38.

27 2 8
                                    

"Beni duyuyor musun? Bulut?"

Nefes alamadığımı hissedince elimi göğsüme atıp terli suratımı iki yana salladım.

"Ne? Nefes mi?"

İki yakamı açıp alnımdaki saçları geri taradı.

"Hala yok mu?"

Aslında alıyordum. Ama zorla. Başımı iki yana salladım.
Yanaklarımı elleri arasına aldı

"Sakin ol"

Yüzüme üfledi hafifçe.
Gülmeye başladım
Ne yaptığının farkında mıydı acaba?

"Neye gülüyorsun Bulut? Nefes alabiliyor musun?"

Kendimi kaldırıp arkamdaki duvara yaslanarak oturdum.
Gözümdeki yaşları sildim.

"Sen ne yaptığının farkında mısın Eray?"

Kaşlarını çatıp her zamanki ifadesini takındı

"Ne yapmışım?"
"Bir suçluyu öptün"

Gözlerini kaçırıp başını salladı

"Evet yaptım değil mi?"

Sesli gülmeye başladım.

"Beni öptün! Senden hiç beklemediğim bir birşeydi!"

Gözlerimden akmaya devam eden yaşları sildim.
Ve gülmeye devam ettim. O da gülmeye başladı

"Öptüm değil mi?"

Ayağa kalktı. Ve elini uzattı. Elini tutup ayağa kalktım.

"Bu bana inandığın anlamına mı geliyor?"

Gözlerini gözlerimden kaçırdı, dudaklarını yiyip başını salladı.

"İnandım"

Başını çevirip yerdeki bedene baktı.
Ama aklımdan çıkmayan birşey vardı. Notmalde rahatsız olacağım birşey ama beni öpmesi beni rahatsız etmemişti. Gerçi bunun o anda nerdeyse baygın olmamla bir ilgisi olabilirdi. Yinede düşününce rahatsız olmamıştım.

"Bulut sana diyorum"

Gözlerimi kırpıştırıp yüzüne baktım

"Ha"
"Ölmedi diyorum bayılttım sadece çabuk gitmemiz lazım"
"Doğru evet ama nasıl çıkacağını bilmiyorsun değil mi?"

İçine derin bir nefes çekti, ve tek nefeste,

"Evet aynen öyle."

Etrafıma bakınıp nerde olduğumu çözmeye çalıştım.

"Buldum!"

Elini yakalayıp buralardaki saklanma yerime doğru koşmaya başladım.
Koştukça yüzüme soğuk hafa çarpıyordu ve öndeki düğmeler hala açık olduğu için soğuk hava içime kadar giriyor ve tenimi yakıyordu.

Ana sokağa girmeden sağa döndüm ve anahtarını nereye koyduğumu hatırlamadığım kırık dökük eve baktım.,

"Eve mi gireceğiz Bulut? Ne kadar mantıklı bu?"

Saksıların altında anahtarı aradım.

"Beklemmeyeni yapman gerek Eray. Fırat pisliğini bayılttın. Polisler şuan ayaklanmayla uğraşıyor. Fırat'ı bulmadıkça kaçtığımı anlamayacaklar. Bir süre rahatız yani. Sanırım."

Anahtarı boş bir saksının altında bulunca hemencecik alıp demir kapıyı açtım.

"Gir içeri"

İçeri girince arkasından girip kapıyı kapatıp kilitledim ve anahtarı kapının üstünde bıraktım.

İki odalı küçük ve kırık dökük bir evdi. İlk odada küçük bir yer yatağı, gardırop ve mutfak vardı. İkinci oda banyoydu zaten.

"Banyoya gireceğim. Sonra sen girersin."

Diyip gardıroptan birkaç kıyafet kapıp banyoya attım kendimi.
.
.
.

Boş Kafes (bxb)Where stories live. Discover now