10.Bölüm ''KALABALIKTA YALNIZLIK''

1K 140 5
                                    

Yorum yapmayı ve beğenmeyi unutmayın, kar tanelerim:)))

Billie Eilish, True Blue

SVRCINA, UNSECRET, Hanging On By A Thread

Gripin, Böyle Kahpedir Dünya

10. BÖLÜM

''KALABALIKTA YALNIZLIK''

10 sene önce...

İstanbul, bir kış daha karlar altında kalmıştı. Hava çok soğuktu. Ulaşım durmuş, okullar tatil edilmişti.

Bir çift yeşil göz, İstanbul'un bu halini hiç sevmiyordu. İstanbul'un güzelliğinin örtüldüğünü düşünüyordu. Oysa İstanbul, parlayan mavi boğazıyla ve az da olsa yeşil tepeleriyle çok daha güzeldi.

Beyaz saten sabahlığının hırkasını bedenine sardı ve kollarını göğsünde bağlayarak odasındaki büyük cama biraz daha yaklaştı. Sessiz adımlar atmaya çalışıyordu çünkü hemen arkasındaki yatakta kocası uyuyordu. Cama yaklaştı ve boğazı biraz daha izledi. Güneş doğmasına rağmen yeryüzüne inen güneş ışıklarını kesen kara bulutlar yüzünden, hava oldukça karanlıktı. Havadan mıdır nedir bilinmez ama içinde bir sıkıntı vardı. İnce ve zarif parmaklarının ucu bembeyaz olmuştu. Sıkıntıyla nefes verdi.

Bir süre sonra gözüne çarpan hareketlilikle evinin büyük bahçesine baktı. Oğlu, bahçedeki kar birikintilerine bata çıka yürüyordu. Sabahın bu saatinde uyanmış ve soğuğun altında yürüyor olmasına şaşırsa da tökezleyerek yürüyen oğlunun haline hafifçe kıkırdadı. Üzerinde bu soğuğa göre çok da kalın montu yoktu. Hafif bir sinirle gözlerini kıstı. Biraz da oğlunu izlemeye başladı. Çabucak büyüdüğünü ve çocukluktan çıktığını yeni yeni anlıyordu. Aniden boyu uzamış ve sesi kalınlaşmıştı. Çocuksu bedeni kaslanmış ve şekillenmişti; tabi hobisi olan futbolun da etkisi vardı. Karın üzerinde zorlukla yürüyen oğlunun bir anda ayağı kaydı ve sağ omzunun üzerine düştü. Kadının gözleri kokuyla irileşti ve kendisini tutamayıp bağırdı.

''Baran!''

Kocası yataktan fırlarken kadın çoktan odadan çıkmış ve merdivenlerden inip salona ulaşmıştı. Salonun bahçeye açılan kapısını açıp oğluna doğru koşmaya başladı. Yalın ayakları kara saplanıyor ve incecik sabahlığından soğuğun dikenleri batıyordu. Umursamadı.

''Baran!'' diye bağırdı yeniden.

Baran, yerinden doğrulurken kalçasının üzerine oturdu ve kendisine doğru koşan annesine şaşkınlıkla bakakaldı. Üzerindeki sabahlığa ve yalın ayaklarını görünce kaşlarını çattı.

Semiha, oğlunun yanına varınca hızla dizlerinin üstüne kara doğru atladı ve oğluna endişeyle baktı.

''İyi misin, oğlum? Yaralandın mı?'' Bir elini oğlunun yanağına bir elini üzerine düştüğü omzuna götürüp okşamaya başladı. ''Canın acıdı mı?''

Baran, kendisiyle aynı renkte olan annesinin endişeyle parlayan gözlerine bakıp gülümsedi. ''Acımadı. Pamuğa düşmüş gibi oldum.'' deyince Semiha derin bir nefes alıp güldü.

Baran, aniden üzerindeki montu çıkarmaya yeltenince annesi, ''Ne yapıyorsun? Çıkarma montunu. Hadi içeri geçelim.'' dedi. Annesini dinlemeyen Baran, montunu çıkarıp annesinin omuzlarının üstüne örttü, yakalarını düzelterek boynunu da örttü. Semiha, oğlunu gizli şaşkınlık ve gururla izliyordu.

SOĞUK MEVSİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin