[39] Aslanın Kolları...

92.1K 5.8K 608
                                    

Sevgili okurlarıım!

Özlediniz mi biziii! Biz çok özlediiik! Bu bölüm bir tatlılık yaptım ve Onurdan ağzından yazdııım! Sevindiniz mi? Hadi sevinin! :D 

Finallerle kafayı buldum resmen ve bu bölüm içime sindi mi sinmedi mi inanın anlayamadım! Sizce nasıl? 

Ha bir de bu bölümü aslında böyle yirmi word sayfası yazacaktım ama finaller izin vermedi. Bu yüzden finallerden sonra gelecek bölüm yani 10 ocak, 11 ocak gibi, hah! işte o bölüm bir altı bin kelime filan olacak! Hem kırkıncı bölümü de böylece kutlamış oluruuuz! ^^ 

Neyse hadi sizi daha fazla rahatsız etmeyeyim de bölümü okuyun!

(Not!!! Kapağımız değiştiiii! Gördünüz müüü? Sevgili okurum WhoGzm yapmıış! Ona kocaman teşekkürlerimizi sunuyoruum! Yapan, yapmak isteyen olursa seve seve kabul ediyoruum! ^^) 



Onur

"Kurt avına çıktım!" Dilara kocaman açılmış ağzında bana baktı. Ardından bıktın bir nefes vererek kapadı dudaklarını. Onun o güzel yüzünden zorlukla ayırdım gözlerimi ve koridorun bir sağına bir soluna baktım. Neredeydi bu zibidi?

Gitmiş miydi? Hadi inşallah!

Korkulu iç çekişi duyunca hemen gözlerim oraya kaydı. Dilara korkudan açılmış gözlerini bana dikmişti. Noldu der gibi salladım başımı. Koşarak dolandı sekreter masasının arkasını ve yanıma geldi. Elinin tersini alnıma koydu. Ardından yanağıma kaydı eli. "Onur? İyi misin?"

Gözlerimi kısıp ona baktım. Tamam bu durumdan hiç ama HİÇ şikayetçi değildim. Fakat hafif bir telaşlanmadım desem yalan olur. Bu sefer de ben elimi onun alnına koydum. "İyiyim! Sen iyi misin?" dediğimde Dilara'nın panikli sesi doldurdu kulaklarımı.

"Sen halüsinasyon mu görüyorsun? Nerden çıktı bu kurt konusu? Doğruyu söyle bana!" diyen Dilara'ya bu sefer ben kocaman olmuş gözlerle baktım. Yok artık! Cidden o mecazi anlamdan bunu mu çıkartmıştı? Valla ayakta alkışlayasım gelmişti şu anda onu!

Dilara'nın arkasındaki odalardan birinden çıktı hergele. "Aha, geliyor kurt!" diye hafifçe fısıldadığımda Dilara'nın sağ kaşı daha önce görmediğim bir şekilde kavislenerek havaya kalktı. Bu bir yandan da gülümseme isteği duymama neden olmuştu. Bu hastalıktan kurtulduktan sonra onun bin bir türlü yüz ifadesine şahit olacaktım. Ömrümün sonuna kadar da görmekten bıkmayacaktım!

Dilara yavaş hareketle arkasını döndü. Onu görür görmez manidar bakışlarını bana çevirdi. "Kurt? Ha?" dediğinde gözlerimi avımdan ayırmıyordum. Çocuk elindekileri dolaba koymak için arka tarafa yönelirken Dilara'ya gülücük attı. O gülücük atan dudaklarına öyle bir yumruk geçiririm ki bir daha yemek bile yiyemeyecek hale gelirsin!

Kulağımın dibinde fısıldayan Dilara'nın nefesi boynuna çarptı. Ürperdim. "Çocuğa yiyecekmiş gibi bakmasana Onur." Dediğinde onun üzerimde bıraktığı etkiden kurtulamadan ama çocuğa olan sinirimi sesime yansıtmaktan geri duramayarak konuştum. "Birazdan üzerine atlayacağım. Bu yüzden bakışlarımda bir sorun yok!" Bu dediğim doğruydu! Ben sadece kuzusunu koruyan bir aslandım. Ve etraf aç kurtlarla doluydu. Bu yüzden bir an önce bu lanet hastaneden kurtulmalı ve kuzumu güçlü bedenimin arasına almalıydım. Onu öyle bir saklamalıydım ki kollarımın arasında kimse onu görmemeliydi. Sadece bana bakmalıydı o bal gözleri! Sadece bana gülmeliydi o tatlı dudakları. Sadece ben duymalıydım o ipeksi sesini! Ben! Ben! Benim!

Seni Bana Getirdi (Sevdim) [TAMAMLANDI]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin