1. BÖLÜM

563K 46.7K 57.6K
                                    

"Şeytan uyuyakaldı bir gün.
Rüzgâr sert esti.
Üç tüy düştü şeytandan dünyaya.
Biri paraya yapıştı, diğeri mevkiye, öteki de ihtirasa.
O günden sonra şeytan hiçbir iş yapmadı..."

*DOSTOYEVSKİ

*DOSTOYEVSKİ

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.




******




AĞUSTOS 2020 / BEYRUT


Hayat bir avuç sırdan ibaretti. Sırlar küçük yalanlardan, yalanlar korkak insanlardan, korkak insanlar ise karanlık tohumlardan filizlenirdi. İhtişamla bezeli cennetler bazen en büyük cehennem, alevler içindeki cehennem ise insana en büyük cennetti. Hayat aslında sırlardan da öte bir avuç bilinmezlikten ibaretti. Ben sırdım. Yalanlardan sıyrılıp, korkak insanların elinde filizlenmiş, içine düştüğüm cehennemi yıllarca kendime cennet diye ezberletmiştim. Bir avuç bilinmezliğinde ötesindeki o, en bilinmez olan bendim.

"Bir zamanlar Orta Doğu'da yıldız gibi parlayan, bulunduğu coğrafyanın potansiyeli en yüksek ve hoşgörülü ülkesi Lübnan'dayız. Tabi bu ülke o eski günlerini artık mumla arıyor. Ezelden beri ticaretin kalbi olmuş bu topraklar geçtiğimiz günlerde ekonomik olarak iflas etti. Yıllarca Osmanl-"

"Kestik!"

Elimdeki mikrofon yanına düşerken sıcaktan zorla açık tuttuğum gözlerimi kısarak baktım karşımdaki adama. "Yeter ama be Cengo! Bu kaçıncı? Yine neyi beğenmedin?"

Elindeki kamerayla arkamı işaret etti Cengiz. Salına salına bir eşek ilerliyordu. Ofladım. Bu kırkıncı denememiz falandı. Sıcak da tahammülüm de son noktasındaydı. Elimi boynuma atıp gerdanıma dolan terleri temizlemeye çalıştım. Beyaz tişörtümün sırtından terler aktığına emindim. Havanın yetmiş derece olma ihtimali üzerine durulmalıydı. Bozulduğunu hissettiğim topumuzu açıp yeniden ensemde dağınık bir topuz yapmaya başladım ama koyu kahve, gür saçlarımı yola getirmek bir hayli zordu. Dağılan tutamlar huylanmama ve sıcak yüzünden daha da bunalmama neden oluyordu. Zor da olsa başarıp hâkî rengi, komando tipi pantolonumla kombinlediğim bandanamı düzeltmeye çalıştım ama daha da yamulttuğuma kalıbımı basardım. Bir savaş muhabiri olarak her türlü zorlu şarta alışkındım ama bu sıcaktan erimeyeceğim anlamına gelmiyordu.

Cengiz'in de benden aşağı kalır yanı yoktu. Normal kalıplarda bir adamdı. Yuvarlak yüz hatları yüzünden tombul gibi gösteriyordu ama aksine adamda göbek falan yoktu. Oldukça fitti. Kime ne şaka yapacağı asla belli olmaz, mavi gözlerinin içinde hep bir muzırlık var gibi bakardı. Mizahşör bir arkadaşımızdı yani. Ama şu an o da sıcaktan bunalmış olmalı ki hiç de muzip durmuyordu. Sıcak yüzünden kızaran yanaklarındaki terleri silerken başındaki kırmızı şapkayı çıkarıp siyah saçlarını dağıttı. Şapkayı yelpaze gibi yüzüne salladı. Gözleri kısıldıkça kısıldı. Güneş yüzünden önümüze bakmak bile zordu. Gözle görülür bir sıcaklık dalgası önümüzde dalgalanıyordu sanki.

BÜLBÜL KAPANI Where stories live. Discover now