19. Bölüm

4.8K 230 31
                                    

Merhaba, merhaba, merhabaa! Nasılsınız görmeyeli? Neyse, tamam. bölümün azıcık kısa olduğunun farkındayım, ama idare edeceksiniz. Hem, belki 20. bölüm final. :D kurguyu tam oturtmadım daha ama eğer oturtursam, haftaya final bölümü gelecek. Haberiniz olsun. :D sizi benim sefil hikayemi okumaktan kurtarıyoruuum:D
BİR DE SEFİL MEFİL AMA 27 BİN OLMUŞ HEPİNİZ MÜKEMMELSİNİZ.

Bir de, şey... Geçen bölüm niye o kadar az yorum yaptınız ha? :( Öksüz kaldım ben :(

bu bölüm azıcık artsa ya yorumlar :(

Neyseee, multimedia'yı dinleyin çok hoş bir şarkı. Ama bölümle alakası yok söyleyeyim onu :D

Not: Ben buraya upuzun yazıyorum da siz kesin okumuyorsunuz sldkjfhgdhjskjfhjdkjfh

“Bisikleti nereden bulacağız?” Dedim, gökyüzündeki cılız güneşe aldanmış, üzerime ince penye bir hırka geçirmiştim. Fakat şimdi rüzgar yüzünü göstermişti ve tabir-i caizse kıçım donuyordu.

“Kiralayacağız,” Dedi Zayn gülümseyip. Adımlarım minik olduğundan Zayn’in arkasında kalmıştım, bunun üzerine Zayn yolun ortasında durup beni bekledi.

Kafamı anladım dercesine aşağı yukarı sallayıp Zayn’e yetiştim. Beni beklediğinden pek de zorlanmamıştım. Aynı hizada yürürken, sol elim birden sıcacık bir şeyle temas etti. Ardından, o şey elimi sarmaladı ve kendine hapsetti.

Aşırı tepki vermek istemediğimden -bu Zayn’in benimle dalga geçecek konu bulmasına yardımcı olurdu- kızarmamaya çalışarak bakışlarımı soluma çevirdim. Her ne kadar anlasam da, görüp emin olmak istiyordum.

Zayn elimi tutuyordu.

Midemdeki şeylerin havalandığını ve ağzımdan çıkmak üzere olduklarını hissettim. Zayn’le bundan daha fazla da yakın olmuştuk fakat, sokağın ortasında elimi tutması tarif edilemezcesine muhteşem hissettirmişti.

Zayn bir an bana baktı. İfademi kayıtsız tutmaya çalışıyordum. “Üşüyor musun?” Sesi tedirgin çıkmıştı. “Dudakların mosmor olmuş.”

“Hayır,” Dedim gülümseyerek. Bunun üstüne Zayn omuz silkti ve kaldırımda yürümeye devam ettik. Hala el eleydik ayrıca!

Normal bir şekilde yürürken, Zayn birden sola doğru gitmeye başladı. Elimi tuttuğundan onu takip etmek durumunda kalıyordum. Sola gittim.

Üç adımdan sonra sağa doğru yürümeye başladı. Ben de sağa gittim.

Zayn kıkırdadığında, ben de istemsizce gülmüştüm. “Ne yapıyorsun?”

“Zikzak çiziyoruz,” Dedi sırıtarak. Sanki bu yeterince bariz değilmiş gibi, belirtme gereği duymuştu. “Bana uyum sağlar mıydınız, leydim?”

Bu sefer ben kıkırdadım. “Havalı çocuk imajın bozulmasın sonra?”

Bir yandan Zayn’e bakıp gülmeye devam ediyor, bir yandan da adımlarını onunkilere uydurmaya çalışıyordum.

“Ben doğuştan havalıyım,” Dedi. Bunu söylerken hemen önümüzdeki marketten çıkan elleri poşet dolu kadına çarpmıştı, kadın söylene söylene yürümeye başladığında, kendimi kahkaha atmaktan alıkoyamamıştım. “İstisnalar dışında, imajımın bozulması imkansız.”

“Hı-hım.”

Yaklaşık on dakika daha zikzak çizerek yürüdük, Zayn’le kadına çarptığı için dalga geçtikten hemen sonra, kendi ayaklarıma dolanıp sendelemiştim. Zayn ağzını açıp tek kelime edemeden, ona cadı bakışlarından attım ve o da akıl almaz bir şekilde mesajımı alıp, sustu.

Autumn Leaves (Türkçe)Onde histórias criam vida. Descubra agora