2. BÖLÜM

606K 43.2K 83K
                                    



"Korku dağlarının yürekçisi,
Ölüm denizlerinin kürekçisi;
Öyle suskun oturuyor şişenin başında,
İçtiğinin hem hırsızı, hem bekçisi.
...
Onu kırmış olmalı yaşamında birisi.
Dinledikçe susması, düşündükçe susması...
Tek başına iki kişi olmuş kendisiyle gölgesi,
Heykelini yontuyor yalnızlığın ustası..."

*ÖZDEMİR ASAF



*ÖZDEMİR ASAF

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.






******



Günümüz...

Askeriye koridorlarında sakin adımlarla ilerlerken etrafını saran tek ses postallarından çıkan gıcırtılardı Timur'un. Başı dik, adımları ağırdı. Çağırıldığı odanın kapısına geldiğinde omuzlarını daha da dikleştirdi. Kapıyı iki kere vurup içeriden gelecek sesi bekledi.

"Gel." dedi Bahtiyar albay.

Kapıyı açıp içeri girdi. Koyu kahve tonlarındaki oda boğuk ve basıktı. Albayı her zamanki gibi tek bulacağını sanıyordu ama yanılmıştı. Bahtiyar albayın oturduğu masanın ön tarafındaki koltuklarda karşılıklı iki adam daha oturuyordu. Biri -Bahtiyar albaydan önceki- Hayri albaydı. Aynı zamanda Timur'un öğretmeni ve komutanıydı. Aylar önce emekli olmuştu. Artık gelmiyordu askeriyeye. Gelmek için bir bahanesi de yoktu zaten. Göçünü toplayıp memleketi Sinop'a dönmüştü. En son can dostu Murathan ile Gökçen'in üç ay önceki düğünlerinde görmüştü Hayri albayı.

Onun karşısındaki adamı ise ilk defa görüyordu. Yaşlı değildi, elli yaşlarında ya var ya yoktu ama aklar bir kar misali kaplamıştı saçlarını. Sert çehresindeki ifadesizlik odanın soğukluğunu daha da artırıyordu sanki.

"Gel Tönge." dedi Bahtiyar albay.

Denileni yaptı. İçeri girip kapıyı kapatırken asker selamını verdi. "Emredin komutanım."

İlk defa gördüğü adamın bakışları pür dikkat ondaydı. Hissetti ama umursamadı.

"Nasılsın Tönge?" diyen bu sefer Hayri albaydı.

Ezbere bildiği cevaplardan birini yine sistematik bir şekilde verdi. "İyi komutanım."

Hayri albay gülümsedi. Başını ağır ağır aşağı yukarı sallarken Bahtiyar albay odanın ortasındaki tek koltuğu işaret etti. "Otur."

Huyu değildi ama gerildi Timur. Bakışları tedirginlikle hepsini yoklarken bir bok yiyip yemediğini düşündü. En sonuncu görevlerinde sağlam getirmeleri gereken adamı alnının ortasından vurması geldi ilk aklına. Ama vurmasaydı tim arkadaşı Aybüke ense köküne mermiyi yiyecekti. Başka seçeneği yoktu. Bu başa bela açar mıydı? Şüphesini her zamanki gibi yansıtmadı. Umursamazlık zırhıyla ilerleyip işaret edilen koltuğa oturdu. Oda kısa bir süre için sessizliğe gömüldü. Hayri albay, Bahtiyar albay ve yabancı adamın bakışları birbirinde gezindi. Sonra ise hepsi birden tekrar Timur'a odaklandı.

BÜLBÜL KAPANI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin