34. BÖLÜM

2.5K 105 17
                                    

Küçük tıkırtı sesleriyle araladım gözlerimi. Bulanık bakışlarımın normale dönmesi için gözlerimi kırpıştırırken karşımda gördüm onu. Sandalyede iki büklüm uyuyuşuna daldı gözlerim. Tıkırtı sesleri hala devam ediyordu. Kulak kesildim o sese. Anahtarın kilide oturduğu o ses kulaklarıma çarptığı sırada uykulu gözlerim, yuvalarını terk etmek için büyük bir çabanın içine girmişlerdi. Hemen doğruldum yatağımda. Kısık sesle Selim'e seslendim uyanması için. Ama derin uykusunda beni duyması imkansızdı. Annem anahtarı çevirmiş, kapıyı sonuna kadar açmıştı.

Son anda yastığımı fırlattım Selim'e. Yerinden sıçrayarak gözlerini açarken öfkeyle söylenmesini annemin sesi engelledi. "Kızım."

Selim tam yastığı kucağında tutup gözlerini sonuna kadar açtığında girdi annem içeri. Selim daha ne olduğunu anlayamadan, yastık kucağında anneme bakakalmıştı. 

"İyi misin?" diyerek yanıma oturdu annem. Selim'i görmemişti. 

Yatağımda oturur pozisyonumu rahat bir hale getirirken "İyiyim anne." dedim. 

Babam ve abimde içeri girmişlerdi. Selim, elindeki yastığı tutarak ayağa kalktığında onu fark eden abim olmuştu. "Sen kimsin?" diye kaşlarını çatarak sorduğunda anne babamında dikkati ona döndü. 

"Selim, sende mi buradaydın." diyerek güler yüzle baktı annem Selim'e. "Kusura bakma lütfen, görmedim seni."

"Önemli değil." dedi başını iki yana sallayarak. Yastığım hala iki kolunun arasında, uygunsuz bir şekilde yakalanmış gibi sıkı sıkı sarılıyordu.

"Nasılsın Selim?" diyerek bana attığı kısa bakıştan sonra Selim'e döndü babam.

"Teşekkür ederim, siz nasılsınız?" Babamın bakışları elindeki yastığa kaydığı sırada onu sandalyenin üzerine attı. Uyku mağmurluğundan olsa gerek üzerinde aptal bir tavır vardı. Yastığı elinden bırakırken bu tavrı da yok etmeyi başarmıştı. 

"Sen şu defileye yardım eden çocuk musun?" diyerek Selim'e döndü abim. Tedirgince ikisini izliyordum. Ters bir durum yaşanmasından ödüm kopuyordu. 

"Evet." dedi Selim abimin aksine daha kibar bir tonda. "Seninle tanışma fırsatımız olmadı." diyerek elini uzattı. "Selim."

"Doruk." diyerek elini sıktı abim. Onunla başka yerde başka zamanda karşılaşsa eminim daha kibar yaklaşırdı ama şu durumda öfkeli olduğu bariz bir şekilde görünüyordu. 

Abim elini geri çekerken bakışları bana kaydı Selim'in. Tedirgin bakışlarımı anlamış olacak ki gözlerini kapatarak bana güven hissi vermeye çalışıyordu. 

"Sabah iş için erken çıktım evden. O sırada telaşınızı gördüm, Defne'nin bileği de pek iyi görünmüyordu. Acelem olduğundan o an soramadım o yüzden iş dönüşü ziyaret etmek istedim. Ben izninizi isteyim artık." diyerek kapıya doğru yönelirken "İyi akşamlar." dedi. 

Annem, anlayışına gülümseyerek karşılık verdikten sonra abime uyarıcı tonda bakarak Selim'i geçirmesini emretmişti. Selim kapıdan çıkmadan son kez bana baktı. "Tekrar geçmiş olsun Defne." 

"Teşekkür ederim." diye mırıldandıktan sonra odamdan çıkışını seyrettim. Kısa bir süre sonra çelik kapının da kapanmasıyla derin bir nefes bıraktım.

"Kızları çağırmadın mı?" diyerek bana döndü annem.

"Hayır, tüm gün uyudum zaten." dedikten sonra gerindim. "Selim'de yeni gelmişti." derken umursamaz görünmeye çalışıyordum.

Annem konuyu daha fazla uzatmayarak bileğimin nasıl olduğunu ve klasik bir anne görevini yerine getirerek aç olup olmadığımı sorguladı. Nihayetinde mutfağa geçip bana bir şeyler hazırlamaya başladı. Başucumda duran babam, babaannemin bol selamını getirmişti bana. Durumumu öğrendikten sonra yorgunluğunu atmak üzere odasına çekildi. Ve sonunda abimle baş başa kalmıştık.

KOMŞUNUN OĞLUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin