1. Bölüm - "Önüne Baksana!"

10.1K 242 16
                                    

Yine iğrenç bir şekilde uykumdan uyandım. Başım feci şekilde ağrıyordu. Elim başıma gitti ve o an fark ettim ki saçlarım allak bullak olmuştu. Nerdeyse elim saçımda kalıcaktı.

Yerimden doğrularak yatağın yanındaki masaya baktım. Darmadağındı. İçkiler, sigaralar, prezervatifler ve kimliğim. Prezervatif? Hemen arkamı döndüm ve yatakta çıplak bir şekilde yatan erkek arkadaşım Çetin'i gördüm. Hiç hatırlamıyordum. Fazla mı içmiştim?
Artık bakire değil miydim? Bu kadar mıydı? Çetin'e söylemiştim. Asla böyle bir şey yapmayacaktım. Neydi beni caydıran? Çıplak değildim. Ancak giyinik de sayılmazdım.

Yerimden kalkıp aynaya görünmeden yerde duran kıyafetlerimden alıp üstüme siyah bir t-shirt geçirdim. Altıma da yırtık siyah bir pantalon giydim. Askıdaki siyah beremi de taktıktan sonra sade bir kolye taktım. Daha sonra masada duran sigara paketimden bir sigara alıp yaktım. Yatağa çıkıp Çetin'in yanına gittim. Sigaradan son bir fırt çekip ağzımdan çıkardım ve hızlıca Çetin'in alnına bastırdım. Tepkisi hızlıydı. Birden yorganı üstünden atıp ayağa kalktı ve alnını tutup tiz bir ses çıkardı. Ona bakıp makyajı akmış suratımla kikirdedim. Beni görünce yanıma geldi ve başını bana doğru uzattı. Aramızda çok az bir mesafe vardı. Gözlerimi kapatıp sanki onu öpücekmiş gibi yaklaştım. Birden ağzımdaki dumanı ona doğru üfleyince suratını ekşitti ve geri çekildi. Çok kızgındı. "Ne yaptığını sanıyorsun sen sürtük!" Dedi. Kahkaha atınca üstüme yürümeye başladı. Ona ciddi bir şekilde bakıp, "Çıplaksın." Dedim. Olduğu yerde durup kendine baktı ve utandı. Giyecek birşey aramaya başladı. Ben de o sırada yorganı kaldırıp çarşafa baktım. Bembeyazdı. Çetin'e dönüp "Hey. Gerçekten yapmadık değil mi?" Dedim. Arkasını dönmeden "Çarşafı gördün." Dedi ve sonunda ayağına bir pantalon geçirdi. Yataktan kalkıp "Çarşaf umrumda değil. Yaptık mı yapmadık mı?" Dedim. Pantalonun fermuarını çekip "Yapmadık. Şimdi gidiyoruz." Dedi ve tişört giymeden üstüne bir hırka geçirip yanıma geldi. "Bana emir verebileceğini mi sanıyorsun?" Dedim gözlerimi bayarak. Beni hiç ciddiye almadan elimi tutup, sürükleyerek kapıya yöneldi.

Karşılık vermek istemedim çünkü yorgundum ama bu suratla dışarıya çıkamazdım. "Hey, hey, hey! Bana on dakika ver. Suratıma benzeyen şeye makyaj yapmam lazım." Dedim onu durdurarak. Sadece elimi bıraktı ve bana dönmeden kapıdan çıkıp gitti. Öylece bakakaldım. Onu sevmiyordum, umrumda değildi. Üstümü başımı düzelterek aynanın karşısına geçtim. Savaş boyalarımı* alıp sürdüm. Dışarı çıkmaya hazırdım ancak asosyalliğim beni çıkmamaya ikna etmeye çalışıyordu. Tabii bir de üşengeçliğim. Ancak bu kadar uğraştığım makyajımın boşa gitmesine izin veremezdim. Kendime çeki düzen verdikten sonra dışarıya çıktım. Saatin kaç olduğunun farkında değildim. Dışarısı çok karanlıktı. Geceydi. Canım sıkılıyordu. Telefonumu cebimden çıkarıp arkadaşım Irmak'ı arayacaktım ki telefonumun üstüne bir damla su düştü. Yağmur başlamıştı. Dişlerimi sıktım. Hızlıca ilerlerken Irmak'ı aramaya çalışarak sessizce tekrarladım. "Şansımı sikeyim sikeyim sikeyim sikeyi-" Birden bir darbe aldım. Darbenin nerden ve nasıl geldiğine bakarken yerde duran kızı gördüm. Üstü başı çamura bulanmış, belini tutuyordu. Kıza çarpmıştım.

Gözlerimi baydım ve ona elimi uzatıp kaldırdım. "Önüne baksana!" Dedim. Şaşkın ve çok masum koyu mavi gözleriyle bana bakıp "Özür dilerim." Dedi ve başını öne eğdi. Suratım gerilmişti. O kadar masumdu ki aptal.. benim suçlu olduğumu bile bile özür diledi. Korkaktı. Yağmur hızlanmıştı. Onun da benimde saçlarımız sırılsıklamdı. Eğilip yerde ki çantasına uzanırken acıyla inledi ve tekrar belini tuttu. Daha fazla dayanamayıp telefonumu cebime soktum ve çantasını yerden alıp ona uzattım. Ağlamaklı gözlerle bana baktı. O koyu mavi gözlerinin gözyaşlarında yansımamı gördüm. O kadar korkutucu ve itici görünüyordum ki. Hala nasıl kaçmadı merak ediyorum. Ah, tabi. Belini incittim. Salak ben. Kıza nasıl koyduysam artık.

Çantasını hala almamıştı. Canının yandığı belliydi. "Hey. Evim hemen arkamızda. İstersen biraz dinlen. Bana güvenebilirsin. Tek yaşıyorum." Dedim. Yine o koca gözlerini bana dikti ve "Nasıl güveneceğim sana?" Dedi. Çok ciddi bir tavırla "Güvenemezsin ama burda kalıp abaza erkekler tarafından taciz edilmeyi mi yoksa benim tarafımdan taciz edilmeyi mi tercih ederdin?" Dedim. Yere bakıp bir süre durdu. "Belki evinde erkekler vardır?" Dedi. "Sen bilirsin. Teklif var ısrar yok." Diyip ellerimi cebime soktum ve eve doğru ilerlemeye başladım. Arkamdan tutup hırkamı çekti ve "Yavaş ol yetişemiyorum." Dedi. Ona doğru sırıttım ve yavaşladım. Beraber eve geldik. Kapıyı açarken kızın hala tedirgin olduğunu gördüm. Anlaşılan bana fahişe gözüyle bakıyordu. Eve girdik ve işte o manzara. Tipik ergen dağınıklığı.

Holden odama doğru giderken arkama dönüp kıza baktım. Evin duvarlarını ve dağınıklığını inceliyordu. "Hey. Cehennemime hoşgeldin." Dedim yan bir gülüşle. "Dağınık cehennemin." Diyip suratını gerdi. Kıkırdamama neden oldu. "Bu taraftan." Diyip holde ilerlemeye başladım. Ayak seslerinden arkamdan geldiğini anlayabiliyordum. Odama girdim ve yatağıma oturdum. Kapının girişinde durup "Odan çok güzelmiş. Yatak , masa, sandalye, halı ve ayna bir de ah, başka birşey yokmuş." Dedi. Tek kaşımı kaldırıp "Yanıma gel, tanışalım. Böyle bir garip hissediyorum." Dedim. Yavaşca yanıma gelip karşıma oturdu. Elini uzatıp "Ben Derin. Memnun oldum." Elini sıkıp yavaşca salladım. "Bende Rüya, memnun oldum Derin." Ellerimizi kendimize çektik.

Ona bakarak "Biraz kendinden bahsetmeye ne dersin?" Dedim. Parmaklarını kıtlatıp "Elbette. Lise 3. Sınıfım. Soyadım, Yüksel. Tek yaşıyorum yani evimden kovuldum diyebilirim." Dedi ve gözlerini kaçırdı. Kafamı yan çevirip onla göz teması kurarak "Nasıl yani?" Dedim. "Aile içi sorunlarımız oldu. Bir şerefsizden hamile kalmıştım." Şaşkınlıkla gözlerim fırladı. Devam etmesini işaret ettim. "Daha sonra tabi ki babam deliye döndü. İlk olarak bebeği aldırttılar. Daha sonra bir güzel dayak yedim. Annem beni hiç savunmadı." Dedi. Onu avutmak için elimi omzuna koydum. "İnanmıyorum. Peki, kardeşlerin?" Dedim. "Tek çocuğum." Dedi. Elini gözüne götürdü ve ovalamaya başladı. "... yarın oldu, yani bugün beni terk ettiler. Kendi başıma bu saatte dışarda bırakıldım ben. Ailem sandığım kişiler tarafından. Kız olmak böyle birşey çünkü. O zar yırtıldığı an, artık kız değilsin demekmiş. O zar, kızların 1. El yada 2. El olup olmadığını belli eden şeymiş. O siktiğimin zarı, kızların bir seks eşyası olarak görülmesinin nedeniymiş. Hepsi koduğumun cahilleriymiş. Erkeklerden nefret ediyorum ve tabi böyle düşünen orospu kızlardan da." Diyip ağlamaya başladı. Bugün ki olay aklıma geldi.

"Çetin'e söylemiştim. Asla böyle bir şey yapmayacaktım."

"Çarşaf'ı gördün."

"...Yaptık mı, yapmadık mı?"

Derin haklıydı. Bir kaç saate kadar bende böyle düşünen bir orospuymuşum. Nefret ettiklerinden biriydim ve şimdi, bende kendimden nefret ediyorum.

Multimedya : Rüya.

Entrika Kraliçesi (LGBT) [ Askıda ]Where stories live. Discover now