Hayat Sürprizlerle Dolu

Start from the beginning
                                    

Neler olduğunu anlamasam da "Beren.." dedim onunla konuşmaya çalışarak. "Sen neredesin şu an?"

"Durak.." dedi cevap olarak sadece.. "Alaz.. Benim..Elçin'e ulaşmam lazım!"

Her kelimenin ortasında duraklayacak kadar fazla ağlıyordu ve buna daha fazla dayanamayarak hızlıca kalktım yerimden. Beyler bana anlam veremeyerek bakarken "Durak.." diye tekrarladım Beren'i.. Hangi durak olduğunu bilmesem bile onu bulacaktım.

"Abi acilen sağa çeker misin?!"

Şoför benim isteğimle birlikte afallarken yolcuların bakışını umursamadan otobüsün kapısına yöneldim doğruca.

Arda arkamdan "Lan noluyor?" dese de "Anlatırım!" diyerek susturdum onu. Bir yandan da telefonla konuşmaya devam ediyordum..

"Beren.. Ağlama güzelim, ben birazdan yanında olacağım, tamam mı?"

Beren ne cevap verdi hatırlamıyorum ama otobüsün kapısının açılmadığını fark edince telefonu kapatıp cebime sıkıştırdım ve "Abi biraz hızlı mı olsan?" dedim şoföre, gergin bir tavırla. "Beni bırak şu sağda, acelem var!"

Benim tüm bu telaşıma rağmen şoför gevşek bir tavırla "Burada indiremem, yasak.." gibi bir şey söylediğinde öfkeyle "La havle.." çektim ama o anda Arda duruma müdahale edip "Kalbim!" diye bağırmaya başladı otobüsün içinde..

Eliyle kalbini tutup dramatik bir şekilde inliyordu.

"Kalp krizi geçiriyorum sanırım!! Ağğhhh.."

Tuğra, Arda'nın bu rezil tiyatrosuna katılıp "Kaptan acil durdur otobüsü!" dedi sesine korku dolu bir tını ekleyerek. "Arkadaşım ölüyor!! Biri bir şey yapsın!!"

Otobüs aniden durduğunda ve muavin ve şoför de dahil olmak üzere herkes telaşla Arda'nın başına toplandığında fırsattan istifade kapıyı açıp seri adımlarla indim otobüsten. Tabi bu sırada Arda ve Tuğra'ya da minnet dolu bir bakış atmayı ihmal etmemiştim..

Ardından telefonumu tekrar cebimden çıkarıp hızlıca bir taksi çağırdım bulunduğum yere. Bir buçuk saat sonra bile olsa, eninde sonunda yeniden Beren'in yanında olacaktım..

❄️❄️❄️❄️❄️❄️❄️❄️❄️❄️❄️❄️❄️❄️

~Beren'in anlatımıyla~

Alaz telefonu kapatırken "Birazdan yanında olacağım.." demişti ve ben de bu yüzden otobüsünün henüz kalkmadığını falan düşünmüştüm ama bir saattir ne gelen vardı ne giden.. Bu çocuk gittiği bir buçuk saatlik yolu mu geri dönüyordu acaba?

Bu düşünceyle birlikte kafamı Yaman'a çevirip "Aradı mı?" diye sordum merakla ama aramadığını biliyordum zaten.. Yaman da bu düşüncemi tasdikleyerek kafasını iki yana salladı..

Yaman telefonunu kullandığım çocuktu bu arada.. Alaz'la konuşurken o kadar fazla ağlamıştım ki, Yaman beni bir başıma bırakıp gitmek istememişti.. Bir saattir onunla beraber oturuyorduk durakta. Ona neler olduğunu, neden bu halde olduğumu falan anlatmıştım bu süre içerisinde..

O da bana kendinden bahsetmişti biraz.. 21 yaşındaymış, bu sokağın sonunda oturuyormuş falan.. Alaz gelene kadar yanımda kalacağını söylemişti işte. Sanırım anlattıklarımdan sonra yalnız kalmama gönlü razı olmamıştı..

Yaklaşık yarım saat daha durakta oturup sohbet ettikten sonra Yaman'ın telefonu çalmaya başladı aniden. Ekrana baktıktan sonra beni rahatlatmak ister gibi hafifçe gülümsedi.

"Seninki arıyor.."

Sonra bana vermek yerine direkt açtı telefonu..

E çocuğun telefonu olduğu için haliyle bir şey yapamadım ben de.. Sadece konuşmaları dinlemekle yetindim.

Kış Güneşi (+18) {Yaz Yağmuru İkinci Kitap} Where stories live. Discover now