Hesap Günü

1K 94 10
                                    

______________________________________

~2 Gün Sonra~

Kulağıma dolan rahatsız edici ses yüzünden yüzümü buruştururken huzursuzca kıpırdandım yattığım yerden. Böyle sabahın köründe alacaklı gibi kapıyı çalan kimdi bilmiyorum ama uykumun içine etmeye yemin etmişti sanki..

Yavaşça sağıma döndüm ve yanımda uyuyan Arda'yı dürttüm.

"Aşkım.. Kapıya baksana.."

O kadar uykum vardı ki, lafları ağzımda gevelemiştim resmen. Ama Arda benden daha beterdi. Öyle ki, ne söylediğini bile anlamadım.. Ama kapıyı açmayacaktı herhalde, onu anlamıştım. Öküz gibi yatmaya devam ediyordu çünkü..

Belki Melis ya da Sinem açar kapıyı diye düşünüp kafama kadar çektim örtüyü. Ama kapı ısrarla çalmaya devam ediyordu ve gelen giden yoktu belli ki.. Bu yüzden oflayarak gözlerimi aralayıp isteksizce kalktım yataktan. Ayaklarımı sürüye sürüye kapıyı açmaya gittim.

Normalde kavga etmeyi planlıyordum kapıyı yumruklayan şahısla ama Fulya ablayı görünce ifadem az da olsa yumuşadı. Önemli olmasa bizi rahatsız etmezdi çünkü, biliyordum..

Minik Poyraz'ı aceleyle bana uzatırken "Ablacım.." dedi telaşla. "Kusura bakma, sabah sabah! Benim hastaneye gitmem lazım.. Fikri abin fenalaştı.."

Kaşlarımı çattım ve olup biteni anlamaya çalışırken Poyraz'ı kucağıma aldım. Fikri abi, Fulya ablanın kocasıydı.

"Önemli bir şey mi ki abla.. Gelelim mi bizde?"

"Ay ne bileyim.." dedi Fulya abla veryansın ederek. "Gece yine yemiş tatlıyı löp löp! Şekeri var ama anlamıyor ki adam!"

O kocasına söylene söylene giderken "Dikkat edin!" dedim arkasından. "Bize haber ver, olur mu? Bir şey gerekirse hallederiz.. Poyrazcık bize emanet!"

Sonra kapıyı kapattım ve kucağımda Poyraz'la birlikte odamın yolunu tuttum tekrar..

Saat henüz çok erken olduğu için Melis de Sinem de hala uyuyorlardı yüksek ihtimalle. Aslında ben de geri uyumayı planlıyordum ama, bu küçük bebişe bakmam gerekiyordu şimdi.. Yine de şikayetçi değildim bu durumdan. Minik bir bebeğe bakmak dünyanın en kötü işi değildi..

Odama vardığımızda Poyraz'ı nazikçe yatağın üstüne bıraktım. Sonra ben de oturdum onun yanına..

Arda yatağa çöken ağırlığı hissedince hafifçe araladı tek gözünü. Poyraz'ı görünce kaşları çatıldı.

"Bu ne?"

"Bebiş.." dedim sırıtarak.

Arda ise gözlerini devirip kafasını yastığa gömdü.

"Ulan ne ara yaptık biz bunu, hiç hatırlamıyorum ha!"

Aptalca şakasına burun kıvırsam da gülmeden edemedim. Yastığı kafasının altından çekip yüzüne vurdum yavaşça.

"Saçma sapan konuşma ya!"

Hafifçe gülümseyip uykulu gözlerini ovuşturdu Arda. "Ne işi var bu bebenin burada?" dediğinde sesi mırıltı gibiydi.

"Komşunun bebişi.." dedim ufak bir hatırlatma yaparak. "Poyraz.. Hani şu beni öpen beyefendi.. Annesinin işi varmış, bize bıraktı işte.."

Söylediklerimi duyduğunda yerinden yavaşça doğrulup Poyraz'a bir kez daha baktı Arda. "Ha şu velet.." dediğinde sesi komplocu bir fısıltıya dönüşmüştü. Bebişin omzunu yavaşça dürttü parmağıyla. "Şimdi hesap vakti koçum, dökül bakalım.. Sen hayırdır ha? Niye öpüyorsun lan sevgilimi?"

Gözlerimi devirip "Ardaa!" dedim azarlayarak ama sesimdeki eğlenceli tınıyı gizleyememiştim. "Nasıl konuşuyorsun çocukla ya?"

"Sevgilimi öptü!" dedi Arda hatırlatmak isteyerek. Poyraz'a göz ucuyla bakıyordu. "Bari yakışıklı olsa! Fare suratlı.."

Gülmemek için dudağımı ısırdığımda Arda'ya inanamayarak baktım. "Ya saçmalama! Deme öyle.. Gayette yakışıklı bir kere!" dedim kollarımı Poyraz'ın minik vücuduna dolayarak. Sonra eğilip minik bir öpücük kondurdum tombul yanağına. "Şunun tatlılığına baksana.."

"Bu mu tatlı?" dedi Arda ukala bir tavırla. Eli Poyraz'ın minik yüzünü kavradı, parmakları onun tombul yanaklarını nazikçe sıktı. "Hiç de değil.."

"Hadi oradan!" dedim söylediklerini umursamayarak. Kendi bile hayran hayran bakıyordu bebişe.. Yalan söylediği bal gibi ortadaydı.

Elimi Poyraz'ın çenesine götürdüm ve yumuşak tenini okşarken keyifle mırıldandım.

"Sen niye bu kadar miniksin ya.."

Sonra yavaşça yatağa uzandım ve onu da kucağıma çektim nazikçe. Arda Poyraz'la olan bu minik etkileşimimi sessizce izliyordu.

Bir süre daha sessizliğini koruduktan sonra "Her neyse.." dedi huysuzca. "Yine de onunla bu kadar yakın olmana gerek yok."

"Hıhı, tabi tabi.." dedim Arda'nın bu gereksiz yorumuna. Parmaklarım Poyraz'ın yumuşak saçlarını içten bir şefkatle okşadı.

O sırada, acıkmış olmalı ki, bir anda elini göğüslerime attı Poyraz. "Mammaa!" diye bir çığlık çıktı minik dudaklarından. Ne yapacağımı bilemeyerek bir an donakaldım.

Arda'nın gözleri bu manzara karşısında şaşkınlıkla genişledi. "Oha!" dedi hafif azarlayan bir tonda. "Uzak dur lan sevgilimden!"

Poyraz'ın minik ellerini nazikçe kendimden uzaklaştırırken "Ardaa!" dedim sesimi yükselterek. "Ya kızmasana bebişe.. O senin gibi sapık mı sanki? Acıkmış herhalde.."

Tek kaşını kaldırıp tereddütle bana baktı Arda.

"Emin misin?"

Sonra eğilip Poyraz'ın suratını inceledi..

"Sapık olmasın.. Ha? Belki de numara yapıyordur.. Aç falan değildir.."

"Ay saçmalama istersen!" dedim Arda'ya bıkkınlıkla. "Nerenden uyduruyorsun bunları?"

Omuz silkip "Bilemem.." dedi ve tekrar Poyraz'a baktı göz ucuyla. "Ben olsam göğüslerine dokunmak için her şeyi yapardım.."

"Çünkü sen sapıksın!" diye yalandan öfkeli bir nefes verdim ve Poyraz'ı kucağımdan indirip yattığım yerden doğruldum ağır ağır. Yataktan kalkarken Arda'nın saçmalıklarını görmezden gelerek Poyraz'ı onun kucağına bıraktım.

"Ben şimdi ona yemesi için bir şeyler hazırlayacağım, ben gelene kadar ona göz kulak ol, anladın mı? Bak sakın ağlatma çocuğu.. Sana güvenmek istiyorum Arda.. Lütfen daha fazla saçmalama.."

_____________________________________

Sonraki bölüm Arda'nın ağzından.. Arda ve Poyraz baş başa mmwmsmwmz

Bakalım teke tekte kim kimi nakavt edecek 🤫

Sonraki bölüm görüşürüz, HAYDİN BB..

Kış Güneşi (+18) {Yaz Yağmuru İkinci Kitap} Where stories live. Discover now