Şair

968 71 11
                                    

Keyifli okumalar  🍀

***************************

Oturduğu sandalyede ayaklarını sallayıp pencereden dışarı baktı Ali. Komutan erkenden operasyona gitmişti ve o iki gündür komutanın yüzünü görmemişti.

"Ali, kitabına bak." Ferdi öğretmenin sesini işitince zoraki gülümseyip yüzünü çekti pencereden... İçinde garip bir his vardı... Eskilerin dediği gibi içine bir öküz oturmuştu adeta.
.......
Okumasını bitirip boşalan sınıfı seyretti. Ayağa kalkacak dermanı yoktu sanki.
" Ali. Bir şey mi oldu.?" Ferdi öğretmeni yanına gelip önünde oturunca Ali gözlerini devirip pencereden yüksek dağlara baktı.

" Bu gün komutanı hiç görmedim. Hala gelmedi askerler. " Ferdi saçını okşayıp zoraki gülümsedi.

" Sen sıkma canını birazdan gelirler.. Hem al bakalım bu şiir kitabı. Geçen istedin ya." Ali ona uzatılan kitaba baktı ve heyecanla ağzını örtüp gülümsedi.

"Ya, çok teşekkür ederim... Sen çok iyi birisin öğretmen. " Ferdi onun mutluluğuna baktı.

"Komutanı mı bekliyorsun. Baksana arkadaşların gitti." Ali usulca pencereye dönüp kafasını salladı. Ali ve komutan arasındaki şeyleri az çok biliyordu Ferdi, hani şu 100 şınav çeken askerden biri de kendisiydi, ağzı yüzünden çekmediği kalmıştı.

" Burda bekleyebilir miyin?" Diye sordu Ali.
Ferdi kafasını sallayıp ayaklandı. Eline süpürgeyi alıp sınıfı süpürmeye başladı.

"Öğretmenim sen türkü sever misin?" Yüzünü Aliye çevirdi Ferdi, gülümseyip başını salladı.

"Ben genelde Selda Bağcan dinlerim.Sen? " Ali ayaklanıp pencereyi açtı, sınıf tozlanmıştı.

"O kadını duymuştum radyoda. Ben İbrahim Tatlıses severim.Aslında Türkü söyleyen hepsini severim. " Ferdi gülüp öğretmen sırasına oturdu.
" Söylemeyi sever misin? " diye sordu Aliye. Ali yüzünü eğip gülümsedi." Severim ama tek. Sesli söyleyince utanırım. " Ferdi onun kızaran yüzüne kahkaha atıp ayaklandı.

" Bak geldiler. " Diyerek eliyle karakola yürüyen askerleri gösterdi. Ali ona verilen kitabı kavrayıp hocasına gülümsedi ve koşarak dışarı yöneldi. Baya geç olmuştu ama o hala buradaydı.

O dışarı çıkıp kapıya ilerlediği sırada komutan öfkeli adımlarla içeri girmişti... Sesleneceği vakit elini dudaklarına getirdi Ali.

" Mesut abi... Ne oldu? Neden böyle öfkeli komutan?" Mesut'ta burnundan soluyordu o vakit.

" Aradığımız adamlar kaçtı. O yüzden hepimizin morali bozuk. " Ali dudak büzdü.. "Geç olmadı mı? Sen hala burdasın... Haydi seni eve götüreyim. " Ali elini salladı.
"Olmaz Mesut abi... Ben komutanı görmedim doğru düzgün. " Diyerek içeri yöneldi.

"İçeri girsem çok kızar mı acaba? " Mesut kafasını salladı.
Ali zoraki gülümsedi. "Olsun... Dayanırım ben. " Diyerek Kılıç'ın odasına ilerledi.
Mesut'ta kafasını sallayıp derin bir of çekti...

Hırsla odasına yöneldi... Gece çıkmışlardı operasyona ve ciddi manada yorgun gözüküyordu hepsi... Sigara içememenin verdiği huysuzlukta vardı içinde...

Çünkü Kılıç onun sigarasını almıştı. Köşeyi dönüp kendi odasına ilerleyeceği sırada karşıdan gelen bedenle aniden çarpıştılar.... Hızlı adımların sonucunda Mesut sırt üstü devrilirken yakasından tutunduğu beden de tam üstüne devrildi... İkisi de acıyla inledi... Ve bu inleme boş koridorda yankılanmıştı adeta...

Mesut sıktığı dişlerini gevşetip usulca araladı gözlerini... Üstündeki bedeni görünce şok olmuştu... Aynı şok vaziyetteydi Ferdi de... Dudaklarının değdiği alın ve o alnın sahibi şu an tam altındaydı... Usulca dudaklarını çekip zeytin karası gözlere baktı... Gözlerinde korku belirirken kalkmayı akıl bile edemiyordu.

Mesut üstündeki şaşkın bakışları ve dişlenen dudakları görünce yutkundu.

"Derhal kalk üstümden asker.! " Diye kükredi boş koridorda.
Ferdi anca kendine geldi, hırsla ayaklandı ve üstünü düzeltti. İşte şimdi bitmişti.

Yerde nefes nefese uzanan bedeni görünce gözlerini kaçırıp elini uzattı.

" Kaldırayım mı çavuşum."
Mesut hırsla araladı gözlerini. Önüne uzanan eli itip sinirle ayaklandı...

" Önüne bakmamak gibi bir problemin mi var ha! Ayı gibi ağırsın." Ferdi dişlerini sıkıp önüne döndürdü bakışlarını.
Mesut burun kemiğini sıktı o vakit.

" Özür dilerim Çavuşum. " dedi ve göz devirdi.Sinirden elleri yumruk olmuştu yine.. Mesut onun öfkelendiğini anlayınca biraz daha girdi dibine.

" Ne o öfkelendin mi asker? " kaşını kaldırıp önündeki bedeni süzdü.

Ferdi yerden kaldırdığı bakışlarını alayla parlayan gözlere çevirdi... Kendini dikleyip olumsuzca başını salladı...
Mesut hırsla omzuna vurup ayrıldı yanından.. Ferdi o sıra ayağındaki postaları çıkarıp kafasına fırlatmak istiyordu.

" Pezevenk kin besliyor resmen. " Mesut yine duymuştu onu. Eliyle, hissi hala orada olan öpücüğün, ıslaklığına dokundu, resmen adamı alnından öpmüştü.

" Şerefsiz, bir yatırıp becermediği kaldı. " Diye sinirle soluyup odasına girdi.

***************************
Ali elindeki kitabı koltuğunun altına sıkıştırıp usulca kapıyı çaldı... Ses gelmeyince kapıyı aralayıp içeri gireceği vakit birden karşısında gördüğü bedenle duraksadı... Kılıç kolundan kavradığı bedeni içeri çekip kapıyı örttü ve kilitledi... Ali'nin şaşkın bakışları arasında belinden kavrayıp kendi masasının üstüne oturttu ve ağzını açıp bir şey söyleyecek olan dudaklara yapıştı... Karşısındaki çocuğun acemi tavırları onu çileden çıkartıyordu... Ali heyecandan ölmek üzereydi.... Dilini kavrayan dille elleri aniden komutanın yakasını kavradı... Göğüs kafesi çıkmak üzereydi...

Dudağındaki ıslak hat yavaşça çenesine oradan yanağına ve şakağına doğru yol almıştı.
Ali gözlerini kapatıp önündeki adamın kokusunu çekti içine, derince... Arsızca saçlarını karıştıran ele teslim etti bedenini...
" Komutan... Dur. " Diyerek yüzünü eğdi genç adam...

" Durmak istemiyorum. " Diyerek tekrar çenesini kavradı Ali'nin.

Küçük dolgun dudakları istila ederken kendini tutamayıp onun çıplak tenini hissetme ihtiyacı duydu... Elini Ali'nin kazağından içeri atınca Ali onun yakalarını usulca itti.

" Komutan... Kalbim, canıma kastediyor sanki. " Diyerek kalbini sıktı... İnanılmaz hızlı atıyordu. Kılıç gülümseyip karışık saçlarını düzeltti..
" İnanır mısın tüm yorgunluğumu alıyorsun. Sen ve senin o yaramaz kalbin.. " Ali başındaki eli avuçlayıp öptü.

" Seni çok özlüyorum komutan. İki gündür görmedim iştahım kalmadı... " Kılıç kahkaha atıp saçından öptü onu.

" Baksana nasıl atıyor.Sanki benim değil de senin bu kalp. " Diyerek komutanın elini kalbinin üstüne bastırdı Ali... Kılıç duyduğu ritimle biraz daha yaklaştı ona... Gözlerinin içine bakmaya çalıştı ama Ali tebessüm edip yüzünü eğdi.

"Bana sevdalı değil misin, o yüzden sende kalbinde benim. Bu yanaklarında benim." Diyerek genç oğlanın yanaklarını sıktı. Hava kararmak üzereydi.

" Yanağımı çok fazla sıkarsan morarır ama. " Diyen meraklı gözleri yemek istiyordu Kılıç...
" Tamam morarmasın." Diyerek bu kez okşadı onları Kılıç.

" Sana ölesiye bakmak isterken bakamıyorum, bu çok garip komutan, ya gözlerin çok güzel." Komutan yana düşen yüzü kendine kaldırdı yine...

" Beni çeken de bu ya... Ah Ali ah!" diye iç çekti... Ali tekrar yüzünü eğdi ama heyecanla yanındaki kitabı kavradı.

"Komutan bak yeni kitabım bu... Öğretmen şiir kitabı aldı bana... Şimdilik çok güzel okuyamıyorum ama gayret edersem 3 aya hallederim bu işi, " Deyip gülümsedi genç oğlan. Kılıç kitabı açıp kontrol etti, Sabahattin Ali'nin şiir kitabıydı...

" Şairin ismi de Ali... Bende Alileri çok severim. " Ali onun elini tutup yanağına dayadı. Kılıç onun bu denli yumuşak dokunuşlarına her daim tav oluyordu.. Ali gözlerini yumup onun sıcak elini bastırdı yüzüne.

" Sen sadece bu Aliyi sev komutan.Çünkü bu Ali senden başkasına ağma! "

...
👉👈😍

BL KOMANDOLAR Where stories live. Discover now