Pişman Olacaksın.

11.4K 363 23
                                    


Bedenimi saran soğuk hava bir müddet kalkan etkisi yaratıp dış irtibatımı kesti. Bedenimle birlikte uyuşan beynim işlevini kaybetmişti sanki. Söylediği son sözler kafamın içinde dönüp dururken birini yakalama umuduyla arkasından koşuyordum. Fakat yetişemeden yoruluyordum ve pes ederek bir köşeye siniyordum. O anda hepsi  karşıma karmaşık bir şekilde diziliyordu,

"Her gidişin bir dönüşü vardır.. Bekle, dönüşümü bekle."

"Gitme mi istiyordun değil mi? Gidiyorum."

Gözlerimi yumarak başımı öne eğdiğim zaman etrafta bir gürültü kopmuştu. Şiddetli patlamalar art arda kulaklarıma dolarken gözlerimi daha da sıkı yumdum. Durmak yerine daha da şiddetleniyordu sesler. Ürkek bakışlarım yavaşça yukarı doğru kalktığında harflerin etrafta hızla dönmeleri korkumu daha da arttırmıştı. Her bir harf bağımsızlığını ilan etmişte hızla ilerliyormuş gibiydi. Sonları birbirine hızla çarpıp bir bomba misali havada patlamalarıyla bitiyordu.

Etrafıma saçılan mürekkep izleri karmaşık bir görüntü oluşturuyordu. Harflerin yok oluşu bu şekilde tamamlandığında gökyüzü tamamen siyahla kaplanmıştı. Mürekkep gökyüzünü ele geçirdiği anda mavi renk siyahın ardına gizlenmişti. Kısacası o da gitmişti.. Diğer her şeyin gittiği gibi.

Vilada elimden kayıp yerle buluştuğunda bilinçaltımın bana oynadığı oyun son bulmuştu,   adımlarım kapıya doğru harekete geçtiği anda yeni bir dünyaya açılmıştım. Kulpu aşağı doğru çekerek kapıyı açtım. Dışarı çıkarak merdivenin ilk basamağında durdum. Sol tarafıma baktığımda etrafta kimse yoktu, başımı diğer tarafa çevirdiğimde onu gördüm. Yavaş adımlarla ilerliyordu. Harekete geçerek arkasından hızlı adımlarla yürümeye başladım. Yetişebilmek için bir müddet sonra koşmaya karar verdim. Aramızda birkaç adımlık mesafe bırakarak olduğum yerde durdum.

"Bekle..." sesim kesik nefes alışverişlerimin arasından sıyrılıp can bulduğunda, o da yürümeyi bırakmıştı. Arkasına dönmüyordu ama en azından beni dinleyecekti. Yanlış anlaşılmayı düzeltmem gerekiyordu.

"Ben hiçbir şey görmedim. Ne yaptığını bilmiyorum, amacım kimseye zarar vermeye çalışmak değil zaten. Bu durumda her ne kadar suçsuz olsam da üzgünüm. Bir daha karşıma çıkma lütfen. İnsanların yüklerini omzumda taşımaktan yoruldum." Birkaç dakika nefes almak için durduğumda bedeni yavaşça benden tarafa döndü. Yüzüme bakarken sağ dudağı umursamazca yukarı doğru kıvrılmıştı.

"Hayat hikayeni merak ettiğimi mi sanıyorsun? Umurumda değil. Ne sen nede hayatın. Beni ilgilendiren tek bir kısım var, oda benimde içinde bulunduğum bölüm. Sana inanmamı mı bekliyorsun? Yalan söylemediğini nereden bileyim?" Başımı aşağı yukarı sallayarak onu onayladım.

"Amacım hayat hikayemi sana anlatmak değil zaten. Bak görmedim diyorsam görmedim. İleri gidiyorsun hem de çok ileri. İnsanların hayatını ne zannediyorsun. İstediğin zaman girip kargaşaya neden olabileceğini mi? Kim veriyor ki bu hakkı sana? Ya da şöyle sorayım nereden geliyor bu cesaret?"  

"Yapmayacağım hiçbir şey için bahis açmam. Büyük oynuyorsam vardır bir bildiğim." 

"Ben merkezliyiz yani? İyi ne söylesem boş zaten ama şöyle bir şey var ki sandığın kadar yalnız değilim. O yüzden bence hafife alma beni. Attığın adım kadar adım atacağım. Sonu umurumda bile değil." Arkamı dönerek birkaç adım attım.

"Sonu ya ölüm olursa?" Diye ardımdan seslendiğinde ona doğru döndüm. 

"İyi ya işte ben senden sen de benden kurtulmuş olursun. Sonuçta ben ölürsem sen de ölürsün. Ölümden korkar mısın?" Başını olumsuz anlamda salladı.

Karanlığın TutsağıWhere stories live. Discover now