Bölüm 24 - Helianthus

23.4K 1.5K 906
                                    

Bölüm 24 - Helianthus

"10, 11 ve bu da 12."

Son karton su kaplumbağasını da diğerlerinin üzerine bıraktıktan sonra başımı geriye atarak derin bir iç geçirdim. Dinlenme odasının sıkıcı tavanı üzerinde hayali şekiller görmeye başlamıştım ve bu, ne kadar uzun süredir burada olduğumu hatırlamamı sağladı. Bayan Perill'in Sualtı Sanat Galerisi'nde sergilenmesini istediği bir düzine su kaplumbağasını hazırlamak, gün ortasını hoşça geçirmek için tercih edeceğim bir etkinlik olmasa da, verdiğim sözü tutmam gerektiğini bildiğim için saatlerdir uğraşıyordum. Şimdiyse yorgunluk belirgin bir şekilde kendini gösteriyordu; parmaklarım, karton kesip yapıştırmaktan dolayı sızlıyor, uzun süredir aynı pozisyonda oturduğum içinse sırtım ağrıyordu. Bu durumdaki tek kişi olmadığımı bildiğim için yavaşça doğruldum ve omuzlarımı düşürerek konuştum.

"Sonunda bitirebildik... Bu arada, ikinize de teşekkür ederim. Tek başıma üstesinden gelemezdim."

Ivan başıyla önemsiz olduğunu belirten bir işaret yaptığında Lucia, sandalyesinde hevesle öne doğru kaymıştı.

"Ree, biraz da kelebek yapalım mı?" Ivan'la birbirimize kısa, panik dolu bakışlar attığımızda onun da bu karton işinden en az benim kadar sıkıldığını anlamıştım. Lucia'yı incitmeyecek bir cevap düşündüğüm sırada Ivan atıldı.

"Luce, hadi ama..." dedi, inlercesine. "Parmaklarımın halini görmüyor musun?" Ellerini havaya kaldırdığında uzun parmaklarının yapıştırıcıya bulandığını fark ettim. Çoğu kaplumbağayı bir araya getiren o olduğu için bu şaşırtıcı değildi, ancak yine de bu kadar yapışkan olmasını beklemiyordum. Onun bu hâline kıkırdarken kelebek yapma fikri sıcak görünmeye başlamıştı.

"Kendini acındırmayı bırak." dedim, başımı Ivan'ın şapşallığına onay vermiyormuş gibi iki yana sallayarak. Nedense onu bu halde görmek beni memnun ediyordu ve bu işi biraz daha zorlamaya karar verdim. Her zaman damarına basılan ben olmayacaktım ya, sıra şimdi ondaydı.

Başımı Lucia'ya çevirdiğimde Ivan'a somurtarak baktığını gördüm. Kelebek fikrine itiraz edilmesinden hoşlanmışa benzemiyordu. Sesime heyecanlı bir ton vererek konuştum. "Tabii ki kelebek yapabiliriz Lucia. Artan bir sürü kartonumuz var, öyle değil mi?"

Lucia'nın yüzü sevimli bir gülümsemeyle aydınlanırken Ivan'ınkine şaşkınlıkla karışık bir bıkkınlık ifadesi yerleşmişti. Ben ise kurnazca sırıtıyordum.

"Biliyor musunuz? Aklımda harika bir fikir var!"

"Hayır, hayır... Gözlerindeki şeytani ışıltıyı görebiliyorum!" dedi Ivan ve yapmacık bir korkuyla sandalyesine gömüldü.

"Ne münasebet!" dedim ve gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım. Saygın bir tavırla Ivan'ın masanın üzerinde duran ellerinden birine uzanırken devam ettim. "Sadece aklımda kelebek yapmak için naçizane bir yöntem vardı. Duymak istemiyor musunuz?"

"İstiyoruz!" dedi Lucia, çocukça bir neşeyle. Bir anda saygın biri gibi davranmamı komik bulmuş gibi sırıtıyordu ve bundan memnundum. Onu güldürebilmeyi seviyordum ve az sonra teklif edeceğim şeyden sonra epey güleceğimizden emindim.

Ivan'ın yapışkan ellerinden birini tuttuğumda Lucia'ya bakarak "Görüyor musun?" diye sordum. Lucia kaşlarını çatarak masadaki yapışken ele eğildi ve ben de açıklamaya başladım. "Kelebeklerimiz için çok uygun bir temel olacak. Zaten yapışkan oldukları için Ivan'ın parmaklarını kelebek gövdeleri olarak kullanabiliriz. Sana göstereyim."

"Hey!" diyerek itiraz etti Ivan, başına gelecekleri anlamış gibi. Onu duymazdan gelerek sırıttım ve çekmeye çalıştığı elini daha sıkı tuttum. Eli sabitlemeyi başardığımda masanın üzerindeki karton parçalarından birkaç tane alıp işaret parmağına yapıştırmaya başladım. "Bak, bunlar kanatları... Ve ilk kelebeğimiz hazır."

A0023Where stories live. Discover now