15. BÖLÜM

489K 39.9K 61.9K
                                    

"Ey ulu bilge,
Gökyüzünde,
Yeryüzünde,
Yerin dibinde,
Dağıttığın adalet nasıl da yerinde..."

*DANTE ALİGHİERİ




*DANTE ALİGHİERİ

Rất tiếc! Hình ảnh này không tuân theo hướng dẫn nội dung. Để tiếp tục đăng tải, vui lòng xóa hoặc tải lên một hình ảnh khác.






******

🥀❤️‍🔥🪶


Bataklıkta açan çiçekler kir tutmaz. Öyle derdi Timur'un ablası Güldeste. Başını sıcak göğsüne yaslar, gür saçlarında ellerini gezdirirdi. Sırtını sıvazlar, yaşına rağmen büyük olan bedenini küçülttükçe küçültürdü. Dışarıdan gelen lanet ve küfürleri bir tek orada duymazdı Timur. Nehir misali ses bir kulağına ninniler ve hikayeler mırıldanırken diğer kulağını eliyle kapatırdı. Kapıları şiddetle vurulup arkasındaki sandalye sallanır gibi olduğunda kapıya bakmaya çalışırdı Timur.

Babanın, "Onu bana ver Güldeste. Onu sevme. Ölüm o..." iniltilerini duyardı.

Ama ablası anında kulaklarını daha sıkı kapatırdı. Göğsüne çeker, saçlarından öperdi. "Ablam, anneyi ben mi öldürdüm?" diye sormuştu bir keresinde ablasına. Hatırlamıyordu anneyi. Korkuyordu fotoğraflarına bakmaktan.

Ela gözler, içine taş atılan bir kuyu gibi titremişti bu soru karşısında. Yeniden göğsüne çekmişti. "Hayır!" demişti ser bir şekilde. "O nasıl söz?"

"Komşular konuşurken duydum."

"Komşular boş konuşuyor!" diye çıkışırken battaniyeyi Timur'un sırtına örtmüştü.

"Baba o yüzden mi böyle? Benim yüzünden mi?"

Sıkışan nefesini toparlamak için derin bir nefes vermek zorunda kalmıştı Güldeste. Kardeşi artık küçük değildi. Sessizliğinin ilk sebebi abla sözü dinlemesiydi. Artık gerçeklerin ağırlığı ile susuyordu. Bu ağır gerçeğin de farkındaydı Güldeste. Yattığı yerden doğrulmuş, göğsündeki Timur'u da kendi ile beraber kaldırmıştı. Yanaklarını avuçlarının içine alıp keskin kahvelere bütün sevgisini akıtmaya çalıştı. Bu bataklık içinde onu kir tutmadan çıkarmanın tek yolu buydu.

"Hiçbir şey senin yüzünden değil!" dedi en net şekilde. "Annemiz yanımızda değil ama bana senin gibi bir hediye verdi. Gitmesinin sebebi asla sen değilsin. Babamızın öfkesi de sana değil, kendine. Sen benim hayatımdaki tek ışıksın Timur. Sakın hiçbir söylenene inanma. Sadece bana bak. Tamam mı? Sadece beni dinle."

Kapının önünde sızan Kadir Tönge kapıya bir yumruk daha attığında irkildiğini gözlerinden anladığı kardeşini göğsüne çekmişti. Kulaklarını kapatmıştı yeniden. "Sakın başka hiçbir sesi duyma. Sadece bana inan."

Bataklıkta açmıştı Timur. Ama kulağına kapatılan eller sayesinde kir tutmamıştı. Yeniden ablasının göğsüne sinip dışarıdaki tüm seslere rağmen sessizce uykuya dalmıştı. O gövde gittikten sonra dışarıdaki her bir ses Timur'un zihnine doluşmuştu. Susturan eller ve ninniler yoktu. Her bir sesi dinlemişti. Her mahkemenin sanık kürsüsüne kendisini koymuştu. Hâkim koltuğunda o vardı. İpi boğazına geçiren de oydu, tabureyi ayakları altından iten de. Zihninde defalarca öldürmüştü kendini. Ama her ölümden sağ çıkmıştı.

BÜLBÜL KAPANI Nơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ