Hem Düşman Hem Kardeş.

1.1K 103 110
                                    

Bu bölümün yorum sınırı 90.

Keyifli okumalar ❄️ ______________________________________

~Arda'nın anlatımıyla~

"Altıma yapmak üzereyim Arda!!"

Elçin'in bu acil ihtiyacı yüzünden olabildiğince hızlı olmaya çalışıyordum ama ellerim alışveriş çantalarıyla dolu olduğu için evin anahtarını bulamıyordum bir türlü. Ve onun sızlanışları her geçen saniye artıyordu..

"Hadiii!" diyordu her iki saniyede bir. "Aşkım yemin ederim buraya yapacağım şimdi, dayanamıyorum!!"

Hamile kaldığından beri fazlasıyla şımarık davranıyordu ama bu tuvalet molaları kesinlikle şımarıklıktan dolayı değildi.. Sürekli çişi geliyordu ve içinde bulunduğu durumdan dolayı sanırım, asla tutamıyordu çişini.

Ve biz saatlerdir alışveriş merkezindeydik..

Yağmur'un ihtiyaçları -ihtiyaç dışı bir kaç ürün de dahil aslında- için alışveriş yapıyorduk sabahtan beri ve bir şekilde tüm bu süre boyunca çişi gelmemişti Elçin'in ama arabaya bindiğimiz an başlamıştı mızmızlanmaya. Ve yol da uzundu biraz..

Bu yüzden şu anahtarı bir an önce bulmazsam gerçekten burada, kapının önünde serbest bırakacaktı kendini..

"Yavrum dayan azıcık, burada bir yerdedir anahtar.."

Aceleyle ceplerimi yoklamaya devam ettim ve şükür nihayet ceketimin cebinde buldum anahtarı. Sonra hızlıca kilide sokup çevirdim ve kapıyı açıp Elçin'e müsaade ettim içeri girmesi için..

O doğruca tuvalete koşarken ben de salona yöneldim.

Alışveriş yapmayı sevmezdim aslında ama bebek alışverişi ayrı bir şeymiş, bugün deneyimlemiştim onu..

O ufak kıyafetlerle, beşiklerle, minik oyuncaklarla dolu mağazaları gezmek cennet gibiydi çünkü.. Her adımda kalbimde yeni bir çiçek açmıştı resmen orada gezerken. Dokunduğum her eşya için yüreğim titremişti..

Hele minicik bir Galatasaray forması vardı ki.. Onu görünce delirmiştim resmen! Ben koyu Galatasaray'lıydım ve Yağmur'umu, minik çiçeğimi de kendi izimden yürütmek istiyordum fazlasıyla. Bu yüzden o ufak formaya deli gibi para basmıştım..

Sonra başka başka oyuncaklar, çeşitli emzikler, biberonlar, minik çoraplar almıştık bebeğimiz için..

Bir de odası için beşik, dolaplar, pofuduk halılar falan almıştık ama o tür büyük eşyaları bir kaç gün içinde eve teslim edeceklerdi çalışanlar.

Kısacası rüya gibiydi her şey.. Yani, kısmen.

Çünkü bütün bunlar olurken bir yandan da Elçin'e asla belli etmediğim, kanayan bir sızı vardı göğsümde.

Ve o sızı Atakan'dı tabii ki..

Üç aydır bütün mahkemelere katılmıştım - ki zaten 2 kere olmuştu- ve her seferinde olayı sorgu odasında anlattığım gibi anlatarak Atakan'ı suçsuz gibi lanse etmiştim ama o pek yardımcı olmamıştı bana bu konuda. Zaten tutuklu yargılanma süresini uzatan da onun tavırlarıydı tam olarak.. Çünkü ben onun için çırpınıyor olmama rağmen Atakan'ın umrunda bile olmamıştı mahkeme sonucu. Hapis yatsa da yatmasa da takmamıştı yani, ve bu yüzden üç aya uzamıştı yargı süreci..

Böyle davranması beni baya düşürmüştü moral olarak çünkü her ne olursa olsun Atakan benim yerime yargılanmıştı ve vicdan azabı hissediyordum bu yüzden. Evet, Alper bok gibi biriydi ve onun ölmesi Atakan'ın işine gelmişti bir açıdan ama neticede.. Ben bir katildim. İsteyerek yapmamış olsam da, ve ya o kişi Alper olsa da.. Ben birini öldürmüştüm.

Kış Güneşi (+18) {Yaz Yağmuru İkinci Kitap} Where stories live. Discover now