Kim Seokjin - 0.1

2.5K 286 107
                                    

Seokjin o gün gülümseyerek uyanmıştı. Bir süredir doğasına aykırı olmasına rağmen mutsuz hissediyordu ve bu güzel başlayan gün ona iyi gelmişti. Ayrıca yapacakları da vardı. Ailesiyle konuşacak ve yirmi dört yaşında artık evden ayrılmak istediğini söyleyecekti. Çocuklarla birlikte kaldığı bir yer vardı. Güzel ve sakin bir yerdi, üstelik Hoseok da orada yaşıyordu, yani yalnız da hissetmezdi.

Pijamaları yerine siyah kotunu ve mavi kazağını giyip mutfağa geçti. Her zamanki gibi annesi muhteşem krepler yapmış, kardeşinin ve babasının uyanmasını bekliyordu.

"Günaydın anne."

Gülümsedi ve gözleri kısıldı. Annesi sevimli oğluna karşılık verdi.

"Günaydı birtanem."

Seokjin yemek masasına otururken küçük kardeşi sabahın köründe nereden geldiği bilinmeyen bir enerji ile mutfakta koşmaya başlamıştı. Seokjin onu tuttu ve yanındaki sandalyeye oturttu.

"Günaydın bücür."

Çocuk yalnızca on beş yaşındaydı.

"Günaydın koca omuz."

Bu da Seokjin'in geniş omuzlarından dolayı ortaya çıkmıştı.

Bir kaç dakika sonra babalarının da gelmesiyle Seokjin söze başlamak istedi. Kaybedecek bir zamanı yoktu, uzatması gereksizdi. Çatalına batırdığı peyniri ağzına atıp çiğnedikten sonra yutkundu. Gergindi.

"Baba." dedi. Sesi titremiyordu ki bu iyi bir şeydi.

"Evet?"

Babası, onun aksine sakindi, çünkü adam henüz konuyu öğrenmemişti.

"Ben evden ayrılmak istiyorum."

Öğrendiğinde ise babasının gözlerindeki bakış Seokjin'in dudaklarını düz bir çizgi haline getirmişti.

"Saçmalama Seokjin? Annenin halini görmüyor musun?! Bu kadın ameliyatlı haliyle kardeşine nasıl bakacak?! Ben çalışıyorum, işi bırakıp ben mi bakayım? Hiç bir yere gitmiyorsun!"

Masadaki herkesin şaşkınlığı gizlenemeyecek derecedeydi. Bay Kim asla sinirli biri olmamıştı hayatı boyunca, asla bir şeye kızmamıştı. Bu Seokjin'i oldukça afallatmıştı. Genç masadan bir hışımla kalktı ve odasına adımlarken onu gerçekten sinirlendiren son cümleyi duydu.

"O varoş arkadaşlarınla da bir daha görüşmeyeceksin! Seni onlarla görürsem çok kötü olur!"

***

Seokjin bir süredir oturduğu yatağından kalktı ve dolabının üstünde duran bavula kıyafetlerini ve diğer gerekli şeyleri yerleştirdi. Yirmi dört yaşında -babası her ne kadar haklı olsa da- bu eve tıkılmak istemiyordu. O bir erkekti ve kendi başının çaresine bakabilirdi. Hem ailesini seviyordu. Neden böyle davrandıklarını bu yüzden anlayamıyordu.

Havanın kararmasını ve herkesin yataklarına yatıp uyumasını bekledi. Hala sinirliydi ve bu sinirini nedense bastıramıyordu. Işıklar tamamen söndüğünde kapısını araladı ve salona geçip evine son bir kez baktı. Muhtemelen babası bir daha geri dönmesine izin vermezdi. Belki de bir veda notu bırakmalıydı?

Dış kapının kilitlerini açtı ve çıkıp kapıyı ardından kapattı. Bu süreçte sessiz olmak umrunda değildi, sadece birilerini uyandırıp tekrar bir ton laf yemek istemiyordu.

Yönünü yeni evine çevirdi ve hızlı adımlarla ilerledi. Yarım saatlik yolu kolayca aşmıştı çünkü gecenin bir yarısında sokakta olan tek manyak oydu. Bir de bir kaç serseri.

the most beautiful moment in life #btsWhere stories live. Discover now