47.BÖLÜM: "KADINSI BİR KEDİ"

305K 9.8K 2.5K
                                    

Multimedya: Su'ya alınmış olan elbise.

Bölüm şarkısı: Yong joon hyung-ost

'Yaralanmak ne demek baba?' diye sormuştum küçükken babama.

Okuduğum bir kitapta kız, Hayattan derin yaralar aldığını söylüyordu çünkü. O zamanlar Uygar'ı tanımıyordum. Yara nedir, İnsanın nasıl canını yakar, Bunları bilmiyordum.

Gülümseyerek 'Düştüğünde yada bir yerin kanadığında yara almış olursun.' diye yanıtlamıştı babam.

O soruyu çok farklı yerden cevaplamış, Bense soruyu çok farklı yerden sormuştum.

Benim bahsettiğim acı 'Kendimi öldürsem de kurtulsam!' diyenlerin acısıydı, Nasıl biz çizikle karşılaştırılabilirdi ki insan hayatı ?

Gülümseyerek teşekkür etmiştim babama. Nereden bilecektim ki, İleride acının ne demek olduğunu uygulamalı olarak öğreneceğimi ?

***

Deponun kapısında Uygar'a abi diyen adam yanımızdan geçerek yerde kanlar içinde yatan Uygar çakmasına doğru ilerlemiş, Ve aynı Uygar gibi kaşlarını çatarak Uygar'a bakmıştı.

"Gidin buradan, Yakında kim olduğumu göreceksiniz zaten."

dedi Uygar'a bakarken.

Arda bizim yanımıza gelip Uygar'ı dışarıya çıkarırken, Yerde yatan adama son kez baktım. Omzundan vurulduğu için sorun yok gibi duruyordu, Hâlâ sırıtabildiğine göre..

Gözlerim ikinci Uygar çakmasına döndü bu sefer, Gülümseyip göz kırpınca ayaklarım belime vurarak depodan çıkmıştım.

***

Arda akşama Öykü'lere gideceğimiz için saçlarını ufakta olsa kestirmeye gitmişti. Öykü'nün babasına küfür ediyordu evden çıkarken.

Uygar geldiğimiz gibi odasına geçmiş, Sesi çıkmıyordu. Bende onu rahatsız etmek istemiyordum, Sessizce odamda oturuyordum.

Kutay'la konuşmuştum, İyi olduğunu söylemiş ve birazda onu hiç aramadığım için trip atmıştı. Onun gönlünü aldıktan sonra babamı aramış bir sorun olmadığını söylemiştim.

Yatakta öylece oturup tavanı izliyordum.

Uygar ne yapıyordu ?

Babasını bulmuş ve birde, Onu vurmuştu.

Babasını silahla vurup yaralamıştı, Babamın anlattığı yaradan. Ama Uygar'ın yaraları benim bahsettiğim yarlardan dı. Çok fazla can yakan yaralardan.

Yirmi beş yaşında bulmuştu babasını. Annesinin katili de babasıydı. Dayanma gücü sınanıyordu sanki.

Acıları paylaşmak diye birşey olsaydı keşke. Nasıl taşıyordu o acıyı ?

Ben her canım yandığında ağlarken, O canı yandığında ne yapıyordu ?

Onunla ilk tanıştığımda, Biraz korkuyordum ondan.

Gülmüyordu, Tepkisiz kalıyordu bazen. Yanında küçük kalıyordum. Evine ilk geldiğim zaman buz kesilmiştim. Her yer simsiyahtı. Tek farklı renk olarak gri ve yok denilecek kadar az beyaz kullanılmıştı evde.

Sonra Uygar bu odayı yapmış bana, Haberim yoktu.

Dışarıdan siyah görünen bir evin içinde pembeli bir odayı benim için ayarlamıştı. Yanında kaldıkça fark etmiştim, Ondan ürkmemem gerektiğini.

KURTARICIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin