YP / BÖLÜM / 18

Start from the beginning
                                    

"Ben çıkıyorum. Senden de izin alacak falan değilim. Hadi öptüm bay.", dedim ve telefonu kapatmadan Burak denilen herife verdim.

Bir kaç kere anladım dedikten sonra hiç bir şey demeden öylece durdu ve telefonu kapattı.

"Ben gidiyorum.", dediğimde tepki gelmeyince yer de ki Sibel'i aldım ve taksinin bir kaç dakika erken gelmesine şükrederek bindim.

Önce Necla Teyze'nin yanına gidip Sibel'i Nagihan'a emanet etmem gerekti. Uzun geçecek bir günün yükünü Sibel kaldıramazdı.

On beş yirmi dakikalık bir yolun ardından Sibel'i Nagihan'a bıraktım. Tam çıkacağım zaman;

"Kızım.", sesini duyduğumda öylece kaldım. Necla Teyze'min sesiydi. Uzun süredir görüşemiyorduk. Ona sarılmam gerekti.

"Necla Teyze'm...", dedim arkamı dönüp. Kapı da duruyordu. Boynuna atlayıp kocaman bir sarılma ile onunla hasretimi giderdim.

"Kızım nerelerdesin hiç gözükmüyorsun. Neden işe gelmiyorsun? O yeni patron olacak herif seni niye kovdu. Beğenmemiş mi benim yeşilimi", dedi elleriyle saçlarımı düzelterek.

"Ablam çok uzun hikaye. Bir gün gelip boylu boyuna senle bu konuyu konuşacağım ama önce iş bulmam lazım. Yeni bir iş."

"Yeni bir restaurant açıldı. Biraz yorucu. Çok işlek diyorlar amma..."

"Abla işlek daha iyi. Maaşı yüksektir. Nerede?"

"Bizim beş on metre ötemizde. Hem beraber oluruz kızım.", dedi gülümseyerek.

"Tamam söyle hadi nerede güzel ablam?"

"Bekle benim de iş saatim beraber çıkalım.", dediğinde Nagihan arkadan seslendi;

"Anne bu gün tatil sana unuttun mu?", dedi.

"Ah kızım unutmuşum bak. Sen bulursun koskocaman yazıyor zaten Çıracı Restaurant diye."

"Tamam güzel ablam benim.", dedim ve sarılıp yanaklarından öptüm.

Taksiye tekrar atladım ve Sertaç Bey'in eski, Aras Bey'in yeni restaurantın yolunu tarif ettim. Orada inip bir kaç adım ilerisine gidecektim. Yolu karıştırmamak için orayı tarif etmekle iyi etmişim diye düşünürken ya orada olursa ihtimali aklıma geldi.

Sonra saçmalamamam gerektiğini düşündüm ve kafamı biraz geriye yaslayıp rahat olmaya baktım. Uzun süredir dışarıya çıkamıyordum. Derin bir hava çektim içime taksinin açık olan penceresinden.

On dakika sonra Sertaç Restaurantın Kılınç Restaurant olarak değiştirildiği yere geldim.

Çok değişmiş ve modernleşmişti. Eski halinden eser yoktu. Sosyete yeri olmuştu. Harika kıyafetli kızlar girip çıkıyordu.

Kapı da beni gören ve bana sarkıntılık yapan eski güvenliği görünce ağzı açık beni izleyişini izledim.

Pis zampara. Şerefsiz adi herif. Evli ve iki çocuğu var ama hala bana yürüyor. Böyle adi köpekleri evirip çevirip bir güzel dövmek lazımdı da neyse dedim içimden ve ilerledim.

İki üç dakika sonra Çıracı restaurant yazan başlığı gördüm ve derin bir oh çektim. Dışarıda ve içeride tam otuz tane sandalye vardı. Ne kadar yorucu olabilir dediğimde yukarı katların da Çıracı restauranta ait olduğu yeni kafama donk etti.

Dört katlıydı ve hepsi onun muydu?

Ayvayı çok güzel yemiştim...

İçeriye girdiğimde garsonların yüzde doksanın erkek olduğunu hepsinin birden birinci katta toplanıp beni süzmeleriyle anladım.

YENİ PATRONUMWhere stories live. Discover now