birthday

1.1K 142 17
                                    

"Alo Beverly?"

"Alo?"

Hışırtılı ses kulaklarımı bulduğunda bu kalın sesin sahibinin Beverly olmadığını kolayca anlamıştım. Şuan telefonun diğer ucunda olan kişi abisi Jared olmalıydı. Artık öfkemi kontrol edemeyecek kadar sabırsızken sesini duymak beni oldukça delirtmişti. Ve kendime dur diyebileceğimi sanmıyordum.

"Sen ne sikim yaptığını sanıyorsun?"

İlk başta konuşmadı. Kalabalığın içinde gibiydi, birden çok ses duyuyordum ve yürüyor olmalıydı. Duyduğum yoğun ses uğultuya dönüşüyorken derin bir nefes aldı ama yine konuşmadı.

"O burada benim yanımda mutluydu. Oraya gelmek istemiyordu. Sen ne istiyorsun? Para falan mı? Yemin ederim ne kadar istiyorsan sana veririm. Sadece... Beverly geri dönsün."

"Hiçbir şey bilmiyorsun ve anlayamıyorsun." diye çıkıştığında gayet sakindi ve tane tane konuşuyordu.

"Bunu senin gibi biri mi söylüyor? 19 yaşındayım ve neler yaptığımdan azıcık bile olsa haberin yok."

"Ne yani bir grubun var ve dünyaca tanınıyorsun diye adam mı oldun?"

Cevap vermek yerine sustum. En can alıcı noktalara dokunuyordu ve ben zaten o konular üzerine hassasiyet gösterirken bunları demesi ciğerlerimin sıkışmasını sağlıyordu.

"Konumuz ben değilim." diye geçiştirdim. "Beverly ile konuşmak istiyorum."

"Uyuyor."

"Uyandır o zaman!"

"Uyandıramam."

"Sana uyandır dedim!" Dişlerimin arasından konuşurken sıkmaktan uyuşmuş olan avucumu gevşelttim.

Sessizlik bizi bulduğunda biraz önce sesimi yükseltiğimin yeni farkına varıyordum. O gün buraya gelip Beverly'i alan adam şuan telefonda konuştuğum kişiyle aynı olamazdı. Sesi oldukça yorgun ve bıkkındı. Sakince konuşuyordu. Oysa bana bağırıp çağırmasını bekliyordum. Nasıl olsa buraya gelip bir canavar gibi davranan oydu.

Başımı saran yoğun zonklama gözlerimi kapatmamı ve boşta kalan elimle şakaklarımı ovmamı sağlarken aldığı kesik nefes hışırtıyla kulağıma ulaştı.

"Annemiz öldü." sessizce mırıldanırken sesi titredi ve gürültülü bir burun çekişin ardından konuşmaya devam etti. "Son kez görmesi için onu buraya getirdim. Yoksa her zaman beni suçlayacaktı. Bunu kaldıramazdım."

"Ben... Bilmiyordum. Bunu duyduğuma üzüldüm."

"Her ne boksa işte. Merak etmene gerek yok. Geri gelecek." diyerek hızlı hızlı konuştuktan sonra beklemediğim bir şekilde telefonu yüzüme kapattı. Telefonu yavaşça kulağımdan uzaklaştırdım ve ona öylece bakakaldım.

Ne zaman dönecekti? Nasıl dönecekti? İyi miydi? Karnı tok muydu veya migreni kendini göstermiş miydi? Nasıl hissediyordu?

Onlarca soru aklımı kurcalarken bedenimi ikili kanepeye bıraktım. Yaşananlar o kadar karışıktı ki yapbozun parçalarını birleştiremiyordum ve birleştiremedikçe uğraşıyordum, sinirleniyordum, yoruluyordum. Jared ile gerçekleştirdiğim bu konuşma biraz içimi rahatlatmış olsa bile Beverly'nin yaşadığı bu olaylar üzülmemi sağlıyordu. Toparlanması uzun sürebilirdi ve her ne kadar ona yardım etmek istesem de bunu yapabileceğimden emin değildim.

Telefonu elimin içinde çevirirken kilitini açıp kapatıyordum. Tam o sırada saat akşam olmak üzere yediyken, yazan tarih kendimden ne kadar vazgeçtiğimin göstergesiydi.

25 Ocak 2016

Bugün benim doğum günümdü.

***

Bu part 1 gibi bir şey 2. part bugün içinde gelecek ehe kısa diye şey yapmayın yani ayıp

mrs. fan // hoodHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin