43.BÖLÜM: "TEHLİKE"

315K 9.9K 3.6K
                                    

Multimedya: Su Yıldırım

Evde konuşulan konuyu sadece siz anlamasanız ne yaparsınız?

Ben Uygar'ı izler ve sadece susarım.

Uygar ve Arda salonda hararetli birşeyler konuşurken, bende mutfakta oturmuş görebildiğim kadar onları izliyordum.

"Gökhan dedi telefonla konuşurken,"

dedi Uygar oturduğu koltukta öne eğilip kollarını dizlerine koyarken.

"Gökhan bu senin bardaki moruk değil mi?"

Uygar kirli sakallı olan yüzünde elini gezdirdi.

"O, benimle uğraşmayı seviyor, babalık."

dedi bu sefer adamın neden onunla uğraştığını çözmeye çalışırken.

Kafasını kaldırıp etrafa bakındı ve mutfağa baktığında beni gördü.

Bende film izler gibi onları izlediğim için göz göze gelmiştik doğal olarak.

Gökhan denen adama karşı olan öfkesi sanki gözlerine kadar taşmış ve siyah gözlerinin içinde alevler oluşturmuştu.

Uygar'ın sinirli biri olduğunu biliyordum ama bana karşı böyle sinirli bakmamıştı hiç, Kızgın olduğu zamanlarda bile.

Bu yüzden bakışlarından biraz ürkmüştüm, Korkutucu hali tuhaf gelmişti.

Bakışlarımı ondan çekerken sabahki boyamaya devam ettim.
Onun bakışlarını bir süre üzerimde hissetsemde ona hiç bakmadım. Öfkesi geçene kadar da bakmak istemiyordum.

Siz hiç hayranı olduğunuz birinin bakışlarından ürktünüz mü?

Ben ürktüm, Çok.

Arda bile ciddiyetini takınmıştı, Bu kadar mı vahimdi durum? Bilmiyordum. Onların söylediği hiçbirşeyi anlamamıştım.
Benmi salaktım yoksa onlarmı Türkçe'de 2.bir dil türetmişlerdi bilmiyordum.

"Miğdem yanıyor, Aşeriyormuyum acaba?"

dedi, Arda ciddiyetini bozarak.

Hamile olan Öykü değil mi? O nasıl aşerebilir? Arda bir koca adayı nasıl olur? Uygar böyle bakmayı nereden öğrendi?

Kendi düşüncelerimden kurtulmak için kafamı iki yana salladım ve Arda'nın miğdesinin şifası olarak soğuk bir içecek vermek için dolaba yöneldim.

O arada da, Uygar'a kısa bir bakış attım.

Hâlâ sinirli görünüyordu ve ben onu birazda olsun yatıştıracak şeyi biliyordum.

Sigara!

Dolaptan Arda için portakal suyu çıkartırken kendimede çilekli bir süt almış ve son olarak yemek masasının üzerinde duran sigara paketini alıp salona ilerlemiştim.

Arda'ya portakal suyunu uzattım sırıtarak.

"Soğuk iyi gelecektir."

Arda hayvan gibi elimdeki şeyi kaparken konuştu,

"Her eve bir hemşire lazım bacım,"

Ona suratımı buruştururken hâlâ bana bakan Uygar'a sigara paketini uzattım.

Bakışları yüzümden elimde tuttuğum pakete inerken yüzünde bir ifade bile barındırmadan paketi aldı.

O sigarasını yakarken bende Arda'nın yanına oturdum.

"Bak yengeciğine,"

dedi Arda, telefon ekranını gözüme sokarken.

İkisi selfie çekinmiş ve çok tatlı çıkmışlardı.
Güzeldi, ama heveslenmedim. Çünkü hevesim kırılabilirdi, Hatta kırılabilirdi değil, kırılırdı.

KURTARICIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin