KB2-26

4.2K 265 4
                                    

Tugay kapanan telefonla birkaç dakika ne yapacağını bilememiş,  ardından creketini aldığı gibi ofisinden fırlamıştı. Kendisini hala kapının önünde bekleyen asistanına sert bir dille tüm programını iptal etmesini söylemiş ve aceleyle otoparka inip arabasına atlamıştı.

Betülün tarif ettiği yere arabasını sürerken şuan yaptığı şeyin hiçbir mantıklı açıklaması olmadığını biliyordu. Kesinlikle sergilemeyi çok önceden kararlaştırdığı tutama tersti bu hareketi ama eğer onun yanına gitmezse çok pişman olacak gibi hissediyordu.

Nihayet Betülün tarif ettiği yere geldiğinde arabasını yol kenarına çekti ve arabadan inerek sahile, sıralı bankların olduğu yere doğru koşmaya başladı.

Havanın çok soğuk olmasından dolayı etrafta kimse yoktu. Sadece ileriki banklardan birinde oturan bir kadın vardı. Çok uzak olduğundan kim olduğunu çözememişti, ki kadın olduğunu da uçuşan saçlarından çıkarmıştı, o kadının Betül olmasını umut ederek seslendi.

"Betül!" Betül gözlerini önündeki manzaradan ayırıp sağına baktığında koşarak kendine doğru gelen Tugayı gördü. Yaşlarını iki eliyle hızla sildikten sonra ayağa kalktı ve Tugaya doğru bir iki adım attı.

Kısa bir süre sonra yanına ulaşan Tugay tam kızın karşısında durmuş ve nefesini düzenlemeye çalışırken yüzündeki ifadeden neyi olduğunu çıkarmaya çalışıyordu.

"Betül, sen iyi misin?" Kıza doğru bir adım daha attığında Betül Tugayın sorusuna cevap vermeden kollarını Tugayın boynuna dolamış ve dudaklarını adamın dudaklarına bastırmıştı.

Neye uğradığını şaşıran ve bir an nerede olduğunu unutan Tugay kısa bir süre sonra herşeyi geride bırakmış ve Betülün masum öpücüğüne karşılık verip öpücüğü daha tutkulu bir hale getirmişti. Hiçbir şeyi, ileride bu hareketinin başına nasıl bir iş açacağını düşünmeden Betülü delice öpüyordu.

Betül kendine kısacık gelen uzun dakikaların ardından dudaklarını Tugayın dudaklarından ayırmayı başarabildiğinde derin bir nefes aldı.

"Betül?" Tugay boğuk sesiyle kendine seslendiğinde gözlerini yukarı kaldırıp Tugayın gözlerine baktı.

Tugay Betülün belini tutarak sıkıca kendine bastırmış olduğu ellerinden birini çekerek yukarı kaldırdı ve Betülün boynuna yerleştirdi. Baş parmağıyla Betülün yanağını okşarken bir kere bile gözlerini kızın gözlerinden çekmedi.

"İyi misin?" Betül yavaşça başını salladığında Tugay kızı boynundan çekerek dudaklarını bir kere daha buluşturdu. Betüle biraz öncekinin aksine sakin bir öpücük verdikten sonra geri çekildi. "Pekala. Sanırım senin yüzünden çok önemli bir toplantıyı kaçırdım. O yüzden... bu akşamını bana ayırmak zorundasın."

Betül bocalayarak bakışlarını kaçırdı ve batmak üzere olan güneşe baktı.

"Akşam olmuş. Ben.. ne zamandan beri buradayım?"

"Üşümüş olmalısın." Betül kaşlarını kaldırarak bir kez daha Tugaya döndü.

"Şuan üşümüyorum." Tugay omuzlarını silkti.

"Şehvetli öpücüğüm sayesinde." Betül gülüseyerek Tugaya yaklaştı ve yanağına masum bir öpücük bıraktı. Kendini yeniden geri çektiğinde Tugay boğazını temizleyerek kendini bu kadar kaybetmesini sebep olan şu masum öpücüğün etkisinden kurtulmaya çalıştı.

"Dediğim gibi,  bu akşam benimlesin sevgilim. Söyle bakalım, beni öpmek haricinde başka bir isteğin var mı?" Betül başını salladı.

"Yemek yiyelim."

"Tamam yiyelim. Ne yemek istersin?"

"Ev yemeği."

"Ev yemeği?"

"Ben... sana yemek pişirmek istiyorum."

Devam edecek...

Kaçma Benden (düzenleniyor)Where stories live. Discover now