25. Bölüm

15.6K 599 45
                                    

Yeniden herkese merhaba. Bu hikaye işine şimdilik devam edeceğim. Yani şuan için ikisini de yazacağım. İyi okumalar...

Multimedia: Deniz Cevher

"Oha ya şu kalabalığa bakar mısın ? Ama sana bir şey diyeyim mi, kimsenin haberi yokmuş. Hayır yani anlamıyorum ek evrak işi nereden çıktı şimdi...Sırf eziyet yani başka bir şey değil. Ortalık öğrenci kaynıyor."

Cidden akşamın bu saatinde üniversite için evrak işleri ile uğraşıyorduk. Allah'tan halletmiştik te rahatça gülerek Bora'yla konuşabiliyordum.

"Tamam Eylül sızlamayı kes. Hallettik sonuçta tamam mı ? Rahat ol sen."  Bıkkın bir şekilde konuşan Bora'ya baktıktan sonra gülerek koluna girdim.   "Tamam tamam. Hemen asıyorsun sende suratını." Bana sırıtırken bende ona dil çıkardım.

"Yaaa nasıl olur ya nasıl olur ? Siz benim hakkımı yiyemezsiniz tamam mı? Buna izin vermem asla !" Bir kızın bağırmasıyla Bora da bende kalabalığa doğru ilerledik.

"Ya bakın son anda anlamadığım bir evrak çıkardınız geldim,ne demek kontenjan doldu ya ? Bu sizin sorumsuzluğunuz ve bunun bedelini ben ödemek zorunda değilim."

Bu oydu. Elif'ti. Evet evet oydu. Sinan'ın kardeşi olan Elif'ti. Sanırım kontenjan dolmuştu. Aynı üniversite de okuyacaktık demek.

Görevliler Elif'i sakinleştirmeye çalışırken onun sesi ortalığı kapladı.
"Ne oluyor burda ?" Karnıma giren kramplara karşı koymaya çalışırken Bora destek vermek adına elimi tuttu.

Yanımdan geçerken sinirli olduğu belliydi zira rüzgar saçlarımı savurmuştu. Haraket etmek, burdan uzaklaşmak istiyordum ama haraket edemeyecek kadar şoka girmiştim.

Poyraz, Elif'in yanına ulaştığında Elif ağlamaklı ama sinirli sesiyle konuşmaya başladı. "Poyraz kontenjan doldu diyorlar ya kontenjan doldu diyorlar. Ya valla benim suçum yok. Onların son anda çıkardığı bir şey."

Poyraz tepkisiz bir ifadeyle Elif'e bakarken sorumlu kişi geldi ve "Sorun ne beyefendi ?" Dedi Poyraz'a. Biraz sert konuşuyordu. "Buraya bu saatte gelip cıngar mı çıkarıyorsunuz ? Ne hakla peki ? Bunca öğrenci yetişebildiyse sizinde zamanında burda olmanız gerekir."

Adam konuşuyordu ama Poyraz hiçbir şekilde tepki vermiyordu. Gözü beni bulduğunda yerin dibine girmek istedim. Tek yapabildiğim ise Bora'nın elini biraz daha sıkmak oldu.

Gözünün gözlerimden eline indirdiğinde alaylı ifadesi yüzünde düşüp kaldı. Ne hissettiğini o kadar iyi gizliyordu ki sinirli mi mutlu mu üzgün mü olduğunu anlamak mümkün değildi.

Kafasını yavaşça çevirip sorumlu kişiye baktı. Üstüne doğru yürümeye başladığında etrafta doluşan insanlardan küçük mırıltılar çıkmaya başladı. Adamcağız ise ürkek bir şekilde bir iki adım geriledi.

Yanına geldiğinde elini omzuna koydu ve yüzüne hiçbir tepki vermeden baktı. "Bir, sorun sensin ve ben sorunları temizlemekte ustayımdır. Buraya bu saatte sizin siktiğimin ekranlarınız için geldik ki bunun bedelini ödeyeceksin. Ben Poyraz Sancak. Aslında ismimin bu olması bile bana bu hakkı veriyor. Sen ise benimle bu şekilde konuştuğun için bunun da bedelini ödeyeceksin. Bunca öğrenci ise sikimde değil. Aslına bakılırsa düşündüm de ne kadar çok ödenecek bedelin varmış. Şimdi sana iki şey sunacağım. Bedelini nasıl ödemek istersin ? Şu kontenjan işini hallederek mi yoksa seni bir süreliğine misafir ederek mi ?"

Onu açık açık tehdit etmişti. Resmen tehdit etmişti. "Eylül hadi gidelim güzelim gel." Başımla Bora'yı onayladıktan sonra arabaya doğru yürümeye başladık.

Mavi BelaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin