Min Yoongi - 0.1

1.1K 176 66
                                    

280616

Bir ay daha geçmişti hayatlarından. Yoongi'nin acısı, ilk günkü tazeliğini koruyordu. Jungkook Yoongi'yi böyle gördükçe üzülüyor, sevilmediğini hissettikçe sinirlenmeye devam ediyordu. Hala bedenine sahip olabildiği sevgilisinin ruhuna da sahip olmak istemesi en doğal haklarındandı. Taehyung ise bu süreçte bir kez annesini, bir kez Hoseok'u ziyaret etmiş, geri kalan zamanlarında da Namjoon'a ulaşmaya çalışmıştı. Fakat defalarca denemesine rağmen büyük olan hala aramalarına cevap vermiyor, geri dönmüyordu.

Yoongi kahvaltılarını yapan ikiliye kısaca bakış attıktan sonra eski telefonundaki şarkılardan birini açıp kulaklıklarını kulağına yerleştirdi.

İçindeki suçluluk duygusu kendini göstermeye devam ediyordu. Eğer biraz daha anlayışlı olsaydım diyordu ne zaman düşünceleriyle başbaşa kalsa en azından onun söylediklerine biraz dikkat etseydim... Böylelikle her şeyin daha iyi olacağını düşünmesi büyük bir yanlıştı. Jimin'in zaten kaybetmiş olduğu yaşama isteği, kendisi de olumlusunu söylemiş olmasına rağmen geri gelmeyecekti. O, kendini zaten bir kere öldürmüş ve yaşamış olduğunu bir kez hissetmek istediği için Yoongi'ye sığınmıştı, o kadar.

Müzik bile düşüncelerinden sıyırıp onu, kulaklarına dolamazken kulaklıklarını çıkarttı ve yerinden kalkıp Jungkook'la paylaştığı odasına yürüdü. Diğer iki çocuk ise ne olduğunu anlayamadıklarından öylece kalakalmıştı.

Yoongi kendini yatağına atıp gözlerini kapattı. Burada kaldıkça kendini daha kötü hissediyordu. Bir yanındaki vagonda bir süre önce Jimin'in ölü bedeninin yatıyor olduğunu bilmesi ise onu kesinlikle deli ediyordu. Buradan gitmesi için yeterli parası olmasına rağmen yeterli cesareti yoktu. Jungkook aklına geliyor ve onu bırakırsa yaşanacak olan olayları tahmin etmek istemiyordu. Birinin daha hayatını mahvetmek istemiyordu.

Tıklatılan kapısına karşı derin bir iç çekip yatağında oturur pozisyona geçti. İçeri giren Jungkook'ta yanına gelip ona belinden sıkıca sarılmıştı.

"İyi misin hyung?"

Yanaklarını şişirdiği ses tonundan belli oluyordu.

"İyiyim. İyi uyuyamadım sadece."

Yoongi serbest olan ellerinin yardımıyla alnını sıvazladı ve ona sarılan bedeni umursamamaya devam etti.

"Kötü görünüyorsun. Bir yerlere gitmek ister misin?"

Jungkook başını onun omzuna yaslayıp konuşmaya devam etti. Fakat o da dahi, umursanmadığını biliyordu. Yoongi'ye iyice yaklaşarak en azından varlığını hissettirmek istiyordu.

"Hayır Jungkook, iyiyim dedim. İzin verirsen uyumak istiyorum."

Yoongi bedenini küçüğünün kolları arasından kurtarıp kendini ikili yataklarına bıraktı. Jungkook'un kalbini kırıyor olduğunu o anda anlayamıyordu.

"Bende seninle uyuyabilir miyim?"

Bir kez daha derin bir nefes çekti içine. Üzüntüsününde etkisiyle Jungkook'a olan nefreti bir kaç saniyede artmıştı.

"Taehyung'un yanına git."

O an Yoongi yalnızca buradan uzaklaşmaya odaklanmıştı.

***

"Merhaba hyung~"

Yoongi elindeki torbayı arkasına saklayıp ona doğru yaklaşan çocuğa hafifçe gülümsedi.

Sabah yaptığı buradan gitme planı, o anda hissettiği şeyle, vicdanıyla durdurulmuş olsa da Jungkook'a en ufak bir sevgi beslediğini hissedemiyordu artık. Bu yüzden gidecekti buradan. Küçük olanın neler yapabileceğini, birinin daha hayatını mahvetmeyi göze almıştı.

"Burada ne yapıyorsun Tae?"

Ama tüm bunları ölçüp tartarken beyninde, Taehyung'u hiç hesaba katmamıştı.

Taehyung kaşlarını çatıp anlam veremediği soruyu yanıtladı.

"Odamın önü burası."

Yoongi arkasındaki mavi vagona bakıp kendine küfrettikten sonra işaret parmağıyla küçük olanı yanına çağırdı.

Kimse gibi, o da gencin yaşadıklarını bilmiyordu. Taehyung bunu bir tek Jimin'e anlatmıştı ki, o da artık yoktu.

"Buraya gel."

Taehyung büyüğünün dediğini yaparken ortada bir şeyler döndüğünün farkındaydı.

Yoongi ağzını bir eliyle gizledikten sonra küçüğünün kulağına fısıldadı.

"Bana yardım et. Buradan gitmem gerek ama Jungkook nerede olduğumu bilmemeli."

Küçük olan kaşlarını çattı. Yoongi'nin de buradan gitmek istemesi onu gittikçe değersiz hissettiriyordu. Arkadaşları, geride bıraktıkları için tartışabilirdi, ufak bir olay için de tartışabilirdi, ama kimse Taehyung'un fikrini sormaya tenezzül etmez miydi?

Eğer onlar, genç olanı umursamıyorsa, bu günden sonra Taehyung'da kimseyi umursamayacaktı.

"Git. Ona söylemem."

Arkadaşlarına hiç olmadığı kadar kırgındı.

Yoongi küçüğe teşekkür ettikten sonra muhtemelen banyoda olan Jungkook'a yakalanmadan vagonları terk etti. Sakladığı torbasında basit şeyler vardı. Bir tişört, bir iç çamaşırı, biraz para, çakmak ve sigaralar.

Sigara içmeye az önce başlamıştı.

Devam edecek...

the most beautiful moment in life #btsWhere stories live. Discover now