben çekiyordum acısını. Yine ben ve değersiz canım.

Yetimhanedeki duvarlar gibi, karşımdaki duvar da kanımla boyanmıştı. Ruhumdaki acıyı, bedensel acılarla kazıyordum. Elimden koluma doğru süzülen kan, ruhumdaki acıyı unutmama sebep olmadı bu sefer. Duvara kanımla şekiller çizmeyi bırakıp derin ama hiç de sakinleştirici olmayan bir nefes çektim içime. Ayaklarıma destek olup laboratuvara yöneldim.

Düzgün düşünmeye çabalamamın arasında sonunda varmıştım. Kapıdan içeri girdiğimde hala bıraktığım yerdeydiler. Sulu bakışlar beni bulduğunda cevap ister gibi kaşları havaya kaçmıştı Rüzgar'ın.

"Esin?" dediğinde aslında 'Oktay?' demek istediğini anlamıştım.

Hissizce, "Kaçtı." dedikten sonra yanlarına çömeldim.

"O nasıl?" diye sorarken az önce hissiz olan ses tonum şimdi benimle dalga geçer ve duygularımı bana daha çok gösterir gibi sıcak bir tonda çıkmıştı.

Gözleri kapanıp kapanıp tekrar açılan Kaçık halsiz ve fısıltıyla konuştu,

"Ben de bizzat buradayım. Ve..." durup nefes aldı, "çocuklar iyi hissediyorum." dedi.

Kaçık herif az sonra tamamen bir yırtıcı kaçığa dönüşecek hala iyiyim diyor.

"Pekala, şimdi kim işimi bitirmek ister?" dediğinde yutkundum ve ardından donakaldım.

"Kimse böyle bir şey yapmaya kalkışmayacak, Kenan abi." dedi Rüzgar ve benim yerime de konuşmuş oldu.

Onlar birbirine bakışlar atarken benin gözüme bir şey takılmıştı. Masaların üstünde duran ve içerisinde kendi kanımın olduğunu bildiğin tüpler.

MUTANT: Küllerinden Doğan Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin