39. BÖLÜM "Ölüm"

19.7K 1.3K 164
                                    

Merhabalar dostlarım

Uzun bir bölümle geldim. Aynı zamanda bol aksiyonlu oldu. Keyifli okumalar (:-)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Urfa'nın taş duvarlı dar sokakları her günkinin bir benzeri olağan bir gün yaşıyordu. Alışverişlerini yapan üç kadın konağa geri dönmeye karar verdiklerinde belki de hayatlarının en büyük hatasını yapacaklarının farkında değillerdi. Onları bekleyen araca ulaşmak için ve çarşıda geçirdikleri fazladan bir saati düşünerek, Naze kısa olan yan bir sokağa saptığında olacaklardan habersiz hızlı hızlı yürüyorlardı. Aracı çarşıya çağırmak daha basit ve hızlı bir yol olsa da, aksilik bu ya, şoföründe bir akrabasını göreceği tutmuştu. Naze vakit kaybedip beklemektense kısa yoldan gitmeyi tercih etti. Ve tabi Narin ve Şeyma'da ona ayak uydurdular. Ellerinde alışveriş poşetleri, tepelerinde güneşin yakıcı kızıllığı, kan ter içinde hem konuşup hem de yürüyorlardı.

Bahoz ise avını gözetleyen bir kurt misali onu kıstıracak uygun bir zemin arıyor ve zayıf anlarını gözetliyordu peşlerinde. Önden giden adamı dar ve boş, sakin bir sokağa saptıklarının haberini verince beklediği an ayağına gelmişti. Kadınlardan önce sokağa gelip etrafı kolaçan ettikten sonra pusuya yatmıştı.

Narin ve yanındaki iki kardeş ise hiç bir şeyden habersiz girdikleri sokakta başlarına geleceklerden muzdarip yürüyorlardı. Bir kaç dakika sonra ise bir tarafı, uzun, boydan boya duvar ve diğer tarafı evlerin sokağa açılan avlu kapıları olan daracık sokakta çevreleri tanımadıkları beş adam tarafından çevrili halde şaşkın, ve korkulu gözlerle kalakaldılar. Kadınlar bir birlerine bakarken Naze cesaretini toplayıp aralarında en yaşlı görünen adama baktı.

"Derdiniz nedir ağalar? Sokak ortasında üç kadının yolunu kesmek ayıp degil mi?"

Bahoz tek kaşını kaldırıp, alaycı ifadesine büründü her zaman yaptığı gibi.

"Seninle ne işim olur benim kadın! Hele sen bi çekil geriye. Yav şu hale bak durduk burda laf anlatıyek karı kısmına" Çaprazındaki genç adamına döndü. " La Şirvan? ne durisen. Oglum bi kez de söyletmeden bi iş yapın, vallah dişi mi kıracam ha!" 

"Hemen heval" Şirvan denilen adamın kadınların üzerine doğru gelmesi üzerine, üç kadın korkuyla geri dönüp kaçmak istediler ama daha iki adım atmadan yolları başka adamlar tarafından kesildi. Duvara doğru sinen kadınların üzerine giden Şirvan Narin'i bileğinden yakaladı ve üç kadında aynı anda çığlığı basınca sokakta yankılanan sese Bahoz yüzünü buruşturdu.

"Lan ne çığırtirisiniz bunları. Milleti başımıza toplayacaksan gavat. Vur bi tene, bak bagırı mi bi daha. Bu da kulak ha!"

"Aaahhh. Kimse yok muuuuuu?" Şeyma avazı çıktığı kadar bağırıyordu. Onu Narin izledi.

"Bıraaaakk. Yardım ediiin?" 

Kadınların direnmesi üzerine Şirvan'a yardıma giden iki adama tekme tokatla saldıran kadınlar ölümüne direnç gösteriyorlardı. Çığlık seslerine bir iki evin kapısı açılmış ve dışarı fırlayan biri kadın biri orta yaşlı adam silahla tehdit edilerek sindirilmişti. Bölge halkı zaten sima olarak tanımasalar bile bu silahlı adamların kim olduklarını bilecek kadar tecrübe sahibilerdi. Kimse örgütü kendine düşman etmek istemez, ve değil tehdit ve silah namlusu, tek bir bakış dahi onları yerlerine mıhlayabiliyordu. 

"Allah rızası için yardım edin?"  Narin korkulu ve acıyan gözlerle geri dönen kişilere kederle bakıp, yardım dileniyordu. Çığlıkları gibi sözleri de boşluğa asılı kalmış, beklediği yardım gelmiyordu. Can, herşeyden tatlıydı.

KAÇAK✔FİNAL Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin