Bölüm 2- Yeni Bir Gizem

386 54 8
                                    


   Uyandığımda saat 10'du. Yatağımda doğruldum ve uzanıp komodinimin üzerinden telefonumu elime aldım. Uçak modunu devre dışı bıraktıktan sonra art arda gelen bildirimlerle bütün uykum açıldı. Onlarca mesaj ve bir dizi cevapsız arama... 

Önceki günkü tartışmalarımızdan sonra ne gerek vardı ki buna?

 Hepsine tek tek baktım, hepsi de ondandı. Hızlıca yerimden kalktım ve üstümü değiştirip aşağı indim. Teyzem çoktan sofrayı hazırlamıştı. Onunla kısa bir günaydınlaşmadan sonra masaya oturdum ve tabağımı doldurdum. Fazla zaman kaybetmeden bir şeyler atıştırdım ve çantamı aldıktan sonra teyzemin yanağına bir öpücük kondurdum ve evden çıktım. Arabamın yanına kadar gelmiştim ki anahtarı odamda unuttuğumu fark ettim. Tekrar eve dönmek için bahçeye dönmemle tartışma seslerini duymam bir oldu. Sesler seranın bahçe suruna bakan girişinin yakınlarından geliyordu. O girişin önünü kapatan uzun bir ligüstrümle birlikte birçok sabır ağacı ve farklı çalılar, aynı zamanda bir de seradan sura uzanan uzun bir demire sarılı bir sarmaşık olduğu için ilk bakışta bir şey göremedim.  Ses çıkarmamaya dikkat ederek seraya yaklaştım. Eniştem ile biri tartışıyordu ama yüzünü göremiyordum. Ayaklarım üzerinde yükseldim, çalıları sağa sola çektim, zıpladım... Ama bir türlü eniştemle tartışan genç adamın suratını net bir şekilde göremiyordum. Bir süre sonra çabalamaktan vazgeçtim ve söylediklerini dinlemeye koyuldum. Dikkatimi vererek odaklandığımda ne konuştuklarını duyabilmeye başladım.

-O dosyaları benim için çalacaksın, diye çıkıştı yüzünü göremediğim yabancı. Sesinde garip bir yetkinlik vardı ama genç biri olmalıydı. 

-Hayır, saçmalıyorsun artık evladım, nasıl ya...

-Şş, kes sesini!

-Ne oluyor? Bu sefer ne oldu ?

-Kes sesini dedim! Burada yalnız değiliz, sessiz ol ve...

  Buradan sonrasını duyamadım. Sanırım sessizce konuşmaya başlamışlardı ama neden? Genç misafirimiz eniştemi susturmuştu. Beni mi fark etmişti? Ben hala ne olduğunu anlamaya çalışıyordum ki ayak sesleri duymaya başladım. Biri bana yaklaşıyordu.

Kahretsin!

   Sesler yaklaşırken düşündüm. Gelen eniştemse ona bahçenin en ıssız yerinde tam da özel bir şeyler konuşurken ne halt ettiğimi söyleyecektim? Ya da eğer gelen kişi eniştemin tartıştığı adamsa ne yapacaktım? Belki geldiğinde iyi bakınmazsa çalılar arasında görünmezdim ve... Ne saçmalıyordum ben? Tabi ki de görecekti. Uygun bir mazeret bulmalıydım. Ya da... Tabi ya! Ondan önce ben davranacaktım. Bu fikir aklıma yatmıştı ve daha fazla beklemeden sanki deminden beri yürüyormuş gibi, sakince çalıları geçtim ve bir adım atmamla eniştemle çarpışmam bir oldu. Şaşırmış gibi yaptım ve ağzından laf almaya çalıştım:

-Pardon enişte. Seni görmedim. Napıyorsun burada?

-B-ben mi ? Hiiç. Serayı bir kontrol edeyim dedim. Sen napıyorsun? Buraya genelde uğramazsın sen?

-Hiç ya öyle bir dolaşayım dedim ben de... Senin bir şeyin mi var yüzün sapsarı kesilmiş?

-Yok bir şeyim hadi Beray, sen de hadi okuluna bakayım.

-Enişte bugün okul yok ki.

-Doğru, yoktu değil mi? Neyse hadi sen de işine, ben buraları düzenleyeceğim.

-Ama...

-Hadi dedim Beray, beni seram ve çiçeklerimle yalnız bırak.

 Son cümlesiyle birlikte eliyle beni nazikçe itti ve bana evin kapısının önüne kadar eşlik etti. Eve girdiğimden emin oluncaya kadar kapının önünden beni izlemeyi de ihmal etmedi. Aklınca beni savuşturmuş ve atlatmıştı ama ben çok gizli sohbetinin bir kısmını duymuştum. Kafama takılan tek şey ise o dosyaların neyin nesi olduğuydu. Bu yaşlı insanların hepsi her şeylerini dosyalara mı koyuyorlardı? Bana öyle geliyordu ki, babam hakkında öğrenmem gereken detayların yanında bir de bu meseleyle uğraşmam gerekecekti.

Son kez uzaklaşmamı bekleyen enişteme baktıktan sonra önüme döndüğümde bahçe kapısının önünde arabamı gördüm ve yapacak işlerim olduğunu hatırladım. Odama çıktım. Anahtarı masamdan aldığım gibi aşağı indim. Bahçe kapısından çıkmadan önce son bir kez dönüp seraya doğru baktım. Eniştem çoktan genç adamı göndermiş ve çiçeklerine geri dönmüştü. Ben de daha fazla oyalanmadım. Bu gizemle daha sonra uğraşacaktım. İlk iş, dün yaptığım salaklığı düzeltmem gerekiyordu. Arabama bindim ve günün devamındaki randevum için gaza bastım.

  Günün devamındaki planlarıma gelecek olursak; randevum hakkında ciddi korkularım vardı. Bir önceki gün beni o lanet yerin çıkışında yakaladığı için bana kızgındı ve böyle bir şeyi yalnız başıma, savunmasızca yapmış olmam onu çok kızdırmıştı. O anları gözümde yeniden canlandırmaya ve bugün yapacağım savunmayı planlamaya başladım.

ENTRİKAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin