BÖLÜM 22

294 57 30
                                    

Andy'nin Bakış Açısı:

"LILIUM?" diye bağırdım.

Lilium beni aradığında biraz kafamı dağıtmak umuduyla adadan kısa süreliğine ayrılıp, şehre geri dönmüştüm. Beni aradığını gördüğümde gerçekten çok şaşırmıştım.

Lilium önce kırgın bir ses tonuyla garip cümleler kurmuştu, daha sonraysa telefonun ucundan hiçbir ses gelmemeye başlamıştı. İşin kötü tarafı ise telefon kapanmış ve kaç kere aramama rağmen Lilium'a ulaşamaz olmuştum. Saatlerdir yılmadan onu arayıp duruyor, ancak bir türlü ulaşmayı başaramıyordum.

Bir süre sonra bütün umudumu kaybederek Lilium'u aramaktan vazgeçip, hemen Chris'in numarasını aramıştım. Chris'le yıllardan beri arkadaştık ve Rudy ile de Chris aracılığıyla tanışmıştım. Ancak Rudy'ye olanlardan sonra aramıza ismi konulmamış bir soğukluk girdiği de kaçınılmaz bir gerçekti. Bu nedenle Lilium'un bu hale gelmesinden dolayı onu sorumlu tutmaktan kendimi alamıyordum.

"Efendim?" diyen Chris'in sakin sesini parçalarına ayırmak istiyordum. Kim bilir ne yapmıştı da kızın sesi bu kadar kötü geliyordu.

"Tanrı aşkına ne yaptın Lilium'a?"

"Sana da merhaba! Ne yapmışım Lilium'a?"

"BİLMEMEZLİKTEN GELME CHRIS, NE YAPTIN LILIUM'A?!"

"Oğlum sen manyak mısın?! Doğru düzgün açıklasana ne olduğunu! Lilium'a nolmuş?"

"Ben... Sen değil miydin yani? Ulan sen değil miydin Lilium'u üzen?!"

"Benim hiçbir şeyden haberim yok! Daha bugün Mary'yle birlikte şehre indim. Asıl sen doğru düzgün cevap ver, Lilium'a bir şey mi oldu?!"

Tam o sırada telefonumda başka bir arama olduğunun sinyalini alınca, hemen teli kulağımdan çekerek arayana baktım.

"Chris Lilium arıyor, kapatıyorum."

"Yah neler oluyor?!"

"Ben seni sonra haberdar ederim" diyerek telefonu diğer aramaya aldım. "Lilium ne oldu, iyi misin?!"

"Siz bu telefonun sahibinin nesi oluyorsunuz?"

Telefonun ucundaki ses tanımadığım bir adama aitti.

"Siz kimsiniz?!"

"Ben polis memuruyum beyefendi. Şimdi lütfen sakince beni dinleyin. Bu telefonun sahibi bir trafik kazası geçirmiş ve son aramalarda sizin adınız çıktığı için sizi aradık. Şahıs şu anda yaralı durumda ve şehirdeki Chambring Hastanesi'ne kaldırılıyor, haberiniz olsun" diyerek telefonu kapattı.

Şahıs? Yaralı? Hastane? Şehir? Şehirdeki hastane?

Tanrım Lilium!

***

"HASTA NEREDE?" diyerek resepsiyondaki kadına bağırdım.

"Sakin olun beyefendi. Hastanızın adı ne?"

"Lilium. Lilium Stroyhouse."

"Ameliyattan şimdi çıkmış ve 208 numaralı odaya alınmış."

"Peki ya durumu nasılmış?"

"Bu konu hakkında benim bir bilgim yok efendim. Yetkili doktor ve hemşirelerle görüşebilirsiniz."

"Pekala, teşekkür ederim" diyerek merdivenlerden koşar adımlarla çıkmaya başladım. Bir yandan da mesaj atarak durumu Chris'e anlatmaya çalışıyordum.

208 numaralı odanın kapı kolunu çevirdiğim anda karşıma beyaz önlüklü insanlar çıkmıştı.

"Doktor bey, Lilium iyi mi? Nesi var, iyileşecek mi?"

Sihre İnanır Mısın?Where stories live. Discover now