MSFH -28-

2.7K 185 84
                                    


"Seni küçük orospu! Çekil şuradan!" Hyoram'ın saçlarına parmaklarımı doladım ve başını geri çektim. Acıyla çığlık atarken ellerini suratıma atıyor, tırnaklarıyla yüzümü çiziyordu. Umursamayıp işime devam ettim kafasını oturduğumuz masaya vurdum. Ses desibelini artırıp daha çok çığlık atmaya başladı. Her vuruşumun ardından konuşuyordum.

"Sen." Bir kere daha vurdum.

"O."

"Pis."

"Dudaklarınla."

"Sehun'u."

"Nasıl."

"Öpersin." O kadar çok vurmuştum ki gücü zayıflamış, tutuşu gevşemişti. Ama acımak yoktu. Ona bir kere, hayır birçok kez şans tanımıştım. Her seferinde ibnelik yapan oydu.

Kafasını masaya vurdukça gözlerinin kaydığını görebiliyordum. Bayılmak üzereydi. Son kez sertçe vurup başını kaldırdım ve yere doğru fırlattım. O yere yığılırken ben, Sehun'u çekiştirerek kafeden çıkardım. Hışımla arabaya giderken gözlerimden ateş saçtığıma yemin edebilirdim.

Elime baktığımda iğrenç sarı saçların parmaklarıma dolandığını gördüm. Tiksintiyle çekiştirip elimden attım ve yürümeye devam ettim.

"Anahtar!"

Sehun aceleyle cebinden anahtarı çıkardı ve bana verdi. Ben sürücü koltuğuna geçerken Sehun da yanıma oturmuştu. Direkt gaza bastığımda lastiklerden tiz bir ses yükseldi.

"Luhan, hayatım sakin ol ve yavaş sür."

Sehun uzanıp emniyet kemerimi takmaya çalıştığında onu sertçe ittirdim. Gaza daha fazla yüklenip hız sınırını aştığıma emin oldum. 50'yle gitmem gereken yolda şu an 140'la gidiyordum.

"Sevgilim lütfen yavaşla."

"Sus!"

Sehun tekrar yerine sinmişti. Hızımı daha da arttırıp normalde yirmi beş dakikada ancak geleceğim yolu beş dakikada gelmiştim.(Evet burada hız problemi çözdüm. Hani alkış?)

Evin önüne geldiğimde ayağımı debriyajdan hızla çektim ve stoplattırdım. Anahtarı kontaktan çıkarıp cebime attım ve eve girdim.

Direkt Hyoram'ın odasına ilerledim. İçeri girip tüm odayı gözlerimle süzdüm. Geri odadan çıkıp mutfağa gittim ve elime makası gelip odaya yeniden döndüm.

Sehun bana yetişmiş, makası almak için elime yapışmıştı.

"Hannie, lütfen yapma."

"Bırak!"

O çekiyordu, ben çekiyordum.

"Hayır Luhan. Sen bırakmadan bende bırakmayacağım."

"Sehun bırak."

"Hayır."

"Bu kızın kıyafetlerini parçalayayım ben de bırakacağım. Bırak hadi."

"Olmaz."

Makas bir Sehun'a gidiyor bir bana geliyordu.

"Elin kesilecek şimdi, bıra-"

"Ah!" Sehun acıyla inlediğinde makası bir köşeye fırlatıp onunla ilgilenmeye başladım.

"Huh, Hunnie iyisin değil mi? Canın çok acıyor mu?" Cevap vermesine zaman tanımadan yukarı çıkıp banyodan gereken malzemeleri aldım ve aşağı indim. Sehun'u salona götürüp koltuğa oturttum. Gerçekten çok kötü kanıyordu.

My Sister's Future HusbandWhere stories live. Discover now