Silah sesleri

4.5K 71 3
                                    

Telefonu Yekta'nın keskin bakışlarıyla beraber açtım.

Sesim hafif titriyordu.

"Efendim?"

"Nasılsın Hazancığım?"

"İyiyim" dedim Yetka ile bakışarak.

"Nerelerdesin?" dediğinde hafif yutkundum.

"Ben kendi evimi tuttum" 

"Peki adresini verir misin?"

"Sonra mesaj atarım olur mu?"

"Olur, kendine iyi bak güzellik." dediğinde kapattım.


"Misafirin var he?" dedi dalga geçercesine.

kafamı iki tarafa "hayır" anlamında salladım.

"Vermiyorsun adresi falan!"

"Hıhı"

"Duyamadım?!" dedi önünde ki masada ki bardağı bana doğru fırlatarak.

"Tamam diyorum!" diye bağırdım.Bardak tam denk gelmemişti sadece hafif koluma dokunmuştu  ama ağır bir bardak olduğu için az da olsa canım yanmıştı.Allah'ım sen yardım et.Bu adamı geberteceğim.

"Senin ecdadını sikerim" dedi sessiz bir şekilde.  Ya sabır! ya sabır! ya sabır!

"Git artık" dedim ürkek bir şekilde. Alay edercesine suratıma bakıp cevap verdi;

"Gitmiyorum ulan! bu gece burdayım." 

"Tamam" dedim en sessiz bir şekilde.

"Yemek hazırla,açım" dedi. Ne yapabilirdim ki?

Yavaşça mutfağa doğru ilerledim.Aklıma her zaman ki gibi hemen pilav geldi, yanına ise sıradan çorba. En kolayları bunlardı.Yememesi ya da yemesi umrumda değil.

Pilav yapmak için başladım. dolabımda ki dolma biberlerini gördüm! yapsam fena olmazdı.

İç hazırladım.


İç çoktan olmuştu, tam kaşığı aldım dolmayı doldururken mutfağa Yekta geldi.

Altında sadece şort vardı, tişörtünü tek omzuna atmıştı.Yavaşça arkama yaklaştı.

Kalbim şuan şu yemeğin içine düşebilirdi.

Geldi ve arkamda öylece durdu.

Hafif vücudunu dokundurdu. Kaşık elimde salıncak gibi sallanıyordu. Dolma içinin yarısı yere dökülmüştü bile. Saçlarıma hafif dokunarak boynumu açtı.Daha fazla yanaşarak hafif öpücük kondurdu.

Bu ister istemez tahrik ediyordu.

Bu sefer Yekta'yı ben istiyorum.O dudaklara sahip olmayı ben istiyorum. Hala ondan nefret ediyorum! Sadece bir ihtiyaç..


Yekta boynumu ıslak bir şekilde öptüğünde lanet dudaklarımın arasından hafif inleme çıkmıştı.Allah kahretsin!

Rezillik! Tatmin olmuşcasına beni bu şekilde bırakıp gitti. Bu halinden çok memnundu.

Beni kendisinden tahrik olmuş bir şekilde görmesi onu mutlu etti.Lanet olsun Hazan!


Hızlı bir şekilde doldurdum biberlerin içini. Ve pilavı da ocağa koyarak odaya geçtim. Bacaklarını hayvan gibi açmış yayıla yayıla televizyon kanallarını değiştiriyordu.

Dolma içi üzerime dökülmüştü.Bunu odaya girdiğimde fark ettim.Hızlı bir şekilde çıkıp üzerime başka bir şey giydim.Siyah eşofman ve beyaz bir tişört. normal.

Odaya girdim ve bakışları üzerimdeydi.

Onun oturduğu koltuğun aksine diğer koltuğa geçtim.

Televizyonda bir aşk filmi vardı. tamamen saçma bir şekilde kurgulanmış. Televizyon kumandasını elinden bırakarak bana uzun uzun baktı.

Aksine kafamı kaldırıp bir saniye bile bakmadım, bu onu ne kadar sinirlendiriyor anlamışsınızdır umarım.

"Hazan" dedi sakin bir şekilde.Kafamı hafif bir şekilde kaldırdım. Sorarcasına baktım.

Kucağına bakarak konuştu; "Buraya gel" Buna da lanet olsun.

"Burası rahat" dedim çekine çekine.

Hafif doğrularak yeni giydiği pantolonun arka cebinden bir faça bıçağı denilen ve silah çıkardı.Gözlerimin büyümemesine engel olamadım.

"Hadi! Gel!" 

Bu ister istemez korkutmuştu.Tam gelip kucağına oturacakken beni yere atıp kendisi üzerime çıktı.Ardından sağır olacağım kadar sesli olan silah sesleri.. dökülen camlarım..

Psikolojim iyi de, çevresi kötü.

Sesi sonbaharOnde as histórias ganham vida. Descobre agora