Kim Seokjin - Giriş

4K 376 90
                                    

Gençlik, bir felaketin de başlangıcıydı. 

Gençlik geldiği zaman ondan kaçamazdınız. Bazıları ayak uydurur bazıları dışlanmak zorunda kalırdı. Genç gibi hisseder fakat çocukluklarından asla vazgeçemezlerdi. Hatta bazen, bu bazıları, gençliğe dayanamaz ve intihar ederdi.

Kim Seokjin de onlardan biriydi.

Gençliğin getirdiği olgunluğa ayak uydurabilmiş fakat asla çocukluğunun elini bırakamamıştı. Bırakamamıştı ve hayatındaki en berbat hatayı yapmıştı.

Bir yıl kadar önce, Seokjin yine ateşin karşısında oturduğunda cebinden çıkardığı bir polaroid fotoğrafı Hoseok'a göstermiş ve ondan onay aldıktan sonra konuşmuştu.

"Sahile gitmeye ne dersiniz?"

O kadar uzun zaman olmuştu ki ses tellerini konuşmak için kullanmayalı... Bazen aralıklarla ama saatlerce bağırdığı olmuştu. Hiçbir nedeni yoktu. Hem de hiçbir nedeni. Ailesini ölmesi, hayatını mahvetmesi, berbat bir insana dönüşmesi... Hiçbir nedeni yoktu bağırması için, ama bağırdığı olmuştu işte.

Küçükleri şaşırmıştı elbette ama onu onaylamışlardı. Hiçbiri bir sonraki gün sahilde geçirdikleri tüm o saatlerin Seokjin'le geçirdikleri son saatler olduğunu bilmiyorlardı. Bilseler, kabul ederler miydi sanki?

Etmezlerdi.

Üstelik Namjoon,

O asla izin vermezdi.

Namjoon onun ölümünden en çok etkilenen kişi olmuştu. Sabahın erken saatinde büyüğüne kahvaltı götürürken onun odada olmadığını gördüğünde elindeki tepsiyi masaya bırakıp evin çevresini, arayabileceği her yeri aramıştı. Yoktu. Gitmişti.

Bir kaç gün sonra ise ölüm haberi gelmişti.
Yoongi'nin telefonuna gelen aramada onun bir tepeden atladığı söylenmişti ve kimlik tespiti için hastaneye çağırılıyorlardı.

Gittiler.

Dağılmış yüzü onu tanımayı oldukça zorlaştırıyordu. Muhtemelen düştüğünde yüz üstü kayalara çarpmıştı. Fakat Namjoon, onu tanıyan kişi olmuştu. Ona verdiği zincir kolye kopmamış, boynunda kalmıştı.

Sonrasında ise hiçbiri bir daha kendilerine tam anlamıyla gelememişti.

the most beautiful moment in life #btsWhere stories live. Discover now