"Bunlar da benim kızlarım." Ben yine ve yine rezil olmuştum. Zaten benim bu dünyaya geliş amacım rezil olmaktı. Her türlü şekilde, her türlü koşulda rezil ediyordum kendimi.

"Ben Tuğba." Önce soldaki adını söylemişti. "Ben de Gözde." Sanki karıştırmayacakmışım gibi dikkatle dinlemiştim onları. Biri soluma biri de sağıma geçtiğinde unutmuştum kimin kim olduğunu. Bilerek mi yapmışlardı bunu? Çünkü ikisi de birbirleri ile yar değiştirerek yanıma gelmişlerdi.

Gram kadar olan beynin bunlar sayesinde yok olacak.

Doğruydu.

Geri zekalı kıyafetlerinden anlarsın heralde.

Onuda karıştırabilirdim. "Deniz mi? Arın mı?" Heralde Tuğba'ydı. "Deniz." Bu sefer de Gözde konuşmuştu. "Kaç yaşındasın?" Bunlar daha fazla soru sormadan ben kendimi tanıtayım en iyisi.

"İsmim Arın Deniz, yaşım on yedi, gencim çıtırım ve taliplerimi bekliyorum." Tuğba gülerken Gözde annesine dönmüştü. "Deniz, sus kardeşim." Taliplerimi kapatıyordu bu sarışın yelloz.

"Anne abim nerde?" Abin kim canım? "Kızım kör müsün? Şurda işte. Ha bu arada ben oğlumu tanıtmadım, Vuslat Ayaz." Ananskım! Bu meteor Filiz teyzenin oğlu muydu? Ona döndüğümde bana gülümseyerek bakıyordu. Bakma bana öyle güzel güzel. "Memnun oldum çıt- aman Vuslat." Dilime sahip çıkamıyordum ki. "Ben de." Sesi bile yakışıklı amına koyayım.

"Abi demeyi unuttun heralde Deniz!" Bora, çok belli ediyorsun bana aşık olduğunu. Bora ile birlikte diğerleride dik dik bakıyorlardı Vuslat'a.

"Niye yav? Çok mu yaş var aramızda?" Cidden çok mu vardı yaş farkı? "Evet! Aranızda üç yaş var. O yüzden abi de." Cihanişko kalbime indirecektin az kalsın. Ben de çok sanmıştım ya. Tamam, üç yaşta az değil ama yine de fazla abartıyorlardı.

"Lan!" Aklıma dan diye gelen şey ile birlikte hızla yerimde doğrulmuş ve bağırmıştım. Keşke hızlı hareket etmeseydim. Elimi yaraya koydum ve kısıkça inledim. Yan tarafımdaki koltukta oturan Barın abim hızla yanıma gelip kollarımdan tutmuştu. "Kıpırdama, dikişlerin açılacak!" Onu takmayıp babama ve anneme döndüm. "Baba, dedem ve babaannem nerdeler?" Sorum ile ilk birkaç saniye durmuş daha sonrada derin bir nefes alarak söze girmişti.

"Onlar konağa geçtiler kızım. Babaannenin dinlenmesi için buraya gelemediler," Ne olmuştu ki? "Niye? Bir şey mi oldu?" Annem yanıma gelip elimi tuttu. "İki ay önce babaannen kalp krizi geçirdi, bu yüzden pek buraya gelip gidemedi. Ama gelecekmiş." Ne demek kalp krizi geçirmişti. "Merak etme bir şey olmadı. Sadece dinlenmek için evde." Barın abim omuzlarımdan tutarak geriye yasladı beni.

Birkaç dakika geçtikten sonra derince ofladım. Hiç kimse bir şey yapmadan sadece duruyordu. Etrafa göz gezdirdiğimde Barın abimin, Hikmet abiye baktığını gördüm. Hikmet abide ona bakıyordu. Sanki gözleriyle anlaşıyorlarmış gibiydi.

Biraz sonra Barın abim boğazını temizleyip konuşmaya başlamıştı. "Baba, Arın'la biraz konuşmamız lazım." Abimin söyledikleri ile diğerleride ayaklanmıştı. Kovuyordu resmen herkesi. Hiç kimse tek kelime edemeden abim dışarı çıkartmıştı herkesi. Son olarak kapıdan Çıkan Vuslat'ın arkasından baka kalmıştım. O çıkmasada olurdu sanki. Kapatılan kapıya bakmaya devam ettiğimde, abim çenemden tutup yüzümü kendine doğru çevirmişti.

"Bakma şuna şöyle!" Nasıl bakıyordum ki?

Yiyecekmiş gibi?

"Özür dilerim," Bir anda sakinleşip özür dilemesi ile kaşlarmı çattım. Ne içindi bu?

"Seni, sizi Mardin'e göndermek yerine kendim korumalıydım. Belki böyle olmazdı hiçbir şey. Biliyorum, herşey için çok geç artık." Elimi tuttuğu elini sıkıp gülümsedim. Seviyordum bu adamı. Bir anda o yumuşak ifadesi gitmiş yerine sinirli sert ifadesi gelmişti. Bu adam bipolar mı olmuştu acaba? Ne bu ruh ve hâl değişimi ayol? Ben ona anlamsızca bakıyorken sorduğu soru ile donup kalmıştım.

"Vuslat gelmese ya da o piç seni vurmasaydı cidden intihar mı edecektin?" Nerden öğrenmişti bunu? Ve diğerleri de biliyor muydu bunu?

"Evet. O vurmasa bile ben kendime sıkacaktım." Rahat rahat verdiğim cevap ile elimi daha çok sıkmıştı. Doğrular bunlardı. Eğer Cumali sıkmadaydı ben zaten kendime sıkacaktım.

"Nede-" Hemen lafını kesip konuştum. "Neden mi? Beş gün boyunca bembeyaz, penceresi dahi olmayan bir odada kaldım. Beş gün boyunca aç ve susuz bıraktılar beni. Beş gün boyunca Çınar iyi bana, vücüduma yapmadığını bırakmadı," Elimi ellerinin arasından çekip kollarımı gösterdim, daha sonra ise üstümde ki örtüyü kaldırıp, hastane kıyafetinin biraz açık bıraktığı bacaklarımı gösterdim. "Ben bu beş gün boyunca sürekli sizi bekledim. Ordaki tek umut kaynağım boynumdaki kolyeydi. Daha da önemlisi ben nerdeyse o şerefsiz ile evlenecektim! Vurulmadan önceki on dakika içersinde nerdeyse imam nikâhı kıyılacaktı! Ben kendime orda söz verdim, yemin ettim; ölürümde evlenmem. Öyle de yaptım, oradan tek çıkış yolum ölmekti benim!" Artık ağlamaya başlamıştım. Abim ensemden tutup, yarama dikkat ederek beni kendine çekip sarıldı. "Özür dilerim abim, özür dilerim. Seni daha erken bulamadığım için özür dilerim."

***

Karaaslan family

Reşat Karaaslan-Ravza Karaaslan

Filiz Karaaslan-Cefer Karaaslan
- Vuslat Ayaz Karaaslan
- Tuğba Karaaslan (17)
- Gözde Karaaslan (17)

Türkan Karaaslan-Ayhan Karaaslan
-Hikmet Karaaslan
-Alp Karaaslan
-Çağrı Karaaslan

Eylül Karaaslan-Hazar Karaaslan
-Ayşe Nur Karaaslan
-Han Karaaslan
-Emir Karaaslan

500 bin olmuşuzzz

Yeni bir kurguya başladım, bazılarınız ilk bölüm ne zaman gelir yazmış, eğer birinci bölümü tamamlarsam yakın bir zamanda atarım. Benim düşüncem bu kitabı bitirdikten sonra ona başlamaktı ama ani bir karar ile tanıtımını dün gece yayımladım.

Neysssee

Yorum yapın please

*03.05.2024*

🖤🖤

ARIN DENİZ (Gerçek ailem) Where stories live. Discover now