sixteen

567 40 78
                                    

"Günaydın." gözlerini ovuşturarak salona giren Efsuna bakınca kıkırdadım.

"Günaydın, pek uyanamamış gibisin?" dedim gülmeye devam ederken.

"Başım ağrıyor ya." isyan ederek kendini koltuğa bıraktığında ben de mutfak tezgahında hazırladığım tabakları masaya taşıyordum.

"Dün zor kurtardım seni az daha içiyordun içeceği." dedim hala aklıma geldikçe tüm sinirlerim ayağa kalkarken.

"Ya ben nereden bileyim öyle bir şey yapacağını?"

"Ben sana bir şey demiyorum ki zaten, o ite kızıyorum." dedim kalan son tabaklarda yerleştirirken.

"Dün niye o kadar sinirliydin sen ayrıca?" dediğinde duraksadım.

"Sinirli miydim? Sadece onunla konuştuğun sırada belki biraz, minicik." dedim elimle miktarını ona gösterirken.

"Hadi gel, kahvaltı yapalım." dedim onu masaya çağırarak.

Pijamasını düzeltirken masaya doğru yürüdü. Sandalyesine oturup masaya göz gezdirdi.

"Sen niye aşçı falan olmadın ya?" dedi gülerek.

"Niye, o kadar güzel değil ki? Zeytin peynir çıkardım sadece sen de yaparsın o kadarını."

"Bence yapamam." dedi ağzındaki poğaça parçasını çiğnerken.

"Yaparsın, ama yapamazsan da ben öğretirim sana." dedim tabağına birkaç birşey koyarken.

"Şaka değil mi? Öğretir misin cidden?"

"Şaka yapar gibi bir halim mi var? Öğretirim tabii." dedim gülerek.

"Birlikte de yapar mıyız?" dedi masumca.

"Yaparız tabii." dedim gülümseyerek.

Birkaç dakika ortama sessizlik hakim oldu.

Tam zamanı diyerek elimdeki çatalı tabağa bırakıp konuşmaya başladım.

"Efsun, ben bir şey hakkında konuşmak istiyorum." dediğimde yüzüne bir tedirginlik ifadesi büründü.

"Ev konusu mu?" dedi sessizce.

"Hayır, hayır." dedim bende.

Ne o zaman der gibi usul usul iki yana salladı kafasını.

"Ben, sen biz. Ben bu işin bir adını koymak istiyorum Efsun." yüzünde herhangi bir tepki görmedim dediklerim sonrasında.

"Sana bakınca içimi bir huzur kaplıyor Efsun. Heyecanlanıyorum, kalbim pır pır ediyor. Sanki göğsümü yarıp çıkmak istercesine çarpıyor. Sana çarpıyor, sana atıyor, senin için. Ve benim bunu durdurabilecek gücüm yok Efsun." dedim içimdeki herşeyi dilime yansıtmaya çalışarak.

Yüzüne baktım, çok yoğun bakıyordu.

"Senin o keyifli konuşman, heyecanlı anlatışın nedensizce çok mutlu ediyor beni. Seni gördükçe gülümseyesim geliyor. Efsun, seni çok seviyorum. Anlatamam, açıklayamam ben bunu. Ama sen izin verirsen eğer, hissettirebilirim. Dibine kadar." cümlemi bitirdiğimde en güzel gülümsemesini sundu bana.

"Sebastian, öyle güzel gülüyorsun ki. Eriyorum her gördüğümde. Sadece bana gül istiyorum, sadece ben göreyim, ben güldüreyim seni istiyorum. Her halin dibine kadar etkiliyor beni. Her durumunla, biçiminle mükemmelsin benim gözümde." dedi gülümsemeye devam ederek.

"Her dakika yanında olmak, seninle olmak istiyorum." deyip duraksadı.

"Bende seni çok seviyorum, fark etmeden aşık oldum sana. Bunu söylemekten de hissetmekten de çok mutluyum. Kalbim aşık olacağı kişi olarak farkında olmadan da seni seçtiği için çok mutluyum." deyip nefes aldı yine.

Homefriends' Sebastian SzymañskiWhere stories live. Discover now