DERİN İÇİN MELİH

Mulai dari awal
                                    

Derin'in ağzından

Ahh noluyo bana nerdeyim ben. "Ateş'in babasının laboratuvarındasın Derin." Andaç'ın cevabı üzerine şoka girmiştim. Neden peki? En son Yekta'yla dans ettiğimizi hatırlıyorum. Yekta elimi tutup olanları kısaca bana özet geçti. Nasıl ya, ben bir süre özel gücümü kullanamıyacak mıyım?  "maalesef canım."  Yekta'nın canım, sevgilim tarzı kelimeler kullanmasına hala alışmamıştım ama hoşumada gidiyordu. Hafifçe yerimde diklendim ve bizi Afet'le yalnız bırakabilir misiniz. Diye sordum. Yekta elimi öpüp gülümseyerek dışarıya çıktı. Buket ve Lale'de beni öperek çıktılar. Diğerleride geçmiş olsun diyerek. Afet'le yalnız kalmıştık. Afet karşımdaki koltuğa oturdu ve beklemeye başladı. Afet bugün bana kan verdiğin için teşekkür ederim. "aaa hadi ama bunu demek için mi yalnız kalmak istedin. Derin bilmem farkında mısın bilmiyorum ama biz kardeş sayılırız artık. Bunların lafı bile olmaz. O yüzden saçmalama istersen." Afet'in sözleri üzerine hafiften güldüm ve söyledikleri üzerine duygulandım. Biz konuşurken içeriye Ateş girdi. "konuşmanız bittiyse artık eve gidebilir miyiz. Derin yürüyebilir misin?" yani yavaş yavaş yürüyebilirim. Abim koluma girdi ve yürüyüşüme destek oldu. Ateş'te diğerlerine haber verince laboratuvardan çıkmaya başladık. Yekta'da beni görünce diğer koluma girdi ama böyle dahada zorlanıyordum sanki. Şuan kendimi yürümeye çalışan yaralı bir insan değilde daha çok yeni doğmuş bir bebek gibi hissediyordum. Bir tek agucuk gugucuk eksikti. En sonunda arabaya binince rahatladım. Buket ve Lale yanıma otursun istemiştim çünkü Yekta ve abim oturursa olay çıkabilirdi. "sırtını yaslayabiliyor musun Derin?" çok az Lale ya, hala acıyor. On on beş dakika sonra eve gelmiştik. Yavaş adımlarla eve geçtim ve diğerleride eve geçince hep beraber salonda oturduk. Uzun zaman olmuştu beraber salonda oturmayalı. Yekta yanıma yaklaştı ve ayaklarımı sehpaya uzattı. Sonrasında yanıma oturup sarıldı. "iyi misin sevgilim?"  iyiyim merak etme.  "Merak etme diyorsun Derin ama çok korktuk." Senin bile korkman sevindirdi doğrusu Andaç. "pek sosyal biri olmayabilirim ama bu sizi sevmediğim anlamına gelmez Derin'ciğim." Mirza ağlama taklidiyle Andaç'a sarıldı ve "çok duygulandırdın bizi Andaç sen böyle şeyler söyleme lütfen dokunuyor bana." Mirza'nın sarılmasıyla Andaç'ın yüzünde hemen bir değişme olmuştu. Ben artık emindim. Andaç Mirza'yı seviyordu. Neyse şuan Andaç aklımı okuyabilir. Kapatmalıyım bu konuyu. Peki beni vuranı nasıl bulacağız? "bulmaya gerek yok kardeşim. Kim olduğunu zaten biliyorum ben." Kim abi? "Melih şerefsizi." nereden biliyorsun ki belki başkası. "sen yaralıyken Ateş'le ve Mirza'yla peşinden gittik. Onu bulamadık ama arkasından kağıt bırakmış. Kağıtta KARDEŞİN ÖLÜMÜNE KARDEŞ yazıyordu."  "bir süre evde kal sen olur mu? Gücünüde kullanamıyorsun. Başına bir şey gelmesin." "merak etme Yekta. Yarına kalmaz Derin'e değil. Melih'e derin yara açacam."

Meriç'in ağzından

Hatta şimdi. "bekle bende geliyorum." sen sadece sevgilini koru. "o zaman ben geliyorum." Ateş duymadın galiba. Siz sadece buraya bakın. Benim Melih'le derdim teke tek. Ya o ya ben. "Meriiiç" bende geliyorum deme Lale. "yok onu demicektim. Benim yerime de Eren'e bir kaç tane çakar mısın?" oluur. İstersen göğsüne L yaziyim. "ooo bu daha iyi." yukarı kata çıktım ve Melih'in bir zamanlar bana hediye ettiği kılıçı alıp aşağıya indim. İşte şimdi tamamım. Bu sefer çok büyük yanlış yaptın be Melih. İşte şimdi savaş başlıyor. "Meriç saçmalama. Biz olmadan hiçbir yere gitmiyorsun." hayır Ateş anlamıyorsun. Bu olay Melih'le benim aramda eğer Melih'i öldürmezsem Derin'i, Buket'i, Lale'yi, Mirza'yı, Andaç'ı, Afet'i... Seni "beni niye saymadı be." hepinizi pusu altına alıcak. Ateş Melih'i tanımıyorsunuz. Bırakın tek gidiyim. "tamam git." "nee Ateş nasıl izin verirsin."  "Derin sus bi ya. Peşinden gideceğiz herhalde. Afet, Yekta ve Lale siz benimle gelin. Andaç, Mirza ve Buket sizde Derin'in yanında durun."  "yaa hadi ama ben niye gelmiyorum?" "orada rüyaları kontrol etmekle ilgili bir sorunumuz olacağını sanmıyorum Mirza'cığım." Yekta, Afet ve Lale ile beraber Meriç'in peşinden yavaşça gitmeye başladık. "ya afedersiniz ama ben neden geliyorum. Benim özel gücüm yok ki."  "Eren'de orada olabilir ve sen onun eski sevgilisisin. Anladın." hızlıca Melih'in olduğu şirkete doğru sürüyordum. Bugün az daha kardeşim ölüyordu. Hem de bir zamanlar kardeşim dediğim insan yüzünden. Melih'in şirketine varınca bir elime kılıç. Bir elime silah alıp içeriye doğru daldım. Meliiiiih geldim lan içeriden bir sürü güvenlikçi çıkınca sol elimden silahı çıkardım ve tam güvenlikçiye doğru yöneltirken içeriden Melih sakince çıktı ve adamlarına silahlarını indirmesini söyledi. Hepsi birden silahlarını indirince bende silahımı kenara attım ve kılıçı çekip hatırlar mısın bir zamanlar bana bu kılıçı almıştın. Çok sevinmiştim ama nerden bile bilirsin ki hediye ettiğin bir şeyle ölüceğini. Melih kahkaha atarak görevlisine bir baş hareketi yaptı ve görevli içeriye kadar gitti ve elinde kılıçla geri döndü. "hatırlar mısın bende bir zamanlar sendeki kılıça karşılık bunu almıştım ama kullanmak bu güne nasipmiş. Kimse yaklaşmasın. Burada ölsem bile karışmayın. Bu bizim savaşımız." Melih üstündeki ceketi çıkarttı ve kenara attı. Gömleğininde bir kaç düğmesini açıp bir iki adım yaklaştı. "bizi bu hale getiren sensin." Melih ani bir hareketle kılıçla koluma yara açtı ve tekrardan bir iki adım geriye gitti. Ben değilim. Ben Beliz'ide öldürmek istemezdim. Senin olduğu kadar benim de kardeşimdi Beliz. Melih'i hem lafla hem sözlerle oyalarken hem ayak hem kılıç hareketiyle kılıcını yere attım. Melih'le eşit olmak için ben de kılıçı kenara bıraktım. Melih'le şuan aletsiz kavga ediyorduk ama Melih'in kendini geliştirdiği belliydi. Biz Melih'le kavga ederken. Arkadan Ateş'in sesi geldi. "Meriç bırak artık." "noldu yandaşlarını mı getirdin korkudan." tam arkamı dönüp baktığım sırada Melih işlem yapılan kolumdan tuttu ve beni yere yatırdı. Görevlisinden de kılıçını isteyince kılıçı alıp boynuma doğru tuttu. Şuan kendimi yüz yıl önceki savaşçılar gibi hissediyordum. "Meriç'i bırak Melih yoksa sonu kötü olur." sanırım Ateş'in ne yaptığını biliyordum. Hadi bu seferlik ölümün kılıçla olmasın başka şeyle olsun. Melih bey "kıyamam yaa sen kendi ölümünümü seçiyorsun. Meriçcik." yav ölcen haberin yok sus ya. Arkaya doğru baktığımda Afet'te Yekta'da görünmüyordu. Biz konuşmaya devam ederken Afet görünür oldu ve Melih'in elindeki kılıçı aldı. Ben de yerden kalkıp kendi kılıçımı aldım. Ben Beliz'i seve seve öldürmedim bu bir. İkincisi ise benim kardeşime, sevdiklerime dokunmayacaktın. Melih hem  korkmuş hem cesur gözlerle bana bakarken bende öylece ona baktım ve hoşçakal deyip kılıçı Ateş'e verdim. Ateş kılıçı benden aldı ve melih'in kalbine doğru tutu. Ondan sonrasında ise arkamı döndüm ve bakamadım. Sadece en son duyduğum Lale'nin aaaa deyip Afet'e sarılmasıydı. Bir kardeşim daha gözümün önünde can vermişti...



°°°

En sevdiğiniz yer neresi?

En sevdiğiniz karakter kim?

Bir sonraki bölümde ne olsun istersiniz?

NESİL DENEYLERİ Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang