two

1.4K 62 11
                                    

Elimi valizin tutma yerine koyup önüne arkasına baktım herhangi bir isim var mı diye.

Bu sırada kapıdan kilidin açılmasına benzer tıkır tıkır bir ses gelmesiyle kafamı kapıya doğru çevirdim.

Cidden kapı açılıyordu. Ama bu zorlayarak açılma değildi. Baya baya anahtarla açıyordu dışarıdaki kişi.

Kapı geriye, bana doğru açıldığında gördüğüm kişiyle duraksadım.

Sebastian Szymanski?

Düşündüğüm şeyi yapma Bahar abla.

Aramın limoni olduğu şirketin sahibiyle beni aynı eve sokmaya çalışma lütfen.

"Hırsız!" beni gördüğü anda kaşlarını çatsa da dudağının bir yanı kıvrılıp bağırdı beni sinir etmek için.

"Çık evimden." dedim eve ilk adımını attığı anda dışarıyı göstererek.

"Burası benim evim asıl sen ne yapıyorsun burada?"

Egoist.

"Eğer beş saniye içinde çıkmazsan polisi arayacağım."

"Bende ararım, çünkü bu ev benim." dedi üstüme gelerek.

"Napıyorsun ya geri gitsene!" o üzerime geldiği için bende geri gitmek zorunda kalıyordum.

Arkamda kalan boş alan gittikçe azalıyordu.

Tam bu sırada sırtım soğuk duvarla buluştu.

Derin bir nefes aldım bununla. Bundan memnun olmuş olacak ki güldü.

Bir elini tam başımın hizasında duvara sabitledi. Bir eli ise belimle hizalı olarak duvara sabitliydi.

Ne kadar istesem çıkamazdım.

İçimden küfürler saydırıyordum.

Gittikçe yüzü yüzüme daha da yaklaşıyordu.

Ve ben taş kesilmiştim, bir milimetre bile hareket edemiyordum.

O kadar yakındır ki artık nefesi dudaklarıma çarpıyordu.

"Gitmiyorum." dedi sadece.

Refleks olarak ya da görmemek için gözlerimi kapadım.

Ne için bu hareketi yaptığımı asla bilmiyordum o an.

Bir anda Sebastian'ın sessiz kahkahası geldi.

Yüzümden uzaklaşmış olacak ki gülerken nefesi yüzüme çarpmamıştı.

"Seni öpeceğimi falan mı sandın Efsun?" diye sordu yüzüne tezatlık oluşturan sert sesiyle.

Bende bu dediğinde karşılık ortaya histerik bir gülüş bıraktım.

"Hayallerin belki o yönde olabilir."

"Gerçekler bunlar, Efsun hanım."

O gidip koltuğa otururken yumruklarımı sıktım.

"Kalk oradan." hislerimin aksine sakince söylemiştim bunu.

"Sana mı soracağım evimde nereye oturacağımı?"

Ben bu gidişle katil olurdum.

"Sebastian, bu ev benim, o eşyalar da benim. Anlıyor musun?"

Telefonumu hızla elime aldım.
Rehberden Bahar ablanın numarasına tıkladım.

Sebastianın alaycı bakışları arasından aramanın cevaplanmasını bekledim.

Homefriends' Sebastian SzymañskiWhere stories live. Discover now