1. Bölüm

61.5K 446 11
                                    

Kasım, 2009, Bradford.

 "Hayır, orası olmaz. Bak, salonda yeterince eşya var tamam mı? Anlaştığımızı sanıyordum. Getirdiğin tüm eşyalar odanda duracaktı."

Gözlerimi devirip şaşkınlıkla bana bakan Zayn'e odaklandım. Anlaşmamızı o taşınmadan önce yapmıştık ve o da kabul etmişti. Yanında getirdiği koltuğu, salonuma koymazdım. Hem rengi bile uymuyordu ki.

"Odanın bu kadar küçük olduğundan bahsettiğini sanmıyorum.."

"Çünkü sormadın? Şey.. bekle,"  Dudaklarımı ısırıp bir çözüm yolu bulmayı denedim. "Iıı, tamam, çalışma odasına koyabilirsin."

Bozulduğunu hiç görmediğim havalı görünümüyle, bana anlamını çözemediğim bir bakış atıp nakliyecilere yönelirken, mutfağa gidip kendime meyve suyu aldım. Geri döndüğümde, koltuk çoktan yukarı taşınmıştı. Adamların hızına afallarken, hemen dibimde Zayn belirdi. 

"Bitti mi?" Diye sordum. Şu taşınma olayı beni çok geriyordu.Cevap olarak kafasını sallayıp mutfağa yöneldiğinde ben de onu takip ettim. 

"Tamam o halde, sadece hatırlatmak için tekrar maddeleri sayıyorum.. Asla benim odama girme, kendi-"

Yüzündeki yamuk gülümsemeyle sözümü kesti. "Kendi tuvaletin dışında başka bir tuvaleti kullanma, çalışma odasını dağıtma, bardak altlığı kullan.. Evet bunları ezberledim. Hep böyle misindir?"

"İyi iş çıkarmışsın." Elimle minik bir alkış tuttururken, beni iğneleme çabalarını yok saydım ve boşalan bardağımı lavaboya bırakmak için ona doğru ilerledim. O anda da elinden akan kanı gördüm.

"Ne oldu?" Sesim tahmin ettiğimden daha endişeli çıkmıştı. 

Bu halime sırıtıp avcuma aldığım elini geri çekti. Kafamı kaldırıp gözlerimi açarak ona bakarken, omuzlarını silkip "Önemli bir şey değil," dedi. Tanrım, elinde fazla derin bir yara vardı ve o hala önemsemiyordu.

"İzin ver de bakayım," Elini tekrar ellerimin arasına aldım. "Çok derin kesilmiş, nasıl oldu?"

"Aslında.. sen yardım etmesen yaşama olasılığım daha da artabilir.."

Ah, kinaye konuşmaktan ne zaman vazgeçeceğini merak ediyordum.

İnatçı bir ifadeyle dil çıkarttığımda, peçeteyi bilerek yaraya biraz fazla bastırdım. 

"Tam olarak, bundan bahsediyordum." Dedi çatlamış bir sesle. Sanırım, sahiden acı çekiyordu.

"İlk yardım eğitimim var tamam mı? Kapa çeneni ve salona gidip beni bekle." İkna edici ses tonum sonrasında yüzünü buruşturup derin bir nefes aldı. 

Bana itaat etmesinin şaşkınlığıyla, ilk yardım dolabını bulmam biraz zor olmuştu. Sonunda, dolabın üst katta olduğunu hatırlayıp yukarı çıktığımda, aceleyle gerekli olan birkaç malzemeyi alıp aşağı indim. 

Hızımdan dolayı başım dönmüştü. Bu tempoya gerçekten alışık değildim. 

Koltuğun önüne sehpa çekip üstüne otururken, Zayn'in sürekli bakışlarını kandan kaçırdığını yeni fark etmiştim. 

"Pekala, kana dayanamayan çocuk, ne kırdın bakalım?"

Alt dudağını ısırıp ela gözlerini bana diktiğinde, ağzım kurumuştu. Garip bir hisle kafamı eğip yarasını temizlemeye başladım. "Kandan tiksiniyorum, tamam mı? Ve sanırım artık yedek bir aynam yok.." 

Kendimi gülmemek için zorlarken, burnumdan domuz sesini andıran bir homurtu çıkmıştı. Kendime lanet okuyup bir anlığına Zayn'e bakmıştım, kaşları çatıktı. Ta-mam, bir de alıngandı ha?

Autumn Leaves (Türkçe)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin