*-*BERE*-*

415 36 29
                                    

''Biz geldik.''dedim elimde ki bavulu kenarı bırakarak.Biz diyorum çünkü Buğra da benimle gelmişti.

''Ah benim güzel torunlarım hoşgeldiniz.Nasıldı bakalım tatiliniz?''dedi babaannem ikimizi de kanatları altına alıp sarıldı ve sonra geri çekildi.

''Süperdi.''dedi Buğra içeri geçerken.

''Fazlasıyla mükemmeldi valide sultan.''dedim gözlerimi devirip içeri geçtim bende.

''Hoşgeldiniz gençler.''dedi babamda ardından bütün ekip gülümseyerek bize baktılar.Ekip dediysem annem,yengem ve amcamdı.

''Ne yemek var.''dedim kendimi ikili koltuklardan birine bırakarak.

''Benim obur kızım ne zaman böyle bir soru yönelticek diye bekliyordum.''dedi annem kıkırdayarak.

''Birazdan hazırlarlar evladım sabırlı ol azıcık.''dedi babaannem de gülümseyerek.

Sofranın hazır olması ile hepimiz yemeklerimizi yemeğe başlamıştık.Amcam ve babam şirket hakkında konuşurlarken annem ve yengemde mağaza indirimleri,sonbahar renkleri hakkında konuşuyorlardı.Bense yemeğimi hızla bitirip odama çıkmanın planlarını kuruyordum.Gözüm bir anda Buğra ve telefonuna kaydı.İstemsizce(!)mesajlaştığı kişiyi gördüm.

Bir dakika ya orada Merve mi yazıyor.Ne konuşuyorlar ki bunlar.Ayrılalı 1 saat olmadı.Elime düştünüz çifte kavrulmuşlar.Kumrular mıydı yoksa ?Aman neyse.

''Aslangiller size afiyet olsun ben kaçar.''dedim ve sofradan kalktım.Odama çıkıp kirlilerimi ayırdıktan sonra duşa girdim.Kuru kafalı pijamalarımı da giydikten sonra panduflarımı da ayağıma geçirdi.Mutfağa gidip sade bir kahve aldıktan sonra tekrar odama çıktım ve köşede durun tekli koltuğuma yan şekilde oturup ayaklarımı da koltuğun kenarından aşağı sarkıttım.

Kitabın konu bir aşk hikayesiydi.Ben Aslı Aslan evet aşk konulu bir roman okuyor.Kendi mi kitaba kaptırmış satırları hızla geçiyorken telefonumun mesaj sesi ile gözlerimi kitabın satırlarından alıp telefona çevirdim.

Kimden; Ortak *-*

Mesaj: Vaktin varsa aşağı gelir misin ?

Ayrılalı kaç saat olmuştu ? Niye beni çağırıyordu?Konu neydi?Babam böyle pasta yapmayı nereden öğrendi ?

Kafamda deli sorularla üstüme aldığım montumla birlikte aşağı indim.Bizimkiler ellerinde kahve fincanları ile muhabbete dalmışlardı.Hiç ses etmeden dış kapıya yöneldim ve çıktım.Montumun önünü kapatmadığım için sert esen rüzgarla birlikte titredim.İki kenarını da tutup sarıldım.Ve bahçe kapısını açıp dışarıya çıktım karşı kaldırımda duran Göktuğ ile göz göze geldik ve bana doğru gelmeye başladı.

Başında siyah bir bere vardı.Burnunun ucu kızarmıştı soğuktan.Yanaklarının da burnundan pek bir farkı yoktu.

''Kusura bakma bu saatte geldim.''dedi konuşmayı başlatarak.

Başımı iki yana salladım ve ''Sorun yok.''dedim.Biraz bakıştıktan sonra ikimizde aynı anda ''Ben şey.''dedik ve ikimizde gülümseyip ''Sen söyle.''dedik bu seferde.

Küçük bir kahkaha attı ve bana baktı.

''Kulakların kızarmış üşümüşsün.''dedi küçük bir gülümseme ile.

''Güneş vardı da biz mi ısınmadık Göktuğ ?''dedim bende.

Başında ki bereyi çıkartıp bana taktıktan sonra saçlarını karıştırıp düzeltti.

''Al sende kalsın.''dedi daha sonra da.

''Teşekkürler.''diye bildim sadece.Sonra devam eden ise ben olmuştum.

KAÇIK (DÜZENLENİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin