~•~•~•

189 23 29
                                        

Hızlı tren çalışmış yavaşça hızlanıyordu. Yüzüme vuran rüzgar ile büyükçe gülümsedim. Saçlarım uçuşuyordu. Ben bundan zevk alırken yanımdan gelen kalın sesli çığlık ile oraya döndüm. Bu Changbin di. Gözlerini arada yumuyor çığlık atıyordu. Korkmuşa benziyordu. Bu haline güldüm. Birde korkarsan elimi tut diyordu. Alem çocuk...

Tek elimi ona uzatmam ile havada yakalamıştı resmen. Çok sıkı tutuyordu. Bu sırada yüzüme gelen saçlar ile gözlerimi kapattım. Saçımı bağlamadığım aklıma. Diğer elim ile yüzümden çekmeye çalışsamda işe yaramamıştı çünkü ben çeker çekmez rüzgar ile yine aynısı oluyordu. Bu sırada Minho elime uzanmıştı. Bileğimdeki tokayı almasıyla bir aydınlanma yaşadım benim nasıl aklıma gelmez bağlamak. Tek elim Changbin de olduğu için Minho ya sesimi çıkarmadım. O da saçımı bağladı. Ona teşekkür ettim.

Bu sırada tutulan elimin bırakıldığını hissettim. Changbin elimi bırakıp bize bakıyordu. Kaşları çatıktı. Beni görünce geri önüne dönmüştü. Bu sefer çığlık atmıyor sadece gözlerini kapatıp kemerine sıkıca tutunuyordu. Onu anlamakta zorlanıyordum.

Çok geçmeden hızlı tren yavaşlayıp durmuştu. Hepimiz indiğinde çoğumuzun başı dönüyordu. Birbirimize tutunarak ortada buluştuğumuzda sırada neye bineceğimize karar vermeye başladık. Fakat bu sefer herkes farklı bir oyuncak istiyordu. Bu yüzden herkes istediği kişiyle istediği oyuncağa binecekti. Can yoldaşım Minho yu Jisung kaptığında onlar adına sevinmiştim ama yanlız kaldığım için yüzüm düşmüştü.

Yapacak birşey bulamayıp etrafıma bakındım. Bu sırada gördüğün peluş oyuncak makinası ile oraya ilerledim. Bunlardan daha önce hiçbirşey yakalayamamıştım ama bu sefer pes etmeyecektim çünkü içinde bir cinamonroll peluşu vardı ve o çok tatlıydı. Onu almayı kafama koyarak ilk jetonumu attım.

Şirin cinamonroll'umuz;

İlk denememin başarısız geçtiği gibi diğer dört denememdede birşey kazanamamıştım ve üstelik jetonumda bitmişti

¡Ay! Esta imagen no sigue nuestras pautas de contenido. Para continuar la publicación, intente quitarla o subir otra.

İlk denememin başarısız geçtiği gibi diğer dört denememdede birşey kazanamamıştım ve üstelik jetonumda bitmişti. Üzülerek elimi makinenin içindeki peluşa üzerine koydum. Onu kazanamamıştım ama çok istemiştim. Dudak büzerek alnımı makineye dayadığımda bilmiş ve tanıdık ses omzuma dokunmuştu.

-Ah ne kadarda beceriksizsin.

Ona kaşlarımı çatarak baktım. Bu Changbin di. Bu bakışıma tebessüm etmiş ve beni omuzlarımdan tutup makinenin önünden çekerken konuştu .

-Sabahtan beri seni izliyorum ama bir kazanamadın. Bende çocuk sevindirmek sevaptır diyip yardıma geldim.

Başta beni izlediği için utanıp bir yanımla sevinmiştim fakat son cümlesi ile kaşlarım geri çatılmıştı. O bana çocuk demişti ya! Yine! Kollarımı birbirine kavuşturduktan sonra sinirli olmasını istediğim sesimle konuştum.

+Sensin be çocuk! Sevapmış hah! Başka çocukları sevindir sen!

Sinirle arkamı dönüp birkaç adım atmam ile arkamdan bir kahkaha patlatmış ardından belimde hissettiğim kolların sahibi olmuştu. Bana arkamdan sarılıp durdururken gülerek konuşuyordu.

-Tamam tamam demedim birşey. Özür dilerim. Ama ne yapayım çok tatlı gözüküyorsun.

Omzumun üstünden bana bakmaya çalışırken bunları söylemişti. Bana tatlı mı demişti o! Beni tatlı mı buluyordu!? Bayılabilir miyiz? Ama ya hala çocuk gibi görüyorsa beni? Ağzımı aralayarak sorumu sordum ona dönerken.

+Çocuk olarak mı görüyorsun beni?

Ona dönmem ile burun buruna gelmiş ve cümlemin sonunu fısıldayarak söylemiştim istemsizce. Ardından nefesimi tutmuştum. Burun burunaydık ve gözlerimiz birbirine odaklıydı. Buda yetmezmiş gibi kolları belimi sıkıca çevriliyordu. Boğazımda kalan nefes ile birkeç yutkundum fakat bu sessiz olmamıştı. Onun gözlerinin aşağıya kaydığını görmemle benimkilerde istemsizce onun dudaklarına kaydı. Bu sırada onunda adem elmasının yutkunma dolayısıyla hareket etmesiyle gözlerimi geri gözlerine çevirdim.

Daha fazla bu durumda kalamazdım. Kalırsam bu kalbime asla iyi gelmezdi. Yüzümü hızlıca uzaklaştırırken boğazımdaki gıcığı geçirmek için ufakça öksürdüm. Belimdeki elleri sıkılığını kaybetmemişti bu yüzden kollarını kaldırırken konuştum.

+Hadi yardım edeceksen et. O peluşu istiyorum.

Cümlem ile o da çekilmiş ve hafifçe öksürmüştü. Beraber oyuncak makinesine ilerledik. Jetonu atıp düğmenin ve kolun üzerine elini koyduktan sonra dudaklarını araladı.

-Sen oyuncağı kaldırdığında çok yavaş hareket ettiriyorsun ve kol boşluğa geldiğinde düğmeye çabuk basıp kolu bırakıyorsun. Bu sebeplede alamıyorsun.

Onu başımı sallayarak onayladığımda tek seferde oyuncağı boşluğa atmıştı. Onu ağzım açık izlerken bana dönmüştü. Vakit kaybetmeden eğilip oyuncağı aldığımda çok mutluydum. Gülümseyerek oyuncağa baktım. Çok sevimliydi. Hızla teşekkür ederik kollarımı Changbin in boynuna attığımda kolları belimde yer edindi. Fakat fazla geçmeden utanarak geri çekildim. Bir kez de peluşuma sarıldığımda artık yeni uyku arkadaşımı bulmuştum. Eş zamanlı olarak Changbin konuşmuştu.

-Hadi başka neye binebiliriz bakalım.

Onu yine başımla onaylayıp yanında yürümeye başladım. Elbette kollarımın arasında olan peluşum ile birlikte. Dışarıdan birisi görse deli mi bu diyeceğine eminim. Biraz ilerlediğimizde gözüme kestirdiğim pamuk şekerci ile Changbin e nasıl teşekkür edebileceğimi buldum.

+Changbin sen burada bir dakika bekler misin, peluşumla beraber?

Beni onayladığında peluşu eline tutuşturdum ve hızlı adımlarla satıcıya ilerledim. İkimiz içinde birer tane pamuk şeker aldıktan sonra ücreti ödeyip Changbin in yanına geri döndüm. Beni gördüğünde kahkaha atmaktan kendini alamamıştı. Bende onun gibi güldüğümde birisini ona uzattım. Gülerek elimden aldığında bende peluşumu elinden almıştım. Pamuk şekeri paketinden çıkardıktan sonra bir tutam alıp ağzıma attım. Elbette en sevdiğim renk olan maviden almıştım ve tadı gerçekten enfesti.

Yine yürümeye başladığımızda bir tutam daha alıp ağzıma attım. Bu sırada ağzıma giren başka bir tutam pamuk şekeri ile Changbin e döndüm. Gülerek bana bakıyordu. Hızla ağzımdakini yiyip konuştum.

+Sevmiyor musun?

Dudak büzüp konuştuğumda başını iki yana salladı.

-Hayır seviyorum ama çok şekerli , bu yüzden hepsini yiyemem. Onun yerine hepsini yiyebilecek biriyle paylaşıyorum. Ama bu hepsini yiyebilicek kişi çoktan bir şekere dönüşmüş.

Onu başımla onaylarken son cümlesi ile gülerek önüme geçip beni durdurdu. Ben onun ne yapacağını merak ederken o yavaşça eğildi ve eli ile dudağının kenarını silmeye çalıştı. Eline birazcık pamuk şekeri geldiğinde hiç düşünmeden kendi parmağını yaladı. Ahhh bayılmak istiyorum. Bu çocuk beni fazlasıyla etkiliyor, duygularımı düşünmem gerektiğini hatırlatıyordu. Düşüncelerimden çıkıp ona teşekkür ettim ve kendi elim ile biraz daha sildim dudağımı. Bu sırada duyduğum ses ile ikimizde arkamıza döndük. Diğerleri gelmişti.

Pamuk şekeri kadar tatlı bir gününüz olsun.
Kendinize iyi bakın 🎐
Yorum ve oyları unutmayınnn <3

BECAUSE || Seo ChangbinDonde viven las historias. Descúbrelo ahora