31

6.7K 641 95
                                    

Y/N: 31. bölüme özel 31 bir bölüm!

Aybars'ın pembe dudakları izini bırakmak istermişçesine beyaz tene sertçe bastırılıyor, her öpücükte çocuk kendine şaşırıp kalıyordu. Çocukluğundan beri esmerlere çekilen, esmerden başkasına bakmam diye gezen genç, kaybolduğu beyaz tene gömülmek istiyordu şu an. Tükürdüğünü yalıyordu. Gökdeniz onu öldüren kişi olduğu gibi mezarı da olabilirdi elbet.

Gömleği yırtmak için hamle yapsa da, Gökdeniz yedek kıyafeti olmadığı için Aybars'a söylene söylene çocuğun hırçın ellerini durdurmuş, hırsını çıkarabileceği başka bir yer olan, dokunulmak için yanan dolgun kalçalarına yetleştirtmişti. Aybars da bu hareketle nefesi kesilmiş bir şekilde, ilk defa bu kadar yoğun bir tahriğin içerisinde hayatta kalmaya çalışarak mavi gözlünün utanmazca gözlerine baka baka düğmelerini açışını seyretmeye başlamıştı.

Yani çocuğu tam o an sıkıştırıp yese ne yapabilirdi ki tüm dünya? Hapse mi atacaklardı Gökdeniz'e çok aşık olduğu için? Mumyalayıp sergilerde mi sergileyeceklerdi tarihi bir olay olduğundan? Yoksa tıp dünyasına mı bağışlanacaktı türünün ilk örneği diye? Büyük elleri Gökdeniz'in dolgun kalçalarını kavramışken, gözleri gömleğin açıkta bıraktığı beyaz teni delmek istermişçesine bakıyor, bunları düşünüyordu. Maalesef ki misafirperver kalçalarla elleri vedalaştı ve aceleyle çocuğun yakasına yeni rotasını oluşturdu. Beyaz gömleği kucağındaki bebeğinin omuzlarından sıyırdığında ve aç dudaklarını Gökdeniz'in omzuna bastırdığında çocuğun çıkardığı mırıltı resmen Aybars'ı kendinden geçirtmişti.

22 yaşındaydı ve bir süredir cinsel münasebetlere girdiği doğruydu. Fazlasıyla gerçekleştirdiği bir eylemdi bu ve birçok insan bedeni tatma fırsatı da olmuştu. Tecrübeli diyebilirdi kendisine bu güne kadar. Kendisinin aksine Gökdeniz'in de bu taraklarda bezi olmadığını da biliyordu. Çocuğun karşısında içgüdülerine ve duygularına öyle bir teslim olmuş haldeydi ki sarışın, sanki yalan söylemişler gibi hissetmekten kendini alıkoyamadı. Resmen roller değişmiş gibiydi. Gökdeniz tecrübeli olan kısımdı, Aybars öğreniyordu. Gökdeniz'in teninde nefes almayı, sevmeyi, yaşamayı ve hayatta kalmayı yeniden ve yeniden öğreniyordu. Çocuğa içinden geldiği gibi saldırıyordu ve bu Gökdeniz'in de hoşuna gittiği için hiç sorun etmiyordu. İkisi de istediği gibi, tadını çıkara çıkara karanlık arabanın ön koltuğunda sevişiyorlardı.

Bunun bir sırası, adabı var mıydı açıkçası Gökdeniz bilmiyordu. İzlediği yetişkin içerikli videolara ve yaşadığı birkaç anlamsız birlikteliğe göre ayıp olmasın diye yapılan birkaç adım vardı. Öğretilen muhabbetler ve iki tarafın da gönlü olsun diye yaşanılan aktiviteler. Önemli olanın son an olduğunu düşündüğü için önceki adımların çok da bir anlamı olmadığını zannediyordu. Gökdeniz hiç ön sevişmeyi bu kadar güzel yaşayabileceğini tahmin edemezdi mesela. Aybars o kadar becerikli bir çocuktu ki, beceriksizce onu sevişi bile çok profesyonelce Gökdeniz'i dağıtmayı başarıyordu. Isırmaktan kızarttığı dudaklara yeniden dişleriyle abandı ve belini de kırarak başını geriye attı. Güzel gözleri titreyerek kapanırken ne kadar güzel olduğundan haberdar olmadığı sesiyle derince gencin adını çağırmıştı.

Aybars'ın elleri deli gibi titrerken kucağındaki bedene daha sıkı sarıldı ve boyun girintisini emmeyi bırakarak alnını çocuğun köprücük kemiklerine yasladı. Gözlerini kapatırken kucağındaki aşkının baş döndürücü kokusunu soluklanmış, Gökdeniz'e söylenmişti.

"Hassiktir Gökdeniz, hassiktir."

Gökdeniz ise istemsizce kıkırdamış, savsakça eğilip çocuğun ipek yumuşaklığındaki kısa sarı saçlarından aşkla öpmüştü.

"İlk defa sevişirken ölecekmiş gibi hissediyorum, nefesimi kesiyorsun."

"Sen bana ağır mı demeye çalışıyorsun?" Gökdeniz oyuncu bir şekilde yukarıdan sinsi sinsi sarışının bayık gözlerine bakmış, ardından kutsal yakışıklılığa sahip surata kıyamayarak ufak ısırıklar bırakmıştı. Ona dokunmadan, sevmeden duramıyordu artık mavi gözlü.

organize sanayi [gay]Where stories live. Discover now