Bölüm 22 - Bi Bu Eksikti!

58 9 0
                                    

   Multimedia'da Beray'ın fotosu var. Bir sonraki bölüme de Zerrin'inkini koyarım muhtemelen. Okumaya devam! Vote ve yorumlarınızı bekliyorum. İyi okumalar :)  

*Hatırlatma

     Evime geldiğimde saat 7'ydi. Mutfakta bulduklarımla atıştırmalık bir şeyler hazırlayıp karnımı doyurdum ve beklemeye başladım. Saat tam 8'de kapının çalmasını beklerken bir anda odamın camının kırılma sesini duydum. Mutfaktan bir bıçak kaptığım gibi odama koştum ama kimse yoktu. Balkona çıkıp orayı da kolaçan ettim, kimse yoktu.Tekrar içeri girdiğimde küçük bir taş gözüme çarptı. Üstü kağıtla sarılmıştı. Kağıdı taşın üzerinden yırtmadan ayırdım ve elimle düzleştirdim. Üzerinde amatörce çizilmiş bir resim vardı. Resme dikkatlice bakınca aklıma salondaki tablo geldi. Koşarak salona gittim ve tabloyu yerinden çıkardım. Duvarda saklı bir kasa bekliyordum ama yoktu. Ben de resmin çerçevesini incelemeye başladım. Ve sonunda katlanmış minik bir not kağıdı buldum. Açtığımda üzerinde " Ben senin annenim" yazdığını farkettim. Gülümsedim. Benimle iletişime geçmeye çalışıyordu... 

Anneme ulaşmama az kalmıştı... Hem de çok az..*

-Geliyor mu?

-Evet, yolda.

-Peşinde misin?

-Evet.

-Tamam, ne zaman gireceğini biliyorsun.

-Sen merak etme. Orası bende.

Telefonu kapattım, çantama koydum ve beklemeye başladım. Av birazdan tuzağa düşecekti... Bir yandan kahvemi yudumluyor, bir yandan da planımı tekrar yorumlayıp gözden geçiriyordum.

Ben ikinci kahvemi sipariş ederken, misafirim kafenin girişinde beliriverdi. Hemen arkasından da Çağın'ın bizi kafenin dışından izlediğini fark ettim.

Güzel...

Birkaç saniye sonra misafirim karşımda oturuyordu. Neler olacağından habersiz ve kendini fazlasıyla zeki sanarak söze ilk o başladı:

-Buraya gelmek, benim için gerçekten çok zor oldu Beray.

-Öyle mi?

Pis yalancı...

-Evet. Özellikle sen konusunda babandan çekiniyorum aslında. Ama sana çok yakında her şeyi anlatacağım kızım.

Bak bak, babamı da katıyor işin içine...

-Anlıyorum. Peki, bana şu babamla aranızda geçenleri ve bunca yıl ne yaptığını açıklayacaksın, öyle değil mi?

Güler yüzü ciddi bir hal aldı ve yutkunduktan sonra cevap verdi:

-Bunları sana etrafımızda kimsenin olmadığı, yalnız olduğumuz bir gün anlatabilirim kızım.

-En azından neden ayrıldığınızı anlat o zaman.

Cevap vermesini umuyordum çünkü ne cevap vereceğini merak ediyordum. Yüzündeki ifadeden belliydi; verecekti de... Ama daha ağzını bile aralayamadan telefonuna gelen mesaj ona engel oldu. Telefonunu çantasından çıkarıp mesajı okuduğunda ise yüzü korkmuş ve şaşırmış bir çocuktan farksızdı. Mesajı gönderen kişiden ölesiye korktuğu açıktı...

Telefonu tekrar çantasına koydu ve ikinci kez yutkunduktan sonra cevap verdi.

-Üstelemenin bir anlamı yok Beray. Bunları daha sonra konuşacağız.

Şaşırdım, demek ki bu kafe masasının etrafında bizimkiyle beraber ikinci bir dinleme cihazı daha vardı.

Kısa süreli bir suskunluktan sonra tekrar söze girdi:

ENTRİKAWhere stories live. Discover now