38. BÖLÜM "İmtihan"

21.5K 1.2K 140
                                    

Merhabalar dostlarım.

Ramazan nasıl geçiyor. Çok zorlan mıyorsunuzdur inşallah. Benim için bir sıkıntı yok şimdilik.

Okuyucu sayımız toplamda 200 bini geçti e, haliyle çok sevindim. Yeni okuyucuları görmekten dolayıda ayrıca mutluyum tabi. Buradan onlara tekrar hoş geldiniz diyorum. Sizden ricam okuyup votelemeyenleriniz illaki vardır geri dönüş yapıp okuduğunuz bölümleri oylar mısınız. Ve tabi YORUMLARINIZ benim için altın değerinde biliyorsunuz.

Uzun ve kısım kısım romantik, arada gerilim dolu ve tabi eğlenceli bir bölüm olduğunu düşünüyorum. İnşallah sizler de beğenir ve emeğe saygı göstererek kısacıkta olsa bir yorum bahş edersiniz bu yorgun yazar aday adayına (;-) Yapmazsanız da canınız sağ olsun ne yapalım!

Bölüm sonundaki kısacık notu okursanız memnun olurum.

İYİ OKUMALAR (:-)

----------------------------------------------------------------------------------------

Bu dünyada neyi daha çok istersen, o senin imtihanındır...

Kavurucu sıcağa rağmen Urfa'nın altını üstüne getirmeye niyetliymiş gibi el ele geziyordu iki aşık. Yaklaşık iki haftadır Urfa'dalardı ve bir kaç gün sonra dönmeyi planlıyorlardı. İlk günlere oranla taziyeler azalmış olsa da, halen devam ediyordu. Narin ve Devran boş bir vakitlerinde kaçamak yapmış ve soluğu Urfa'nın tarihi mekanlarında almışlardı. Urfa Kalesi, Halilür- Rahman Camii, Balıklı göl, Ayn Zeliha gölü, Mevlid-i Halil mağarası derken Narin'in artık tek bir adım daha atacak takati kalmamıştı.

"Hüseyniye çarşısı var az ileride. Hele içinde bir Bakırcılar çarşısı var ki, hayran kalırsın. Mutlaka görmelisin. Bayılacaksın Narin" Devran Amcasının onlara tahsis ettiği arabaya doğru ilerlerken karısının elini bir an olsun bırakmıyordu.

"Başka bir gün gitsek olmaz mı Devran?"

"Yoruldun mu?" Devran bitkin görünen sevdiğini görünce olduğu yerde durdu ve yüzünü avuçları içine aldı.

"Biraz" Gülümsemeye çalışarak. Ayrıca oldukça acıkmıştı da. Urfa'nın sadece tarihi yerleri, verimli ovaları değil mutfağıda oldukça zengindi ve Narin geldiğinden beri bir kilo almıştı bile. Saatlerdir dolanmanın getirisi olarakta oldukça acıkmıştı.

"Bişeyler yiyelim mi? Ben bayağı acıktım"

Gülümsedi Narin. Bu adam her seferinde leb demeden leblebiyi anlamıyor muydu. Çok seviyordu genç kadın kocasının bu hallerini.

"İşte buna hayır demem. Urfa mutfağı çok zengin ve bu gidişle ben kilolu bir kadın olarak ayrılacağım buradan"

Muzip bir ifade belirdi Devran'ın yüzünde. "Hımmm. Bence hiç sakıncası yok. Hatta elime avcuma geçecekleri düşününce...Hımmm"

Devran'ın edepsiz bir yola giren düşünceleri Narin'in onu omzundan dürtmesi hatta minik yumruğuyla sendeletmesiyle kesildi. Ağzından kaçan kıkırtılarla baktı karısının somurtmuş ama tatlı bir pembeliğe bürünmüş çatık kaşlı yüzüne. Kızgınlık bir kadına bu kadar mı yakışırdı. Sıcak havaya rağmen arada hafif esen akşam üstü rüzgarı balık sırtı yapılmış saçlarınının kanarından firar eden bir kaç saç telini yüzüne vuruyor ve insanda dokunma hissi uyandırıyordu.

Durdukları ara sokakta kimsenin de olmaması işlerini kolaylaştırıyor ve bu Devran'ın çekinmeden daha rahat hareket etmesini sağlıyordu. Kızgın bir şekilde iki kolunu göğsünde bir birine dolayan kadına manidar bir bakış attı.

KAÇAK✔FİNAL Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin