44

2.8K 453 92
                                    

Sevgili maviş gözlü Gökdeniz'im.

Biliyor musun mektup yazma işini gerçekten sevmeye başladım genel olarak yazı işlerinden pek haz etmeyen biri olmama rağmen. Heralde bu sıralar seninle görüşebilmemin tek yolu mektup yazmak olduğundan da olabilir. Bazen ortaya çok utanç verici şeyler çıksa da kendimi kaptırıp çok edebi şeyler yazdığımı zannediyorum ve sonra okurken gülmekten altıma falan işiyorum ne felsefe yapmışsın ulan Aybars diye. Seni aralıksız çok özlüyorum ve çok seviyorum. Burnumda tütüyorsun ulan. Çok ama çok ama çok ama çok ama çok seviyorum seni ÖLECEK GİBİYİM MAHVETTİ BU SEVDA BENİ !!!

Ya nasıl böyle olduk, ben nasıl sana böyle delice aşık olabildim birden bilmiyorum ama durumum kötü cidden. Sen çıkana kadar elzem bir Gökdeniz'sizlik hastalığına yakalanmış gibi gözüküyorum. Umarım bana karşı olan hislerinde bir eksilme yoktur. Benimkisi korkunç derecede arttı ve sen çıktığında seni kendimden tiksindirtip soğutmaktan delice korkuyorum.

Orada oluşunun tam olarak 5 buçukuncu ayı. 5 buçuk aydır hayatından koparılmış bir haldesin ve kendini açmasan da içini, hislerini çok merak ediyorum. Sadece 1 kez görüşebildik asla doyamadım sana ancak sık sık mektuplaşmak bana gerçekten eskisinden daha iyi geliyor, iyileştiğimi hissediyorum. Geçen gün yazdığın mektup yüzünden 3 gün ağladım. Bir de mektuplar anında gelmiyor, hapishaneden izin çıkmasını beklemek falan derken 2 kelamı 3 haftada anca edebiliyoruz. Seninle istediğim zaman mesajlaşabilmeyi çok özlüyorum, canım istedikçe görüntülü aramayı, sesini duymayı, kafama estikçe çıkıp kendimi yanında bulmayı... Bazen motorla geziye çıktığımda kendimi sizin apartmanın önünde buluyorum ve şu an perdeleri bile olmayan karanlık daireye bakarak bir sigara yakıyorum.

Bu sıralar en yakın dostum Hakkı amca. Ben de amca diyorum artık ona, biraz fazla vakit geçirir olduk beraber. Bir gece kapısına dayanıp yine onu darladığımda hoşuna gitmeyecek bir sinir krizi geçirdim ve deli gibi ağlamaya başladım. Ardından beni kebapçıya götürdü ve saatlerce dertleştik. Amcan artık ikimizi biliyor Gökdeniz.

Kebabı aşkla dişlerken birden sordu siz sevgili misiniz diye. Ne diyeceğimi bilemedim, kebabın yağında boğuldum, biraz da utandım. Tepkinden anladım sevgilisiniz dedi birden. Bana ayran içirdi, lavaşla suratıma vurdu, beni kendime getirmeye çalıştı ama çok utandım. Senin için inkar etmeye çalışsam da inanmadı. Gerizekalı değilim beni ilgilendirmiyor dedi bize saygı duyduğunu söyledi. Tanışma hikayemizi anlattım sonra mal gibi bir posta da kebapçıda ağladım.

Neden son bir aydır görüşmeler azaldı, amcam neden gelmiyor, Aybars neden gelmiyor diye düşünüp belki üzülüyorsundur, kafana takıyorsundur ne bileyim yalnız falan hissediyorsundur. Amcanın sürekli senle görüşmesi göze batmaya başladığı için ziyaretlerini seyrekleştirmeye karar verdi. Ondan dolayı eskisi gibi zırt pırt yanına gelemiyor. İkimizin de sürekli aklında sen varsın ama.

Bu arada nasıl yakalandığını da bulduk. Son zamanlarda heralde Dominik, Kayseri derken biraz aklın dağıldı, açık bırakmışsın ardında. Şansına da Skysea Butik'te dolandırdığın son kişi emekli bir polis çıkınca açığını yakalamış ve seni şikayet etmiş. Senin ıncığına cıncığına kadar bakılmış ancak çok da bir şey bulunmamış. Anlayacağın şu an sadece Skysea Butik için yatıyorsun içeride. Diğer çevirdiğin dolapların üstünü gerçekten o kadar iyi kapamışsın ki amcanla ikimiz bile derin araştırmalar sonucunda bulamadık. Bana bir şey olmaz derken şaka yapmıyormuşsun.

Davana bakıyoruz ve birkaç yıl yatarın var gibi gözüküyor. Emekli polise belli ki baya dokunmuş onu dolandırman, senin birkaç mağdurunu toplamış sıkıntı çıkarıyor. Başta konuşup bu muhabbetten vazgeçmesini falan isteyecektik ama vazgeçtik. Ya olayı halihazırda zaten uzun yıllar yatarı olan birinin üstüne atacağız, ya da parayı işin içine sokacağız.

Bunları mektupta anlatman ne kadar mantıklı diye gerginlikten geberiyor olabilirsin şu an ama mektupların okunmadığı yüzde yüz garanti. Çünkü mektubu sana bir zamanlar cüzdanına Komagene magneti koyduğun arkadaşım Hakan ulaştıracak. O da dahil çevremdeki herkese yasını tutturuyorum ve artık çıkman için gün sayar oldum.

Küçük kardeşlerin bir terslik olduğunu anladığından anlatmak zorunda kaldık. Merak etme iftira falan diyip olayları çarpıttık belki sen büyüyünce farklı anlatırsın o ikisine. Akıllarında yanlış bir şey canlansın istemedik. Abin ne yazık ki her şeyi biliyor ama, sana deli gibi kızgın ve kırgın. Bence sana değil de biraz da kendine bu hisleri hissediyor gibi. İşe yarar biri olsaydım kardeşlerime bakabilirdim, Gökdeniz bu hâlde olmazdı diye düşünüyor. Merak etme sürekli ziyaretine gidiyorum ve dedikodunu yaparak stres atıyoruz. Kulağın çınlıyorsa bil ki biziz. O da seni çok özlüyor.

Normal işlerin yolunda. Abin sanayinin başında, restoranı Ilgaz hallediyor. Yakında çıktığında, bak farkındaysan o kadar ümidim yerinde ve kesin konuşuyorum, artık bu işlerden tamamen sıyrılıp yeni bir sayfa açmanı istiyorum. Tehlike içinde yaşamanı çevrendekiler olarak gram istemiyoruz ve seni desteklemiyoruz bundan sonra. O yüzden lütfen orada bu dünyevi zevklerinden arın ve dolandırma işine tövbe et. İdda midda tamam da yok Gökdeniz Saatçilik'miş yok Skysea Butik'miş hepsini kapatıyoruz.

Eğer birkaç belgeyi halledebilirsem ve amcan da yeteri kadar ikna olursa yakında senin resmi avukatın ben olacağım. Başından beri bunu istesem de amcan çok yakın bir arkadaşını direkt senin avukatın yaptı ve gerçekten adam müthiş bir avukat. Kendime onun kadar güvenmem imkansız. Yine de dersime çalıştım ve gerçekten de ilk müvekkilim olman için çabalıyorum. Halimiz o kadar saçma ve komik ki güler misin ağlar mısın cidden. Bir zamanlar taşşağına söylediğimiz muhabbetleri şu an yaşıyoruz.

Öyle yani Gökdeniz'im. Güzel haberler bunlar, keyfin yerinde olsun. Orada edindiğin arkadaşlarına çok da alışma, yakında hiçbirini görmeyeceksin ve bana kavuşacaksın. En yakın olduğun kim adını diğer mektupta yaz da onu şişleteyim. Tanımadığım mahkumlardan seni kıskanmak da varmış.

Kaç sayfa oldu bilmiyorum. Yazım çok büyüktür benim, çok da çirkin yazarım. İnşallah okuyabilirsin yazdıklarımı.

Keşke yazıları okuduğun o gözlerinden öpsem. Keşke seni öpüp öpüp bitirsem ne yapacağım sana nasıl doyacağım, kavuşana kadar yokluğuna nasıl dayanacağım bilmiyorum. Sürekli ekranı öpmekten telefonu bozdum yeni telefon aldım kendime. Kilit ekranıma da sikmişim anasını seni koydum. Bu kim diyorlar şarkıcı, fanıyım diye götten sallıyorum. Seni çok özlüyorum.

Şimdi bu sayfaya ikimizi çizeceğim. Sonra da buraya gül çizeceğim.

Bir kalp çizip okun bir ucuna Aybars bir ucuna Gökdeniz yazacağım.

Seni çok seviyorum Gökdeniz'im. Seni çok özlüyorum. Lütfen kendine iyi bak olur mu oralarda, sen söylendin diye ben kilo aldım, eski halime döndüm. Belki eski halimden biraz daha kiloluyumdur. Sen de kendine çok dikkat et, hem fiziksel hem zihinsel sağlığını önemse.

Yazmayı bırakamıyorum seni o kadar çok özledim ki.

Geçen adını dövme yaptıracaktım Ilgaz tokatlayarak beni durdurdu salak mısın özlemden kafayı yedin diye. 2 hafta sonra koluna ufak bir gökyüzü ve deniz dövmesi yaptırdığını gördüm. Bir posta da ben onu dövdüm. Benden çaldı fikri hırsız köpek.

Artık susuyorum. Kağıtlar zarflara sığmayacak.

Umarım bir dahaki görüşmemiz en yakın zamanda olur ve o zaman alnımda G❤️Ö❤️K❤️D❤️E❤️N❤️İ❤️Z❤️İ❤️M dövmesi olmaz.

Tekrardan öpüyorum.

Sevgiler, sarışının Aybars Küneş.

organize sanayi [gay]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin