Bugün dersimiz yoktu ve tüm grup bizde buluşmuştuk. Son günlerimde olduğum için ağrım yoktu buda çocuklara birşey çaktırmamama yetiyordu. O gün okula gitmemiştik ama diğer gün ağrım azaldığı için ikimizde okula gitmiş , çocuklara grip olduğumu söylemiştik. Şimdi ise toplanmış ne yapabileceğimizi düşünüyorduk.
-Oyun konsolu!
-Her gün onu oynuyoruz sıkıldım.
-Tatlı yapalım?
-Herkes senin kadar hamarat değil Lixxie.
-Of ama herşeye bir cevabınız var.
Düşündüğümde aklıma gelen fikiri teredüttle sordum.
+Lunaparka gitsek?
Cümlem ile hepsi aydınlanmış gibi gözlerini açmıştı. Ardından hepsinden sevinç nidaları yükseldi .
-Nasıl aklımıza gelmez!
-Ay çok iyi olurr!
-Ne zamandır gitmemiştim.
-E çıkalım o zaman!
Onlar ile bende ufak kıkırdamıştım. Hepsi aniden ayaklanınca konuştum.
+Hemen gitmeyelim. Üzerimi değiştirmem gerek.
Sıradan bir eşofman takımıyla duruyordum. Onlarda beni onayladıklarında geri oturdular ve beni beklemeye başladılar. Fazla bekletmemek adına hızla odama koştum. Rahat ama yinede fazla gündelik giymemem gerekiyordu ki şuan içerideki beyler birbirinden şıktı. Gerçi bir gecelik takımı ile bile gayet yakışıklı gözükürlerdi güzel yüzleri sayesinde. Gözüme kestirdiğim kombini hızla kaptım ve üzerime geçirdim .
Açık mavi renk kot bir şort ve beyaz sıfır yaka kolsuz crop giydikten sonra üşümemek için yine açık mavi bir kapüşon ile basit kombinimi yaptım. Cüzdan ve telefonum içinde ufak bir çanta aldım. Hızlıca ufak bir eyeliner maskara ve dudak nemlendiricisi ile hazır olduğumda yaklaşık on dakikada içeriye girmiştim. Benim hazır olduğumu görenlerde önce beni süzmüş ardından kapıya ilerlemişlerdi. Bende arkalarından çıktığımda yüksek taban beyaz converselerimi giydim ve lunaparka yol aldık.
Gittiğimizde önce herkes için bolca bilet aldıktan sonra önce yavaş ilerlemeye karar vermiş dönme dolaba binmiştik. Fakat bu ısrar etmesine rağmen zorla bindirilen Minho için geçerli değildi. Üç kabine bölünmüştük . Minho, ben , Changbin birisine, Seungmin ve Jeongin ve Yongbok bir kabine Chan ,Hyunjin ve Jisung ötekine binmişti. Jisung Minho nun yanına gelmek istesede koluna giren Hyunjin ile bu pek kolay olmamıştı.
Şimdi ise karşımda oturan Minho gözlerini kapatmış yüksekliği görmemeye çalışıyordu. Elbette dizlerine bastırdığı yumruk olan ve titreyen ellerini unutmamak gerek. Onu fark edince içim titremişti. Diğerleride onun içini ferahlatmak için cümleler sarf etsede onları duyduğundan emin değildim. Sakinleşmesi adına ellerini yavaşça tuttuğumda önce irkilmiş gözlerini açmış sonra beni görüp geri gözlerini sıkıca yummuştu. Ben ise avucunu açmaya çalışırken neşeli çıkmasına özen gösterdiğim sesimle cümlelerimi sıraladım.
+Ah Minho bu manzarayı kaçırıyorsun. Bak hepimiz buradayız birşey olmayacak. Sadece biraz rahatlayıp eğlenmeye çalışalım.
Kabin ilk turunu tamamlayıp aşağıya indiğinde yeniden konuştum.
+Ah bak geri aşağıya indik zaten. Gözlerini açabilirsin. Şu Jisung a bak. Çok komikler. Hyunjin Jisung un elini ısırıyor ve o da çığlık atmamak adına Chan ı çimdikliyor.
İçten bir kahkaha attığımda Minho gözlerini Jisung a çevirmişti. Jisung a bakarken gözleri parıldıyordu. Onların arasında birşey olabileceğini düşünmüyor değildim. Onlara bakıp ufak kahkahalar attığında elleri gevşemiş ve avcunu açıp tutmama izin vermişti. Geri yukarıya çıktığımızı bile fark etmeden Jisung u izliyordu. Onun bu tatlı haline bende tebessüm ettim ve sakinleşmesi için baş parmağım ile elini okşadım birkaç kez. O fark etmeden geri arkama yaslandığımda gülerek bana döndü tam konuşacağı sırada gülüşü dondu ve elimi yavaştan sıkarken ben dudaklarımı araladım.
+Bak korkacak birşey yok çoktan tepeye geldik.
O ise yavaşça başını sallamıştı ama hala aşağıya bakmaya korkuyordu. Yeniden konuştum.
+Aşağıya bakmak zorunda değilsin. Bana bak , Jisung a bak tamam mı?
Kafasını olumlu anlamda salladı yeniden başını hareket ettirmemek için bana odaklanmıştı. Bense tebessümüma büyüttüm onu rahatlatmak adına. Çok geçmeden yeniden aşağıya indiğimizde oyuncak durmuş ve inmiştik. Fakat Minho hala atlatamamıştı. Bu sebeple elini bırakmamış, ona güç vermeye çalışıyordum.
Konuyu değiştirmek için çocuklara hangi oyuncağa bineceğimizi soracağım sırada Changbin in çatık kaşları dikkatimi çekti. Sırasıyla Benim, Minhonun ve ellerimiz arasında geziyordu göz bebekleri. Göz göze geldiğimizdede gözlerini kaçırması bir olmuş ve bende sorumu yöneltmiştim.
+Evet şimdi hangisine binelim?
Çocuklar düşünmüş ve ortak karar ile hız trenine binmeye karar vermiştik bu sefer. Koltuklar üçlü üçlü olduğu için yine aynı takımlar olarak binmeye karar vermiştik. İkinci sırada Minho, ben ve Changbin yerimizi edindiğimizde Minho nun sesi ile ona döndüm.
-Eğer hız treninden korkuyorsan bu seferde sen benim elimi tutabilirsin.
Dönme dolaptan indiğimizde teşekkür etmişti ve şimdide o bana yardım etmeye çalışıyordu. Çok tatlıydı. Tebessüm ederek başımı aşağı yukarı salladım hız treninden korkmazdım ama bu gereksiz bilgiye gerek yoktu , zaten tutmama gerek kalmayacaktı. Bu sırada Changbin yalandan olduğu belli olan öksürüğü ardından konuştu.
-Benimde elimi tutabilirsin.
Onada aynı tebessüm ile başımı salladığımda gülmemek için kendimi zor tuttum. Kıskanılıyormuş gibi hissediyordum ve bu güzel bir duyguldu tabii Changbin in benibir kız çocuğu gibi gördüğünü şimdilik hatırlamamak en doğrusuydu.
~•~
Lunapark SKZZ
Bölüm nasıldı?
Spoi vereyim ehe.
Skztalkerlerden birinde Changbin hız treninde korkmuştu ve bundada korkacak binniemiz.
Neyseee
Kendinize iyi bakın 🎐
ESTÁS LEYENDO
BECAUSE || Seo Changbin
Novela JuvenilYeni Okulu İçin Ev Arayan Bir Kız ve Kira Parasını Yarıya İndirmek için Onu Evine Davet Eden Seo Changbin~
