BÖLÜM 19

316 52 36
                                    

"Geldin" dedi Chris oturduğu banktan kalkarak.

"Geldim."

"Aah hadi otur."

Dediğini yapmayarak olduğum yerde kalmaya devam ettim. Her şeyden önce bana vermesi gereken bir hesap vardı.

"Peki sen niye o gün gelmedin?"

"Çünkü... Kafam çok karışıktı. Ne yapacağımı bilemedim. Son zamanlarda olaylar o kadar karıştı ki artık ne yapacağımı hiç bilemiyorum."

"Neler olduğunu anlatman için sana 10 dakika veriyorum" dedim ve üzerimdeki hırkaya sarılıp kendimi banka attım. Chris de derin bir nefes alarak benim yaptığımı tekrarlayıp yanıma oturdu.

Hava gittikçe kararıyordu. Gökyüzündeki bulutlarsa ayın önünü kapatıyorlardı. Sanki gökteki her şey benim mutsuzluğuma göre şekil alıyor gibiydi.

Birden "Mary boşanıyor" diyerek oluşan garip sessizliği bozdu.

"Ne?"

"Duydun işte. Ne yapmalıyım Lilium? Gerçekten ne yapacağım hakkında hiçbir fikrim yok."

"Ne yapacağın belli değil mi? Vakit kaybetmeden biz de boşanacağız, hemen onunla evleneceksin."

"Yapamam."

"Ne demek yapamam?!"

"Lilium ben sens-yani sizsiz yapamam. Kafam allak bullak. Ne diyeceğimi, ne yapacağımı gerçekten bilmiyorum."

"Ne demek sizsiz yapamam. Biz sensiz yaparız ama! O kadını da tıpkı Rudy gibi yarı yolda bırakmayacaksın. Senin yüzünden başka birinin daha incinmesine izin veremem!"

"Ben... Nasıl söyleyeceğimi bilemiyorum ama... Sanırım... Sanırım senin sihrine kapıldım Lilium. Yapamam. Senden ayrılamam bunu bana yapma lütfen."

"Sihir diye bir şey olmadığını Rudy öldüğü gün anladım ben Chris. Sen de inanmamalısın öyle saçmalıklara artık."

"Hayır, hayır, hayır! İnanmak istiyorum. Görmüyor musun? Etrafa saçtığın ışıklardan hiç mi haberin yok? Benim bile buzlarımı çözmeye yetti senin sihrin."

"Lütfen böyle yapma. O buzu kendin erittin Chris. Kalbindeki buzları çözüp daha güzel bir şekilde kullanmaya başladın."

"Yapamam."

"Yaparsın."

"Yapamam. Bunu yapamam."

"Yapabilirsin!"

"Yapamam, ne olur bunu isteme benden" diyerek istemsizce akan gözyaşlarından birini sildi.

"Aah şu halimize bak! Aptal gözyaşları neden akıyorlar ki sanki?" dedim ben de kendi yaşlarımı silerek.

Sahi daha demin büyük bir soğukkanlılıkla konuşurken ne zaman ağlamaya başlamıştık biz?

"Lilium..."

"Tamam, konuşma bitti. Mary'ye de zarar verme lütfen Chris. Rudy gibi olmasına izin verme. İşte seni ancak o zaman tam olarak affedebilirim. Onu sev, kimseyi sevmediğin kadar sev onu."

Kafasını iki yana sallayarak gerçeği reddetti.

"Mary'yle olmaz... Yapamam. Olmaz."

"Önceden nasıl oluyorsa şimdi de öyle olmak zorunda. Sen bu kadını Rudy'nin ölümüne neden olacak kadar çok sevmiyor muydun?!"

"Hayır, hayır, hayır öyle söyleme."

"Aşkına sahip çık Chris! Sadece bir kere... Bir kerecik olsun arkanda gözü yaşlı birini bırakma! Kendine gel ve silkelen!"

Sihre İnanır Mısın?Where stories live. Discover now